23♡

1.3K 158 109
                                    

30.bölümde bitirmeye çalışırım dedim ya belki de bitirmem skdönslsndldm bilmiyorum valla hiç bir şey bilmiyorum ağağağaağa

2 ay sonra

Bang Chan

  Felix avustralyaya gitmiş ve hala dönmemişti. Changbin ise evine kapanmış ve bir kez bile çıkmamıştı. Annesinden bana hep durumunu söylemesini istiyordum. Kadıncağız da her gün arayıp anlatıyordu.

  Diğer çocuklar şehirlerine geri dönmüştü. Minho iyileşmişti. Jisung ona cidden iyi geliyordu.

  Bizi sorucaksanız. Felix gittiği için Seungmin'e evlenme teklifi edemedim ve bir açıklama bile sunmadım. O yüzden bana biraz sinirli. Ah be Felix hepimizin düzenini bozdun.

  Bu arada eğer Seungmin'in babasını ve diğer adamları merak ediyorsanız onları hapse tıktırdım ama hapse girmeden önce babasını her tarafı kanayana kadar dövdüm. Kavgaya karşıyım ama adam hak etti. Seungmin'in canını yaktıysa ben de onunkini yakarım....

  Aklıma gelen şey ile salonda oturduğum koltuktan kalktım ve odama koştum. Bizim çocuklar geldiğinde alış-veriş merkezinden Seungmin'e peluşla gömlek almıştım.

  Hemen dolaba sakladığım poşeti çıkardım ve Seungmin'in odasının kapısını çaldım.

  Henüz evlilik ile ilgili bir şey demediğim için benimle uyumuyordu artık.

Seungmin:
"Gir."

  İçeri girdiğimde Seungmin tişörtünü üstüne geçirdi. Yeni duş almış sanırım. İyice yanına yaklaştım. Yatağa oturmuştu.

Chan:
"Seungmin. Sana hediyem var."

Seungmin:
"Off beni hediyeyle kandıramazsın artık."

Chan:
"Hayır kandırmak için değil. Bizim çocuklar geldiğinde alış-veriş merkezinden almıştım sana ama unutmuşum vermeyi."

Seungmin:
"İyi peki. Ver o zaman."

  Gülümsedim ve paketi uzattım. Ayağa kalkmış ve poşetten ilk paketi çıkarmıştı. Gömleği gördüğünde hafif bi gülümseme gördüm dudaklarında ama sonra boğazını temizleyip diğer pakete geçti.

  Peluş köpeği gördüğünde bir tepki vermedi. Başı hafif eğik olsa bile gözlerinin dolduğunu görebiliyodum.

Seungmin:
"Sağol. Gidebilirsin."

Chan:
"Bu kadar mı cidden?"

Seungmin:
"Hıhı."

  Yanaklarından süzülen yaşları sildi ve gömleği dolaba yerleştirdi. Arkası dönüktü. Ağlıyordu. Tanıyorum onu. Ağlamasını pek belli etmez ama ben anlarım.

  Gidip arkasından beline sarıldım. Kalbim sanki ilk defa sarılıyormuşuz gibi atıyordu. Uzun süredir sarılıp kokusunu içime çekemiyordum. İyice sıktım belini.

Seungmin:
"Senden uzak durmak çok zor. Aynı evin içinde daha da zor. Peluş istediğimi biliyordun ve bana aldın. Bu benim için ne kadar değerli biliyor musun?"

Chan:
"Biliyorum Seungmin."

  Seungmin ellerimi belinden itip bana döndü ve göz yaşlarını koluyla sildi.

Seungmin:
"Gidicem. Ben yokken evliliği düşün. Bu evde senden uzak durma konusunda çok zorlanıyorum. Başka bi yerde daha kolay olur."

Chan:
"Niye hepiniz gidiyosunuz?..."

  Bıkkınlıkla sormuştum.

Chan:
"...Changbin Felix olmadan ne halde biliyorsun değil mi? Çocuk evine kapandı çıkmıyor. Sizin amacınız sadece bizi üzmek. Felix ile çok benziyorsun. İkiniz de sadece bizi kendinize aşık edip duygularımız ile oynuyorsunuz. Sen bu evde kalıcaksın. Ben gidicem."

Seungmin:
"Ama ben-"

  Cümlesini duymadan çıkmıştım odadan. Changbin'i aradım ve arada uğradığımız güzel bi yere çağırdım.

  Hava kararmıştı ve yaz havasıydı. Changbin'i içmeye çağırmıştım. Şu an tek isteğim kafamı dağıtmaktı ve onu sadece içki yapabilirdi.

♡♡♡♡♡♡♡♡

Chan:
"Bıktım abicim ben. Aşkmış. Sıçtığımın aşkı. Aşk insanı iyileştirir derler ya. İyileştirdiği falan yok."

Changbin:
"Aşkın ben ta-"

Chan:
"Sarhoşuz diye küfür etmene izin veremem ayı."

Changbin:
"Dertliyim be abi. Bırak bari küfür ediyim."

  Changbin dördüncü şişesini kafaya dikerken ben de ayın ışığına bakıyodum. Telefonumun çalması ile irkildim.

Chan:
"Seninki arıyo."

Changbin:
"Benimki mi? Yatağım mı arıyo? Özlemiştir aşkım beni. Haklı ben de özledim yatağımı."

Chan:
"Lan hayır. Felix arıyo."

Changbin:
"O nerden benimki beğ. Terk etti beni o."

  Changbin'i takmayıp telefonu açtım.

Felix:
"Sen duygusuz musun ya?"

Chan:
"Yav yine noldu? Changbin bitti bana mı sardın?"

Felix:
"Sarhoş musun sen?"

Chan:
"Ne sarhoş olması canım. Ayıp ediyosun. Ağzına sıçıyım Changbin senden niye altı tane var."

Felix:
"Changbin de mi yanında? İkiniz de sarhoş musunuz?"

Chan:
"Dur hoparlöre alıyım. Bidaha sor."

Felix:
"Changbin sen de mi oradasın? İkiniz de sarhoş mu oldunuz?"

Changbin:
"Sus konuşma kalpsiz şeytan. Beni bırakıp gittin şimdi sarhoş muyum değil miyim sanane be!"

Felix:
"İkiniz de Chan'ın evine gidin hemen."

Chan:
"Olmaz. Seungmin orda."

Felix:
"Off hyung gel işte. Ben Avustralya'dan döndüm. Evinde Seungmin ile birlikteyim şu an. Hemen buraya gelin."

Changbin:
"Geri mi dönmüş?"

Chan:
"Hee"

Seungmin:
"Chan gelir misiniz?"

  Telefondan Seungmin'in sesinin gelmesi ile güldüm.

Chan:
"Gelmezsek napıcaksın? Yine iki ay trip mi atarsın yoksa."

Seungmin:
"Felix bana evlenmek istediğini söyledi."

  Tüm ciddiyetim geri gelmişti. Changbin içki şişesini öperken kolundan tuttum ve sürüklemeye başladım. Telefonu da yüzlerine kapatmıştım.

Changbin:
"Nereye abicim?"

Chan:
"Eve."

Bugün de dertliyiz🚬 Sonraki bölümlere biraz mutluluk getiricem ayol. Bu ne böyle efkar efkar efkar aaa

algophobia~chanminHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin