7

6.8K 997 658
                                    

Minho hastaneden çıkmak için hazırlanırken Jisung'un telefonuna belki de yüzüncü mesaj geliyordu. Jisung sonunda sinirlenmiş, telefonunu tamamen kapatmıştı.

"Seni işlerinden alıkoyduğum için üzgünüm." dedi Minho çantasını omzuna takarken.

"İşim yok."

Jisung'un net cevabıyla Minho susmanın iyi olacağını düşünmüştü. Minho sık sık Jisung'a yük olduğunu düşünüyordu. Dün serumun bitmesini beklerken film izlemeyi kendisi teklif etmişti ama uykusuna yenik düşerek Jisung'un yanında uyuyakalmıştı. Bunu düşündüğünde delice utanıyordu Minho.

"Gidelim." dedi hazırlığı bittiğinde. Jisung her zamanki gibi Minho'yu taksiye bindirmiş, o gittikten sonra kendisi eve yürümüştü.

•••


Final maçı günü geldiğinde Minho çok heyecanlıydı. Hyunjin ile oturmuş, tüm olanları konuşmuştu. Hyunjin hastalığını ona önceden anlatmadığı için biraz kızsa da üstüne gitmemişti.

"Demek bu yüzden Jisung ile vakit geçiriyordun uzun zamandır." dedi Hyunjin saki dahiymiş gibi. Minho kafasını sallayıp tribünde arkasına yaslandı.

Bu sırada Jisung spor salonuna girmiş, hemen Minho ve Hyunjin'in yanına ulaşmıştı.

"Selam." dedi Jisung ve çantasını bir kenara bırakarak Minho'nun yanına oturdu. Hyunjin onu gülümseyerek selamladığında Jisung rahatlamış hissediyordu

"Bileğini ver." dedi Jisung Minho'ya bakarak. Minho titreyen elini ona uzattığında Hyunjin onları izliyordu. Jisung Minho'nun bileğine dikkatlice dokunduğunda içindeki garip hissi gizlemeye çalışmıştı. Neden birden her yer sıcaklamış gibi hissediyordu?

"Olmaz." dedi Jisung bir dakika sonra, "Oynayamazsın."

"Ama..." dedi Minho sessiz bir şekilde. Jisung ise hâlâ onun bileğini tutmaya devam ediyordu.

"Olmaz, Minho. Kalp atışların yine çok hızlı. İlaçlarını aldın mı?"

Minho başını olumsuz anlamda salladığında hem Hyunjin'in hem de Jisung'un kaşları çatılmıştı. Jisung hemen Minho'nun çantasını karıştırmış ve ilaçlarını bulmuştu. Onun avcuna üç tane ilacı bırakarak biraz da su uzatmıştı.

"İç." dedi düz bir ses tonuyla. Minho onun dediğini yaparak ilaçları içtiğinde Hyunjin ayaklanmıştı.

"Ben gidip koça haber vereyim." dedi Hyunjin, "Yedek hazırlanmaya başlasa iyi olur."

Hyunjin gittikten sonra Minho tek bir kelime bile etmemişti. İçinde bulunduğu durumu kabul etmeye çalışıyordu. Aslında Jisung'un yanında olması ona biraz güç veriyordu. Sanırım, Jisung onun iyi bir arkadaşı olacaktı. Minho öyle düşünüyordu.

Maç saati yaklaştığında maçın yapılacağı yere gitmek için bir otobüs kalkmıştı. Jisung ve Minho yol boyunca hiç konuşmamış, öylece dışarıyı izlemişlerdi.

"Geldik." dedi Jisung otobüs durduğunda. Minho kafasını kaldırıp ayağa kalktı ve Jisung'u takip etmeye başladı. Hiç istemese de salona girdiklerinde kendini en önde otururken bulmuştu. Şu an sahada olması gerekiyordu ama Minho, dokuz numaralı formasıyla yedek olarak oturuyordu. Jisung ise yanında olmayı tercih etmişti.

"Yerine giren çocuk kim?" diye sordu Jisung merakla. Sadece ona bu olayı kabul ettirmek istiyordu.

"Alt sınıflardan Seungmin."

Jisung, onun normal bir şekilde cevap verdiğini görünce mutlu olmuştu. Tabii maç başladığında her şey tersine dönmüştü. Minho çok mutsuz olsa da tezahürat yapıyordu sürekli.

Maçın seyri ise Seungmin'in sakatlanmasıyla tamamen değişmişti.

"Minho!" diye seslendi koç maç sırasında,  "Ne bakıyorsun? Çabuk buraya gel başka yedeğimiz yok!"

Minho endişeli bir şekilde ayağa kalktığında Jisung onu omuzlarından tutarak geri oturtmuş, kendi üstündekileri çıkarmaya başlamıştı.

"Bana formanı ver." dedi Jisung.

"N-ne?"

"Minho, bana hemen formanı ver."

Minho şaşkınlıkla formasını çıkarıp Jisung'un eline tutuşturdu. Jisung ise şu an kendine inanamıyordu. Minho'nun formasını giyip sahaya çıktığında Hyunjin onu öldürecekmiş gibi bakıyordu.

Maç berabere giderken, her şey son sete bağlıydı. Jisung her ne kadar sayı kazansa da bir o kadar da sayı vermişti. Artık kendine gelmesi gerekiyordu ama bunu neden yaptığını sorgulayıp duruyordu. Ama aklını toplayamazsa bu maçı alamayacaklardı ve koç Jisung'u öldürecekti.

"Bunu Minho için yapıyorum." dedi Jisung kendi kendine. Daha sonra yere yaklaşmakta olan tüm topları tek tek kurtarmaya çabaladı.

Duyulan düdük sesiyle Jisung ne olduğunu anlayamamıştı ama Hyunjin ona sarıldığında gözündeki perde birden inmişti. Final maçını kazanmışlardı.

"Bunu neden yaptın bilmiyorum ama aferin evlat." dedi koç Jisung'a. Çığlıklar ve alkışların arasında Jisung'un tek düşündüğü Minho'ydu. Kafasını hemen tribüne çevirdi ama onu göremedi.

Jisung, terden mahvolmuş forma ve ıslak saçlarıyla kendini dışarı attı. Minho tam orada, bir ağacın dibinde oturuyordu. Jisung yavaş adımlarla onun yanına ilerledi ve çekinerek yanına oturdu.

"Teşekkür ederim." dedi Minho sessizce, "Ama buna gerek yoktu. Oynamak istiyordum."

"Ama oynayamazdın, Minho." dedi Jisung, "Oynasaydın şu an yine kollarımın arasında hastaneye gidiyor olurdun."

Minho hiçbir şey demeden başını Jisung'un omzuna yasladı. Esen bahar rüzgârı ikisinin de saçlarını savururken Jisung, maçları izlemenin hayatında aldığı en iyi karar olduğunu düşünüyordu.

𝟵 | 𝗺𝗶𝗻𝘀𝘂𝗻𝗴Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin