Bölüm 21 "Uyanış"

604 51 18
                                    

Bölüm parçası ile okuyabilirsiniz. Yorum bırakmayı unutmayın, iyi okumalar!

Duru Asiloğlu.

18 yaşına basmasına bir ay kalmış, köklü ailesinin tek varisi o gözde küçük kız.

Artık kim olduğumu biliyordum. Artık, hayatımdaki acımasız tüm gerçekleri en ince detayına kadar hatırlıyordum. Hakkımdaki her şey beynimin içinde güvendeydi ve anılarıma kavuşmuştum.

Beethoven'ın verdiği eslerde yaşayan, düşlerine sadık bir kızdım.

Yeri geldiğinde eğlenmeyi seven fakat periyot günlerinde sürekli kendisiyle baş başa kalıp müzik dinleyen ve sıcak çikolatasıyla kitap okuyan bir kızdım. Günümüzde kızların genel çoğunluğunun bestseller'ı John Green'ken, benimki Gayle Forman'dı. Zamanında herkesin bestseller'ı Stephenie Meyer'ken, benimki L. J. Smith ve Becca Fitzpatrick'ti. Arada çok tanınmamış fakat bir o kadar güzel yazarların kitaplarını okuduğumda, define avcısının hedefine ulaştığında hissettiği pürüzsüz mutluluğun bire bir aynısını hissediyordum, paha biçilemez bir şeydi. Bunun somut kanıtı da, Soulmates kitabını defalarca okuyup her seferinde ağlayabilmem fakat benden başka kimse kitabın içindeki o mükemmel çifti okuyup sevmesin diye kıskançlık krizine girip bunu kimseye söylemememdi.

İkizim diyebileceğim ve her ne kadar bazen zevklerimiz uyuşmasa da çok sevdiğim bir en yakın arkadaşım vardı. Pelin. İlkokuldan beri aynı sınıftaydık ve başlarda arkadaşlığımız kızsı bir nefretle başlasa da yıllardır birbirimizi hiç bırakmamıştık. Belki o Utku ile çıkmaya başladığında onunla Işıl Teyze'nin kalıplaşmış tabiriyle, '17 yaşında sevgilisi olmayan cupcake kızlar' grubunda birlikte değildik. Ama bu bile arkadaşlığımızı bozmamıştı. Çünkü Utku ile sadece bir ay sonra sevgili olarak yürütemeyeceklerini anlayıp birbirlerini üzmeden ayrılmışlardı ama hala arada görüşüyorlardı, iyi birer arkadaş olduklarını söyleyebilirdim.

Onlar ayrıldıklarında benim başıma benden hoşlanma aptallığını yapan bir çocuk çıkmıştı. Ya da ben hoşlandığını sanmıştım. Benden bir yaş daha büyüktü ve ismi Cem'di. Bana ilgi gösteriyordu, benimle gülümsüyordu. Ya da ben öyle sanıyordum. Çünkü benimle flörtleşirken kendinden bir yaş büyük bir kızla çıkmaya başlamıştı. Bir anda bunu yapmıştı. O an kendimden bir kez daha nefret ettiğim milyon andan bir tanesi olmuştu. Ve böylece hiç sevgilim olmamıştı.

Sevgili anlamında bildiğim tek şey, her üzülüşümde kollarını sıkıca bana dolayan kitap kahramanlarıydı. Ve tabi Pelin ile fotoğraflara bakarken eriyip bittiğimiz birkaç taş ünlü ve model.

Pelin ile ilkokulun ilk günü tanışmıştık. Ben biraz hırçındım ve bu yüzden sıramda tek başıma oturuyordum. Öğretmen Pelin'i yanıma yönlendirene kadar da tek başıma oturmaktan mutluydum, kimse bana annen gelmedi mi diye soru soramıyordu ve rahatsız edemiyordu. Memnundum.

Sonra Pelin yanıma oturmuştu ve tüm yalnızlığımı, özgürlüğümü elimden almıştı. Kollarımı göğsümde birleştirip somurtmuş ve o zamanlar izlemekten hiç bıkmayıp çok sevdiğim Louis bakışlarımı etrafa atıyordum. Louis de benim gibi hırçın ve somurtkan bir çizgi film karakteriydi.

Birkaç gün ardından öğretmen sıra arkadaşlarımızla kaynaşmamız için ödevler vermeye başladığında mecburen Pelin'le daha fazla konuşmaya başlamıştık. Daha fazla vakit geçirdikçe birbirimize ısınmıştık. Zamanla herkes bize ayrılmaz ikili demeye başlamıştı ve biz de bu durumdan hoşnuttuk. Arkadaş ortamında onu ilk gördüğümde çok güzel olduğu için ondan nefret ettiğimi sandığımı itiraf ediyordum ve buna kahkahalarla gülüyorduk.

Geçmişin FısıltılarıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin