4

7.9K 1K 439
                                    

Jisung elindeki nemli bezi tekrar suya daldırdıktan sonra üstündeki ceketi çıkardı ve yanındaki sandalyeye bıraktı. Bezi sıkarak biraz kurulanmasını sağladı ve yatakta uyuyan Minho'nun alnına nazikçe koydu. Minho kıpırdanmaya başladığında ellerini çekti ve karşısındaki koltuğa oturdu.

"B-ben," dedi Minho. Cümlesini devam ettiremeden öksürmeye başlamıştı.

"Şimdilik konuşmamaya çalış." dedi Jisung düz bir sesle. Minho hâlâ onun kim olduğunu anlamaya çalışır gibi bir bakışla onu süzüyordu.

"Neredeyiz?" diye sordu Minho kısık bir sesle. Daha sonra tekrar öksürerek pes etti.

"Hastanede." dedi Jisung, "Seni salonun dışında baygın halde buldum. Ateşin falan vardı."

Jisung tüm olanları umursamaz bir şekilde açıklarken Minho onu dinledi. Daha sonra üşüdüğünü hissederek üstündeki çarşafla çıplak omuzlarını kapattı. Forması yandaki koltuğun üstünde öylece duruyordu.

"Doktor testlerini yaptı ama telefonun yanında olmadığı için ailene ulaşamadık." dedi Jisung. Daha sonra cebinden telefonunu çıkararak Minho'ya baktı, "Ailenin numarasını ver."

"Onlara haber verme lütfen." dedi Minho yalvaran bir ses tonuyla. Jisung haber vermenin iyi olacağını söylese de Minho kabul etmemiş, onu durdurmuştu. Jisung nedenini anlamasa da teslim olmuştu.

Kapı açıldığında ikisi de otomatik olarak oraya dönmüştü. Beyaz önlük giyen doktor içeri girip Minho'nun alnındaki bezi almıştı.

"Ona bez kompresini uyguladığın için teşekkürler." dedi doktor Jisung'a. Jisung hiçbir şey demeden onu izliyordu. Minho ise telaşlı ve gergingi.

"N-neyim var?"

Doktor elindeki raporları bir kenara bırakarak bakışlarını Minho'ya çevirdi. Boğazını temizlemeden önce bir kere de Jisung'a bakmıştı.

"Bay Lee, testlerinize göre bazı ritmik bozukluklar tespit ettik. Teşhisimi doğrulamak için size bazı sorular soracağım."

Minho korkmuştu. Yine kalbi deli gibi atıyordu. Sanki geçecekmiş gibi yutkundu ve doktora bakmaya devam etti.

"Hareket halinde olmasanız bile kalbinizin çıkacakmış gibi attığını hissediyor musunuz?" diye sordu doktor. Daha sonra Minho'nun kalbini dinledi ve cevabını almadan kendi sorusunu cevapladı, "Evet, hissediyorsunuz."

Minho başını sallayarak onu doğruladı ve olduğu yerde doğruldu.

"Nefes darlığı ve baş dönmesi yaşıyor musunuz?"

"Evet." dedi Minho kendinden emin bir şekilde. Üstelik bugünlerde bunları daha fazla yaşıyordu.

"Bay Lee," dedi doktor, "korkarım buna taşikardi diyeceğim."

"Taş ne? Anlayacağımız şekilde konuşur musunuz?" dedi Jisung birden. Kaşlarını çatmış, kollarını önünde birleştirmişti.

"Taşikardi, yani kalp çarpıntısı. Kulağa basit geliyor olabilir ama aslında ciddi bir sağlık problemidir." dedi doktor, "Bay Lee, kalbiniz normalde olması gerektiğinden kat kat daha hızlı atıyor. Bu nedenle de kalp kaslarınız daha fazla oksijene ihtiyaç duyuyor. Buna bağlı, oksijen ihtiyacınız karşılanmazsa kalp krizi ve daha kötü şeylerle karşı karşıya kalabiliriz."

Minho doktoru dikkatle dinlemiş, yine de gözlerinin dolmasına engel olamamıştı. Hemen kendini toparlayarak başını salladı. Jisung da öylece dikilmeye devam ediyordu.

"Peki şimdi ne olacak?" diye sordu Minho doktora. Doktor onu rahatlatmak adına hafifçe gülümsedi ve Minho'nun omzunu tuttu.

"Size ilaç yazacağım. Bunun dışında belli aralıklarla hastaneye gelmeniz gerek ki size elektrot tedavisi yapabilelim. Yani kalbinize elektriksel şok uygulayacağız."

Minho'ya bu duyduğu korkutucu gelse de başını salladı ve yaşaran gözlerini sildi. Doktor odadan çıkmadan önce gözleriyle Jisung'u dışarı çağırmıştı.

Jisung, Minho'yu odada yalnız bırakarak doktorla dışarı çıktı ve duyacakları için hazırlandı.

"Bay Han," dedi doktor, "korkarım Bay Lee'nin bu durumu aşırı egzersizden kaynaklanıyor. Bahsettiğiniz voleybol maçlarına şimdilik devam edemeyebilir. En azından onun durumunu gözden geçirene kadar."

Jisung derin bir nefes alıp ellerini önünde birleştirdi. Hâlâ doktoru dikkatle dinliyordu.

"Fazla stresten uzak olması gerek. İlerleyen ve geç kalınan bir durumda onu geri döndürmek çok zor olur."

Doktor sözlerini bitirdiğinde Jisung hafifçe eğildi ve teşekkür etti. Tekrar Minho'nun odasına girdi ve koltuğa oturdu.

"Bir sorun mu var?" diye sordu Minho merakla. Kendinden bir şey saklandığını hissedebiliyordu.

"Hayır bir sorun yok. Ailene haber vermek istemediğini söyledim."

Jisung aklına gelen ilk yalanı söylediğinde bunun işe yaradığını anlamıştı. Minho artık yatmıyordu. Sırtını yatağın başlığına yaslamış bir şekilde serumunu ve yanında öten cihazı izliyordu.

"Şey," dedi Minho rahatsız bir şekilde, "ben biraz üşüdüm. Formamı verir misin acaba?"

Jisung koltuğun üstündeki kısa kollu formaya baktıktan sonra onunla ısınamayacağını düşünmüştü. Bu yüzden kendi üstündeki kazağı çıkardı. Minho onun ne yaptığını başta anlamamıştı, yanaklarının yandığını hissediyordu.

Jisung Minho'ya yaklaşıp kendi kazağını özenle giydirdi. Cihazlara zarar vermeden bunu başardığında geri çekildi ve Minho'nun formasını çıplak bedenine geçirdi. Minho kıkırdadığında Jisung bakışlarını ona çevirmişti.

"Ne oldu?" diye sordu Jisung çatık kaşlarıyla.

"Voleybolcu olmalıymışsın." dedi Minho, "Takımdan çıkayım, yerime sen gir."

Jisung dehşete uğramış bakışlarını ondan kaçırdı. Çünkü Minho'nun gerçekten takımdan çıkması gerekebilirdi. Bunu belli etmedi Jisung.

"Susadın mı?" diye sordu Jisung. Konuyu değiştirmek için elinden geleni yapmıştı.

"Evet, biraz."

Jisung hiçbir şey demeden odadan çıktı ve iki dakika sonra elinde bir su şişesiyle geri geldi. Kapağını Minho için açtıktan sonra ona uzattı ve az önce oturduğu yere tekrar oturdu.

Minho suyu içip bir kenara bıraktı. Ortamı sonsuz bir sessizlik kaplamıştı. Sonunda bu sessizliği bozan Jisung olmuştu.

"Geç oldu. Uyuyalım, yarın hastaneden çıkacaksın."

"Burada mı kalacaksın?" diye sordu Minho şaşkınlıkla.

"Evet, yoksa aileni mi çağırayım?"

Minho hızla başını olumsuz anlamda salladı ve yatağına uzandı. Jisung ışıkları kapattıktan sonra koltuğa kıvrıldı.

Bu gece ikisi de uyuyor taklidi yapacaklardı.

𝟵 | 𝗺𝗶𝗻𝘀𝘂𝗻𝗴Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin