Evet ben geldim KALDJDLDJKC buraya bişi yazmıycam siz okuyun işte aaa
Bang Chan
Seungmin odasına gidip dinleniceğini söylemişti ve gitmişti. Ben de sofrayı toplamaya başlamıştım. Öfkemi kontrol etmemi öğrenmem lazım artık. Sinirlenince çok korkuncum. Hatta gözüm bir şey görmüyo. Sırf bu yüzden sevdiğim birinin canını yakmıştım eskiden,hem de çok yakmıştım.
Düşüncelere dalmış bi şekilde masayı toplarken aklıma gelmiş kişiyle ağlamaya başladım. Onu özlüyodum ama o artık yoktu. Kendimden çok sevdiğim kişiyi ölümle başbaşa bırakmıştım. Dayanamayıp yere çöktüm. Yüzü aklıma geldikçe ağlanmam daha da şiddetlenmişti. Yüzüme doğru gelen gün ışıklarını Seungmin kesmişti. Karşımda ayakta dikiliyodu. Ona bakmak için kafamı kaldırdım. Bana doğru eğilmişti ve saçımı öpmüş okşamaya başlamıştı. Bu çocukta her ne varsa beni sakinleştiriyodu. Ağlamam yavaş yavaş azaldığında ayağa kalktım. O da kalktı. Gülümsedi ve"Sen bana yardım ediceksen,benim de sana yardım etmeme izin ver lütfen."dedi. Kısık bi sesle onayladım onu.
Biraz bakıştıktan sonra bileğinden tuttum acıtmıycak şekilde ve salona götürdüm onu. Koltuğa oturttum ve yanına geçtim. Bana sorar gözlerle bakıyodu. "Sana ağlamamın sebebini anlatıcam. Bir başlangıç olsun belki sen de bana anlatırsın. Böylece birbirimi tanır ve daha rahat yardımcı oluruz."dedim. Sorarcasına bakan bakışları meraklı bi hal almıştı. Yerimde iyice yerleştim ve yutkundum.
"Ben fark ettin mi bilmiyorum ama çabuk sinirlenirim ve kontrol edemiyorum. Sırf bu sinirlerim yüzünden geçmişte çok kişiye zarar verdim zihinsel ve fiziksel olarak. Merak etme sana bir şey yapmam daha doğrusu yapamam. Neyse devam ediyim. Geçmişte zarar verdiklerim arasında çok sevdiğim biri vardı...ilkokulda tanışmıştım onunla. Çok iyi anlaşırdık ama sonra üniversitenin bittiği zamanlarda yine çok sinirlenmiştim. Sinirimin sebebi bana yalan söylemişti hem de çok büyük ve kötü bi yalan. Ona bağırıp çağırıyodum ama o bana karşı çıkmıyodu. Keşke çıksaydı bunların hiç biri olmazdı. Aramız bozulmuş bi kaç ay konuşmamıştık. Onu özlüyodum ama bana söylediği yalan cidden...şimdi anlatırsam dayanamam sonra anlatıcam. Neyse,onla konuşmadığımız zamanlar odama kapanmış hiç çıkmamıştım o sıralar ailemle yaşıyodum. Sürekli düşündüm yalanını. O yapmış olamazdı yani öyle bi insan değildi. Ama onunla son tartıştığım zaman bana karşı çıkmaması onun yaptığını gösteriyodu. Telefonuma mesaj gelmişti gece yarısı. Ondandı ve mesajda kaldığımız apartmanın çatısında olduğunu söylemişti. Tek bunu söyleseydi keşke. Yalanı için özür dilemiş ona bu işi zorla yaptırdıklarını artık hayatımdan çıkıcağını söylemişti. Odamdan hemen çıkıp ayakkabı bile giymeden çatıya çıkmıştım. En köşede durmuştu. Bi adım atsa düşeceği yerdeydi. Gelmemle birlikte bana doğru dönmüştü. Dengesini hafif kaybetmişti ama sonra düzeltti kendini. Ağlamaktan şişmiş gözleriyle bana baktı ve benim haklı olduğumu,kendisinin ne kadar pislik bir insan olduğunu söylemişti. Evet ona pislik demiştim ama sinirle çıkmıştı ağzımdan yoksa hayatımda en çok sevdiğim kişiye böyle şeyleri nasıl diyebilirim ki. Ona öyle olmadığını söyledim. Dinlemedi. Benden son özrünü dilemiş ve kendini boşluğa bırakmıştı. Onu tutmak için koşsam da beceremedim. Kalbime saplanan bıçakla nefessiz kaldım ve düşüşünü izledim. Yüksek sesle adını söylerek ağlamamın tüm şehirde duyulduğunu eminim. Onu kurtaramamıştım. Ölmesinin sebebi benim. Kendimden nefret ediyorum bunun için. O günden sonra sinirimi saklamaya çalıştım. Bidaha kimseye zarar vermemek için. Çok rahat saklıyodum ama bu sabah yine ortaya çıkmıştı...evet şimdilik bu kadar beni dinlediğin için sağol."
Anlattıklarımı çok iyi dinlemişti. Ağlamadım. Zor tuttum kendimi. Ağlarsam işler daha kötü olurdu. "Üzgünüm,kötü şeyler yaşamışsın. Ama lütfen kendini suçlama. Tamam ölmüş olabilir ama bu onun seçimiydi. Eğer isteseydi şu an senin yanında olurdu. Lütfen üzülme ve kendini bu durum yüzünden suçlu hissetme. Seni çok iyi anlıyorum ben de kötü şeyler yaşadım. Ama üstesinden gelebiliriz. Ayrıca bana anlattığın için çok teşekkür ederim. Bu bana güvendiğini gösteriyo."diyip elimi tutmuştu.
Ona cidden güveniyodum. Hayatını bilmiyorum ama o iyi birisi.
♡♡♡♡♡♡♡♡
Seungmin
Chan anlattıklarından sonra isminin Felix olduğunu bildiğim arkadaşı ile dışarı çıkmıştı. Ben de evde tek başıma kalmıştım. Canım sıkılmıştı. Chan bana oynamam için bilgisayarını vermişti. Onun her daim yanında tuttuğu gizli olanı değil. Oyun bilgisayarı bu.
Çok fazla oyun vardı ve ben hepsini oynamıştım. Zaman durmuş gibi geçmiyordu ve ben Chan'ı özlemiştim. Aklıma babam geliyo sürekli ya beni bulursa. Bulursa kim bilir yine kime satıcak beni. Alışmıştım beni satmasına ama alışmamıştım da. Emin değilim. Ben hiç sevgi görmedim. Babamın beni sattığı adamlar bile peçete gibi kullanıp atıyolardı. Bunu Chan'a anlatmak istiyorum ama çok zor. Ayrıntılarıyla tüm hayatımı çocukluktan beri gördüğüm şeyleri anlatmak çok zor.
Artık evi kaçıncı kez gezdiğimi bilmeden dolanıyodum. Bi oda kitliydi. Merak ediyodum ama önemli değildir herhalde. Keşke telefonum olsaydı diye düşündüğüm zamanlardan biri. Karnım acıkmaya başlamıştı. Mutfağa gidip dolabı açtım birsürü çilekli süt gördüm ve birsürü hazırlanmış sandiviç. Elime bi sandiviç ve çilekli süt alıp salona geçtim. Televizyondan rastgele bi dizi açtım ve izlemeye başladım. Yaklaşık bir saat sonra. Kapıya anahtar geçirilme sesini duydum ve televizyonu kapatıp kapıya koştum. Kapı açıldığı gibi Chan'ın üstüne atladım. İlk başta şok olmuş ama sonra gülmeye başlamıştı. Geri çekildiğimde kapıyı kapamış ve ceketini çıkarmıştı.
Adam sadece ceketini çıkarıyo Seungmin. Kalbine sahip çık. İçimden sürekli bunları tekrarladım.
Chan acıktığını söyleyip mutfağa geçmişti. Ben de arkasından gittim. Dolaptan sandiviçini çıkarırken aç olup olmadığımı sordu. Daha yeni yediğimi söyledim. Kafasını sallayıp masaya oturdu. Ben de bi tane çilekli süt alıp karşısına oturdum. Yemek yemesini izlemeye başladım.
Çok yakışıklı. Hayır adam sadece yemek yiyiyosun az çirkin ol ne bu yakışıklılık.
"Canım sıkıldı."dedim. "Ne yapalım?"diye sordu. Düşündüm ama bir şey bulamadım. "Bilmem."dedim ve çilekli sütün kutusuyla oynamaya başladım. Bi süre sonra Chan sandiviçinin son lokmalarını yerken. Aklıma gelen soruyu düşünmeden sordum.
"Daha önce hiç aşık oldun mu?"merakla sormuştum. Şaşırıp bana baktı ve kafasını olumsuz anlamda salladı. "Ya sen?"dedi. Ben de olumsuz anlamda salladım. Sohbet açmak istemiştim niye olmuyo.
Ayağa kalkan Chan'a baktım. Sanki daha yeni görmüş gibiydim. O bu kadar kaslı mıydı? Ağzım açık kaldı ona bakarken. Bana baktığını hissettim. Gözlerimi kollarından çekip yüzüne odakladım. Gülmeye başlamıştı. Gülmesi hoşuma gitmemişti. Dudağımı büzdüm. Daha çok gülmeye başlamıştı. Gülerken çok tatlısın gibi şeyler söylüyodu. Tatlı mıyım?
Ayağa kalkıp çilekli sütümü atmaya tezgaha gittim. Çöpü minik çöp kutusuna attığımda belimde sarılı eller hissetmemle irkildim. Kalbim hiç olmadığı kadar hızlanmıştı. Korkuyodum. Boynumda Chan'ın burnunu hissettim. Derin bi nefes almıştı. Nefesini verince huylandım. "Güzel kokuyosun."diyip geri çekilmişti.
Sanırım bayılıcam. Chan'ın ayak sesleri uzaklaşmaya başladığında arkamı döndüm. Nefes almayı unuttuğumu fark ettim. Chan tuhaftı,kalbimi hızlandırıyodu...
Bölümün bazı yerlerinda boş yapmış olabilirim kusura bakmayın LAKASLZNSLND
Chan'ı öğrendiniz. Seungmin'i de biliyosunuz ama bildikleriniz daha ne ki adamın hayatı filmlik neyse sonraki zamanlarda o da çıkar ortaya hadi bayyy♡♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
algophobia~chanmin
Fanfiction[TAMAMLANDI]Hayata karşı yalnız başına savaş veren Seungmin'in karşısına onu koruyabilcek biri çıkar... •Chanmin• •28032021• •17052021•