Arkadaşlar sürekli bölüm atmak istiyorum noluyo bana
Seungmin
Son olayı unutup uyumak için odama gittim. Odama demek tuhaf oluyo ama ne diyim? Odam işte.
Yatakta sağa dönüyorum sola dönüyorum ama uyuyamıyodum. Uyku tutmadı. İçimdeki isteğe engel olmaya çalıştım ama başarısız oldum. Odamdan çıkıp kapısı hafif aralık olan odaya yani Chan'ın odasına ilerledim. Kapıyı biraz daha ittirdim. Uyuyodu. Son kez düşündüm ve odaya girdim. Yaptığım şeye kızar mı? Bence kızmaz.
Yatağına doğru ilerledim ve yorganı hafif kaldırıp yatağa girdim. Chan uyanmış ve uykulu bi şekilde naptığımı sormuştu. "Uyku tutmadı. Yanına geldim ama istersen giderim,kusura bakma."dedim. Gülümseyip beni kendine çekti ve sarıldı. Ben de aynı şekilde ellerimi beline doladım. Anında uyumuşum. E normal tabii.
Bang Chan
Sabah uyandığımda kollarımın içinde bi bebek uyuyodu. Biraz onu izledikten sonra yataktan kalktım. Uyandırmamak için her hareketim minik minikti. Odadan çıkmış ve mutfağa gitmiştim.
Kahvaltı hazırlıycak halim yoktu ben de internetten kahvaltı getiren bi yerden sipariş ettim. Gelmesini beklerken odama Seungmin'e bakmak için gittim. Uyanmış ve sırtını yatak başlığına yaslamıştı. Yanına gittim ve"İyi uyudun mu beb- yani şey Seungmin iyi uyudun mu?"dedim. Az kalsın bebeğim diyodum mal mıyım ben? En azından yani umuyorum ki anlamamıştı. Gülümseyip "Hayatımda ilk defa bu kadar güzel uyudum."dedi. Yüzünü izledim. Çok ama çok güzel. Yatağın köşesine oturdum,ona yakın olucak bi şekilde. Elimi saçlarına götürdüm ve hafifçe karıştırdım. Gözlerini kapamış ve hoşuna gittiğini belirten mırıltılar çıkarıyodu. Deliricem çok tatlı.
Kapının çalmasıyla elimi geri çektim ve yataktan kalktım. "Kahvaltı sipariş ettim,gel sen de."dedim ve odadan çıktım. Koşarak kapıya gittim. Açtığımda karşımdaki büyük poşet ve içinden görebildiğim harika kahvaltı paketini elime aldım ve parayı ödedim. Gülerek mutfağa geçtim. "Seungmin koş,harika gözüküyo bu şey."diye bağırdım. Aynı bir bebek gibi sallana sallana gelmişti. Yemeği görünce gözleri parlamış ve bana bakmıştı. "Bu gerçek olamaz değil mi?"dedi. "Gerçek."dedim ve kolundan hafifçe tutup sandalyeye oturttum. Gülmüş ve yemeye başlamıştı. Ben de oturup yemeye başladım.
Kahavaltımızı ettikten sonra Seungmin bi yere gidip geleceğini söylemişti ve evden çıkmıştı. Nereye gittiğini sorsam da cevap alamadım. Kapının önünde bekliyodum. Bi oraya bi buraya yürürken kapı çaldı. Hemen açtım. Açar açmaz Seungmin elimi tutup beni bi yere çekiştirdi. Giderken ayakkabımı giymeyi de unutmadım.
Geldiğimiz yer kaldığım binanın terası. İçimi bi korku sarmıştı. "N-niye burdayız?"diye sordum. "Korkunu yenicez."demesiyle şaşırmıştım. Teraslardan korktuğumu söylemedim nasıl biliyo. Elimi bırakıp yavaşça köşeye doğru yürümeye başlamıştı. "S-seungmin gitme oraya."desem de gitmişti. Atlamazdı biliyorum ama ya dengesini kaybederse yine benim yüzümden sevdiğim biri gitmiş olurdu. "Seungmin buraya gelir misin?"dedim zar zor. "Sen niye buraya gelmiyosun?"diye sordu. "Nasıl gelebilirim ki çabuk buraya gel."dedim. Düşünmeden yanıma gelmişti. "Seni zorlamak istemiyorum,sen istediğin zaman yenicez şu aptal korkunu."demesiyle sinirlenmiştim. Benim korkum aptal mı? İçimden kendime sakin olmamı söylüyodum. Ama başaramadım. Yine başka birine dönüşüyodum.
Elimi tutan eli sertçe bıraktım. Elimle Seungmin'in kolunu tuttum ve dişlerimin arasından "Benim korkum aptal değil."dedim. Karşımda kolunu bırakmasını söyleyen ve gözleri dolan bebeği göremedim.
Yüzüme esen sert rüzgarla nerde olduğumuzu anlamıştım ve naptığımı da. Anlar anlamaz Seungmin'in kolunu sıkmayı bırakmıştım. Korku ve endişe ile gözlerine bakmıştım. Özür dilememe izin vermemişti. Nefes alış verişleri hızlanmış ve ağlıyodu. Kolunu tutup terastan koşarak çıkmıştı. Peşinden gittim. Binadan çıkmıştı ve sağa sola bakınıyodu. Koşarak bi yere doğru ilerlemeye başladı. Normalde olsa durdururdum ama nereye gittiğini merak ediyodum.
Geldiğimiz yerle ağzım açılmıştı. Kayalıklara gelmişti. Bi kayaya oturur oturmaz daha sesli ağlamaya başlamıştı.
İşler kusura bakmayın ama benim sayemde bok gibi ilerliyodu. Normalde Seungmin'e yardımcı olup onu iyiyleştirmem lazımdı ama Seungmin bana yardımcı olmaya çalışıyo ve ben her defasında canını yakıyodum.
Başaramıyodum. Sinirimi koruyamıyodum. Kendimden nefret etme sebeplerimden biri. Arada hep düşünmüşümdür herkesin canını yaktım neden sevdiğim kişinin yanına gitmiyorum ki diye. Ama gidemem ben de henüz o cesaret yok.
Ağlayan Seungmin'i izledikçe içim daha kötü oluyodu. Onu orda beş dakikalığına yalnız bıraktım. Markete gidip çilekli süt aldım ve geri döndüm. Ağlaması hafiflemiş Seungmin'in yanına gittim ve oturdum. Yorgun gözlerle bana baktı. Gözlerine bakamıyodum. Çilekli sütü uzattım. "Özür dilerim,kendimden nefret ediyorum."dedim kısık sesimle. Elimdeki çilekli süte bakıyodum sadece. Yüzüne bakabilcek durumum yoktu. "Eğer sütü alırsan eve gideriz ve sana bir daha zarar vermem. Almazsan giderim,fikirlerine saydı duyuyorum. Beni istemeyebilirsin bundan sonra."dedim ve dememle birlikte elimdeki sütü almıştı. Açıp yavaşça içiyodu. Yüzünü denize çevirdiğinde ben de ona baktım. Yüzünde hiç bi duygu yoktu sadece denizi izliyodu işte...
Günde iki bölüm oha kesin akşam da yazıp atmak istiycem eğer atarsam şaşırmayın LAŞDNSŞDJDL çok güzel burası mutlu oluyorum ve yazmak hoşuma gidiyo neyse sonraki bölümde görüşürüz muah♡
ŞİMDİ OKUDUĞUN
algophobia~chanmin
Fanfiction[TAMAMLANDI]Hayata karşı yalnız başına savaş veren Seungmin'in karşısına onu koruyabilcek biri çıkar... •Chanmin• •28032021• •17052021•