Bölüm 11 "İzin"

807 54 18
                                    

Facebook grubu kurmak istiyorum, katılan olur mu? Ask.fm hesabı da açmayı düşünüyorum yakın bir zamanda. Bir sonraki bölüme kadar görüşlerinizi almayı umuyorum.

Ve iyi okumalaaar.

Öğrendiğim bir şey vardı ki, Deniz dünyanın en obur fakat buna rağmen en fit erkeğiydi. Bu bile onu kıskanmama yetecek bir sebepken bir de daha önce kimsede görmediğim kadar güzel gözleri vardı. Rengi o kadar eşsizdi ki. Ama oburluğu şu an daha çok ilgimi çekiyordu çünkü komikti.

Mutfakta vakit geçirirken sinirli olmuyordu ya da terslemiyordu çünkü dikkatini işine veriyordu. Kahvaltımızı o hazırlamıştı ve onu domates doğrarken izlemek gerçekten insanın midesini kazındırıyordu.

Birlikte kahvaltı yaptıktan sonra, kapı çalmış ve Deniz'in tüm arkadaşları evi işgal etmişti.

"Göktuğ'u zor topladım dün gece."

Ecem ve Ata mutfakta atıştırıyorlardı, Cenk'in elinde tableti vardı ve meşgul görünüyordu. Deniz karşımdaki tekli koltukta, Emre ve Beste yerdeki minderlerin üstünde ve yanımda da Göktuğ oturuyordu.

Göktuğ, kafasını omzuma koyduğunda şaşırsam da belli etmedim, beni de kendilerinden biri gibi görmesi sevindirmişti. Hatta bana iyi davranmaları bile benim için çok büyük bir şeydi.

"Kes sesini aptal," diye cevapladı Göktuğ. "Hem Duru'nun kafasını şişiyorsun. Değil mi güzellik?"

Güldüm. "Tabi, tabi."

"O zaman sen konuş da bizim kafamız şişsin," dedi Göktuğ kafasını hafifçe kaldırıp gözlerime bakarken. Omzuma koyduğu kafası orada çok keyifli görünüyordu. "Deniz seni korkutuyor mu? Eğer öyleyse tek sözün yeter, gidip o çenesini kırarım."

Emre ve ben gülmeye başladığımızda Deniz'e baktım, mavi gözleri Göktuğ'a ifadesiz bir ifade ile bakıyordu. Neden o da sadece bizim gibi eğlenemiyordu ki? Biraz ortama ayak uydursa, salakça esprilere gülse ne kaybederdi? İlgisini çekmeyen bir şey olmadığı sürece böyleydi.

"Aslında korkuyorum," dediğimde Deniz'in bakışları ifadesizlikten hızla sıyrılıp şaşkınca beni buldu ve gözlerimin odağına bakmaya başladı. Kaşları hala çatıktı ve afallamış görünüyordu. Gülümsedim. "Hiçbir insan onun kadar çok yemek yiyemez, mide fesadı geçirip ölecek ve onun hayatını boşuna kurtarmış olacağım diye korkuyorum."

Deniz'in yüzündeki sert ifade bulanıklaşırken kahkaha sesleri kulağıma doluyordu. Deniz cevabımla afallamıştı fakat bu sadece saniyeler sürmüştü, ardından kusursuz yüzünde bir tebessüm belirmişti. Demek ilgisini çekebilmiştim.

"Şimdi diyecek ki, karşında Deniz İlhan duruyor, bebeğim." Emre, Deniz'in sesini taklit etmeye çalıştığında gülmeye devam ettim. Onlarla konuşmak çok eğlenceliydi.

"Sen kendine bak. Yakında aynalarla sevişeceksin." Deniz ukala bir şekilde güldüğünde Emre omuz silkiyordu.

Göktuğ gülmesinin arasından, "Aynalarla sevişecek olan sensin Deniz," dediğinde Deniz'in yüzündeki kibirli gülümsemeyi görebilmek için ona baktım.

"Sevişmek için aynalara ihtiyacım yok," dediğinde yüzünde piçimsi bir gülümseme oluştu.

Midemin kasıldığını hissettiğimde Ata içeri 'ooo'layarak giriyordu.

"Deniz İlhan be, adam adam," diyerek Deniz'in tükenmez egosunu da iyice şişirmeye devam ediyordu kıvırcık sarışın. Ecem'le birlikte ikili koltuğa oturduklarında Ecem'i kucağına çekmişti.

Geçmişin FısıltılarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin