45

3.2K 441 196
                                    

"Sadece tek bir şeyi bilmem gerekiyor." dedi Jisung. Minho ile beraber belki de dördüncü kadehi içiyordu ve bu durumdan rahatsız değildi. Dudaklarından yavaşça uzaklaştırdı kadehi Jisung ve sıcaktan bunaldığı için gömleğin birkaç düğmesini açtı.

"Nedir?"

Minho'nun gözleri Jisung'ın bedeninde gezerken dediklerini dinlemek çok zordu. Ona dokunmak, öpmek istiyordu ama bu adımı atamazdı.

"O gece..." dedi Jisung huzursuzca, "S-seni hırpalayan o çocuk kimdi?"

"Seonghwa." dedi Minho çekinceyle ve şişeyi eline alarak kendine biraz daha şarap doldurdu. Başı dönmeye başlamıştı.

"Pekâlâ..?"

"Seungmin'in arkadaşıymış." dedi Minho. O geceyi hatırlamak istemese de Jisung'a sorduğu sorunun cevabını vermek zorundaydı. Derin bir nefes alarak devam etti, "Hongjoong'dan hoşlanıyormuş. Yani siz beraberken..."

"Bunu ne zamandan beri biliyorsun?" diye sordu Jisung. Sesi ister istemez titremiş ve kaşları çatılmıştı. Büyük bir gürültüyle bıraktı elindeki kadehi.

"O gece öğrendim." dedi Minho, "Yemin ederim."

"Beni anlıyorsun değil mi?" diye sordu Jisung birden. Bakışları değişmiş ve ayağa kalkmıştı. Minho onun küçük bedeninin titrediğini görebiliyordu, "Ben bir tek Seungmin'i masum sanıyordum. O da mı yalan söyledi?"

"Jisung dinle beni," dedi Minho ve ayağa kalkarak onun yanına gitti, yavaşça kolunu kavradı, "eminim çok basit bir şey olduğu için sana söylememiştir. Sadece tek taraflı hoşlanıyormuş işte."

"Bana bir sorunun cevabını ver Minho. Sadece tek bir cevap." dedi Jisung ve işaret parmağını havaya kaldırdı. İstemsizce sallanmıştı bileğindeki bileklik. "Sadece öylesine hoşlandığın birinin ölümünden sonra, onun ölümünü izleyen birini gebertmek istercesine döver miydin?"

Minho dehşete düşmüş bakışlarını ondan uzaklaştırmadan bıraktı Jisung'ın kolunu. Jisung ise başını iki yana sallayıp atölyeden çıkmaya yöneldi. Arkasından bağıran Minho yüzünden durdurmuştu uzuvlarını.

"Bana umut vermeseydin de bildiklerimi anlatırdım Jisung, bütün bunlara gerek yoktu."

Jisung hiçbir şey diyememişti çünkü Minho ardından hızlıca kapatmıştı kapıyı. Artık nasıl inandırabilirdi ki Minho'ya gerçekleri söylediğine?

Dolan gözlerini hızlıca sildi Jisung ve bütün bir yol boyunca burnunu çekerek yürüdü çalıştığı bara doğru. Herkesin hâlâ orada olmasını umuyordu. Her şeyi sineye çekmeye hazırken sürekli yeni yalanlar ve sırlar çıkması mahvediyordu onu. Sürekli birileri tarafından kandırılıyordu. Jisung'ın bu gece kabul ettiği tek şey, Minho'yu affetmiş olmasıydı.

Hızlıca ahşap kapıyı itti Jisung ve içeri girdi. Chan ve Changbin hâlâ sahnede takılırken, Felix ve Jeongin onları izliyordu. Ateş gibi yanan gözlerini etrafta gezdirdi Jisung, tek amacı Seungmin'i bulmaktı.

"Seungmin nerede?" diye sordu Jisung Felix'e yaklaştığında. Felix birden duyduğu sesle irkilmişti.

"Yukarıda, üçüncü katın balkonundaydı en son."

Jisung teşekkür bile etmeden yumruk yaptığı elleriyle gıcırdayan merdivenleri tek tek çıktı. Üçüncü kata geldiğinde partileyen onca insanı aşıp çıkabilmişti balkona. Seungmin tek başına bir şeyler içiyor ve gökyüzünü izliyordu.

"Hey, Seungmin."

Seungmin bakışlarını hemen arkasına çevirdi ve gülümsedi Jisung'a. Onun neler düşündüğünden haberi bile yoktu, bu yüzden böylesine sıcaktı ona karşı.

"Han, gelsene." dedi keyifli bir şekilde, "Bira ister misin?"

Jisung zaten şarap yüzünden kızaran dudaklarını ve yanaklarını göstermek istercesine ona baktı delici bir şekilde. Seungmin ise şimdi garip hissediyordu onun sert bakışlarından dolayı.

"Bir sorun mu var?" diye sordu Seungmin sonunda. Jisung yavaş yavaş ona yaklaştı, tam karşısına geçti. Kafasını kaldırdı ve kendinden uzun olan çocuğa dikti dolan gözlerini.

"Benden gizlediğin bir şey var mı?" diye sordu Jisung. Eğer Seungmin 'Evet var' dese o an affederdi Jisung onu, bu kadar yumuşamıştı işte duyguları. Bu kadar umursamaz bir hâle bürünmüş, bu kadar güçsüzleşmişti.

"Ne gibi? Yok, bir şey gizlemiyorum."

"Sana inanmam için tek bir soru sormama izin ver." dedi Jisung. Seungmin yutkunduğunda alaycı bir gülümseme yerleştirdi Jisung kendi yüzüne, "Ben Hongjoong ile beraberken... O Seonghwa denen arkadaşın ile Joong'un arasında... Bir şeyler yaşandı mı?"

Seungmin beklemediği bu soruyla bakışlarını çekti arkadaşından. Jisung biliyordu. Bir kez daha bir sırrı daha açığa çıkaracağını adı gibi biliyordu.

"Jisung b-ben..."

"Ben cevabımı aldım." dedi Jisung ve adımlarını ondan uzaklaştırarak başını ellerinin arasına aldı. Seungmin ise ne diyeceğini bilemese de tekrar yaklaşmıştı Jisung'a.

"Beni dinlemelisin."

"Daha fazla yalan dinlemek istemiyorum Seungmin! Herkes arkamdan bok atarken bir tek sen yanımdasın sanmıştım, yanılmışım." dedi Jisung. Sesi çok yüksek çıkarken işaret parmağını Seungmin'in göğsüne bastırıyordu, "Yaptığınız her sik için çok fena yanılmışım, gidip kendinizi becerebilirsiniz şimdi."

Jisung hızla aşağı inip barın dışında çıktığında kapıda çarptığı bedene baktı. Artık kimseye güvenemese de, bu bedene sarılabileceğine inanıyordu içten içe. Öyle de yaptı, ağlarken sıkıca sarıldı karşısındaki bedene.

"Lütfen..." dedi Jisung hıçkırıkları içinde, "Bana daha fazla yalan söyleme Minho."

𝟵 | 𝗺𝗶𝗻𝘀𝘂𝗻𝗴Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin