29♡

1.2K 144 63
                                    

Medya duvar kağıdım...

Bang Chan

Seungmin ve Minho mutfakta yine yemek yaparken ben balkonda oturmuş Seungmin'i izliyordum.

Arada göz göze gelmemiz umrumda değildi. Onu kırdığımı düşününce gözlerim dolmuştu. Gözlerim dolduğu sıra yine göz göze gelmiştik. Bana endişe ile baktığında birazdan akıcağına emin olduğum göz yaşlarımı sildim elimin tersi ile.

Ayağa kalkıp dirseklerimi balkon demirlerine dayadım. Aşağıyı izlemeye başladığımda taksiden inen Changbin ve Felix'i görmem ile mutlu olmuştum. Salona geçtim.

Chan:
"Changbin ve Felix geldi!"

Herkes bana bakmıştı.

Jisung:
"Sonunda!"

Kapının çalması ile gidip açtım hemen. Eskisinden daha mutlu ve tertemiz gözüküyolardı. Elleri birbirine bağlıydı. Changbin, Felix'in elini iyice kavramıştı.

Chan:
"İçeri girsenize."

Felix bavulunu alıp içeri geçtiğinde Changbin de aynı şekilde bavulunu aldı ve içeri girdi.

Jeongin:
"Tatil nasıl geçti?"

Felix:
"Çok güzeldi."

Felix gülüp Changbin'e bakmıştı. Cidden yepyeni bir çift vardı önümde. Changbin'in Felix'e bakan aşık gözleri,Felix'in uzun zaman sonra rahatça gülmesi. Kalbimi sıcacık etmişti.

Seungmin'in gelip Felix'e sarılması ile şaşırmıştım. Felix de ona sarılmıştı sıkıca.

Felix:
"Çok özledim seni."

Seungmin:
"Ben de~"

Seungmin Felix ile konuşurken arada bana kaçamak bakışlar atıyordu. Changbin bana 'Yine noldu?' bakışı atarken 'Sonra konuşuruz.' bakışı attım.

Minho:
"Bunlar bakışla anlaşıyor. Hey ben de istiyorum o özellikten."

Jisung:
"Hyun- ay Minho. Hep unutuyorum. Birlikte öğrenelim. Ortam içinde gizemli oluruz."

Minho sinsice sırıtmaya başlamıştı.

Jisung:
"Aklından neler geçiyor senin?"

Minho:
"Bilmek istemezsin."

Chan:
"1 saat sonra kızlar da gelicek ama onlar direkt Changbin'in annesine gidicekler. Yarın da bi buluşuruz dışarda,yemek yeriz. Zaten sonraki gün düğün var."

Felix:
"Haa hyung ben onu unutmuşum bak. Şimdi planlama yapmak lazım,ne giyeceksiniz, napıcaksınız? Düşündünüz mü?"

Chan:
"Yani,bazı şeyleri düşündük."

Felix:
"Anladım."

Jeongin:
"Hyung şimdiden söyleyin. Düğünden sonra biz de eve gelelim mi? Tek kalmak isteyebilirsiniz. Bir gece otelde kalırız bir şey olmaz."

Seungmin utandığında gülümsedim.

Chan:
"Sonra konuşuruz onu."

Minho:
"Yemek yanıcak köpekçik. Gel biz devam edelim."

Seungmin kafasını sallamış ve Minho ile mutfağa geçmişlerdi.

♡♡♡♡♡♡♡♡

Yemeklerimizi yemiş,sohbetimizi etmiştik.

Ben duş almıştım. Islak saçlarımla bilgisayara bakıyordum odamda. Bir kaç iş ilanına bakıyordum.

Kafe vardı ama ayrıldım ordan. Daha ciddi ve bölümüme uygun bir iş istiyordum. Ofis çalışanı olmak istiyordum. İnsanların takım elbise giymeleri hoşuma giderdi hep.

Çalışma masamda bilgisayara bakarken Seungmin odaya elinde bitki çayı ile girdi.

Chan:
"Ne o?"

Seungmin:
"Papatya çayı. Biraz zor uyuyorum da bu sıralar. Çay rahatlatıyor."

Chan:
"Sen çaydan daha etkilisin."

Bilgisayara bakarken sessizce söylemiştim.

Seungmin:
"Efendim? Bana mı dedin? Duymadım."

Chan:
"Ha yok iç hadi çayını."

Seungmin camın önündeki tekli koltuğa oturduğunda bilgisayarı kapadım ve sadece arkası dönük olan bedeni izledim.

Seungmin:
"Beni izlediğini biliyorum."

Chan:
"Her şeyi de bil zaten."

Kıkırdamıştı. Ayağa kalktım ve yanına gittim. Önünde dikildiğimde bana baktı. Oturcak yer bulamayınca dizlerimin üstüne çöktüm.

Seungmin:
"Yine mi evlenme teklifi ediceksin?"

Chan:
"Hayır."

Yerde rahat edemediğim için ayağa kalktım. Uykum yoktu ve canım sıkılıyodu.

Odada bir oraya bir buraya dönmeye başladım. Seungmin çayını bitirmişti ve yatağa ilerliyordu. Önümden geçerken belinden kendime çektim.

Vücutlarımızın çarpması ile odada ses olmuştu.

Seungmin:
"Uykum var Chan."

Chan:
"Benim yok."

Seungmin:
"Napabilirim ki senin için."

Chan:
"Bilmiyorum."

Seungmin:
"Öpüşmemize izin olsaydı canın sıkılmazdı."

Tek kaşımı kaldırdım.

Chan:
"O zaman cezan bitti."

İstediğini elde etme gülümsemesi sundu ve ellerini boynuma koyup yüzüme yaklaştı. Belindeki ellerimi biraz hızlı olması için sıkılaştırdığımda yüzünü buruşturdu.

Seungmin:
"Acıyor."

Nefesini verirken sessizce söylemişti. Öpemiyceğini anladığımda dudaklarımız arasındaki minik boşluğu kapadım.

Ağzıma gelen papatya çayı tadı ve dudakları. Tarif edilemezdi. Ona sahip olduğum için dünyanın en şanslı adamı olabilirdim.

Arada dudaklarından,saçını okşarken çıkardığı sesler çıkıyordu. Bu kalbimin daha hızlı çarpmasına sebep oluyordu. Biraz nefes almak için geri çekildi ve gözlerime baktı.

Seungmin:
"Eğer cezamı kaldırmasaysın dayanamazdım."

Chan:
"Ben asıl kendime ceza vermişim zaten."

Güldüğümde tekrar dudaklarımızı birleştirdi. Az sonra dudağımı ısırdığında geri çekildim.

Chan:
"Ormandan mı geldin? Dudağım acıdı."

Seungmin:
"Kendimi kaptırmışım pardon."

Chan:
"Kendini mi kaptır- sen kendini mi- kaptır- sen?"

Seungmin gülmüştü.

Seungmin:
"Heyecan mı yaptın?"

Chan:
"Nasıl yapmıyım ki? Kalbimin sesini duyabiliyor musun sen?"

Seungmin:
"Evet. Çok hızlı."

Memnunca gülümsediğinde burnunu öptüm.

Chan:
"Uykumu getirdin valla. Uyuyalım artık."

Kafasını salladığında ikimiz de yatağın içine girdik.

Seungmin:
"İyi geceler~ Seni seviyorum~"

Chan:
"Ben de."

Benim de uykum geldi. Birine sarılıp uyumak istiyorum😭

algophobia~chanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin