Bölüm 30 "Yıldızlar"

507 42 10
                                    

Bölüm parçası ile okuyabilirsiniz.

Zihnimin içinde onlarca çark dönüyor, hepsi birbirine çarpıp kırılıyor ve sonuç  kaçınılmaz bir enkaz oluyordu.

Bale için çabalamıştım. Tüm boş zamanlarımı, haftasonlarımı bale için harcardım. İçten içe annemi gururlandırdığımı düşünürdüm. En iyisi olmak için kendimi zorlardım ve bale yapmak beni gerçekten mutlu ederdi.

Ama o cümleler hala kulağımda yankı yapıyordu, canımı acıtıyordu. Özlem, kalp kırıklığı, hüzün. Kalbimi karman çorman etmişti. Herkesin içinde kendimi küçük hissetmiştim. Tabi başka sorular da vardı aklımda. Kim, bu videoyu nereden bulmuştu? Bu videoların hiçbiri bende bile yoktu. Ki zaten videoyu yayınlamamıştı. Sadece videonun o kısmındaki konuşmamı balo salonunda defalarca tekrarlatmıştı.

Kafamı arabanın camına yaslayıp gözlerimi kapattım. Derin bir nefes aldım. Sonra bir tane daha. İçimdeki kasvetli hava dağılmıyordu ama derin nefes almak beni sakinleştiriyordu. İyi geliyordu. Belki de arabanın içi tamamıyla Deniz koktuğundan derin nefes almak bu denli iyi geliyordu. Emin değildim.

"Bulacağım."

Gözlerimi açıp anlamayarak Deniz'e baktım. "Hım?"

"Onu bulacağım," diye tekrarladı. Parmakları direksiyonu sıkıca kavramıştı, kaşları çatıktı.

"Kimi?" diye sordum benim de onun gibi kaşlarım çatılırken. Bana kısa bir bakış atıp yeniden yola baktı. Gözlerindeki ifade biraz daha öfkeye bürünmüştü.

"Bunu yapan orospu çocuğunu." Deniz'in sesi oldukça sertti ve ne kadar sinirlendiği anlaşılıyordu. Koltukta fark etmeden aşağı kaydığımdan oturuşumu düzelttim. Ve eteğimi de öyle.

"Şu an bunu konuşmak istemiyorum," dedim sessizce. Deniz bana tekrar baktı ve sürmeye devam etti. Konuşmak için ısrarcı olmamasına içimden minnet duydum. Bazen anlayışlı olabiliyordu.

Gece yarısı olmuştu ve nereye gittiğimizden de habersizdim. Burada iyiydim.

"Nereye gidiyoruz?" diye sordum tekrar ona bakıp.

"Az kaldı," diye cevapladı yan aynaları kontrol ederken. Merak ediyordum ama üstelemeyip önüme döndüm.

Camdan dışarıyı izlemeye devam ettim ve kısa bir süre sonra Deniz arabayı park etti. Biz de arabadan indik. Geldiğimiz yer bir sahildi. Dalgalı denizden gelen hava hafif rüzgarlıydı ve saçlarımı uçuşturuyordu. Nefes aldığımda temiz hava ve Deniz'in karizmatik kokusu içime doluyordu. Bir şekilde rahatlatıcıydı bu.

"Ne yapacağız?" diye sordum bakışlarımı Deniz'e yönlendirirken.

Deniz cevap vermedi, parmaklarını benim parmaklarıma kenetledi ve beni adımlarına ayak uydurmak zorunda bıraktı. Gözlerim şaşkınlıkla irileşirken dudaklarım aralanmıştı. Bugün beklemediğim gibi davranıyordu. Ve onun büyük elinin içinde benim elim minik görünüyordu.

Aramızdaki sessizliği bozan şey topuklu ayakkabılarımın çıkardı sesti. Ama merakım bunu bozdu.

"Cevap vermeyecek misin?" Deniz bana kısa bir bakış attı.

"Ben de bilmiyorum. O halde eve gitme diye biraz dolaştırmak istedim sadece."

Beni düşünmüştü.

Kalbim bir anda heyecanla hızlı atmaya başlarken dudaklarım istem dışı bir gülümseme ile büküldü. Beni düşünmesi kalbime öyle bir dokunmuştu ki, damarlarımın içinde hayal kırıklığı nedeniyle buz gibi akan kanım bu güzel hisle ısınmıştı.

Geçmişin FısıltılarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin