42

3.3K 450 166
                                    

"Minho..."

Jisung ona kısık bir sesle fısıldarken soğuk terler döktüğünü hissedebiliyordu içten içe. Minho'nun elleri Jisung'ın tişörtünün içinden sırtında gezinirken Jisung sadece onun saçlarını okşamakla yetiniyordu.

"Buraya sadece sana teşekkür etmek ve nasıl olduğunu görmek için geldim." dedi Jisung ve bedenini ondan çekerek gözlerini Minho'nun yüzüne çevirdi. Jisung'ın yüzündeki ve Minho'nun omuzlarındaki boya izleri kururken yenileri eklenmişti Jisung'ın sırtına.

"Biliyorum." dedi Minho ve Jisung'ın kulağının arkasına kısa öpücükler bırakmaya başladı, "Ben de fırsattan yararlanıyorum."

Jisung teslim olmak istemiyordu ama onun hafif öpücükleri kalbinin bir kuş gibi atmasına neden oluyordu. Acaba Minho da aynı şeyi mi hissediyordu?

Elini ürkekçe Minho'nun göğsüne yerleştirdi Jisung. Acaba bu kalp atışlarının sebebi kendisi miydi yoksa hastalığı mıydı? Bunu asla bilemeyecekti Jisung ama kendisi için olduğuna inanmak istiyordu.

Minho, Jisung'ın göğsünde duran elini tutup gözlerinin içine bakarken bakışları güçsüzleşmişti.

"Kötü biri değilim." dedi Minho sessizce. Kaşları hafifçe aşağı düşmüş, gözleri Jisung'ın dudaklarında sonsuz bir yolculuğa çıkıyordu. Jisung ise haftalardır ondan kendini uzak tuttuğu gibi, yine aynısını yapmaya çalışıyordu. Minho'nun karşısında güçlü olmaya çalışmak onun için dünyanın en zor şeylerinden biriydi şüphesiz.

"Neye inanacağımı, ne yapacağımı bilmiyorum." dedi Jisung sessizce. Aynı anda kafasını iki yana sallamıştı istemsizce. Gözlerini ondan kaçırdığında Minho onun çenesini tutup kendisine bakmasını sağlamıştı.

"Kötü bir niyetim yoktu Jisung. Sen de biliyorsun ama kabul edemiyorsun sadece. Sen de bana inanmayan o insanların tarafındasın." dedi Minho ve Jisung'ın ellerini tutarak devam etti, "Çocuktum ben. Yaptıklarımın nelere mâl olacağından habersizdim. Tek bildiğim suçsuz olduğum Jisung. O zaman da tıpkı şu an olduğu gibi tek derdim sendin."

Jisung hiçbir şey demeden başını öne eğdi ve Minho'nun ellerinden çekti ellerini.

"Beni sevmediğini biliyorum, artık istemediğini biliyorum ama-"

Jisung onun sözünü kolunu havaya kaldırarak böldüğünde Minho, kaşları çatılan Jisung'a büyük bir umutla bakıyordu. Bilekliğinin takılı olduğu bileğini gösterdi Jisung Minho'ya.

"Verdiğin şeyi takıyorum." dedi Jisung sessizce, "Yani bana seni sevmediğimi söyleme."

"O zaman sorun ne? Neden tekrar birlikte olamıyoruz Jisung?"

"Sebebini biliyorsun. Hepiniz o geceyi basit bir şeymiş gibi anlatıyorsunuz ama kimse olanları benim gözümden görmedi. Kimse benim yaşadığımı yaşamadı aranızda. Senin suçun var veya da yok, bu bana aylarca rol yaptığın gerçeğini değiştirmez. Arkadaşlarım sandığım kişilerin de arkamdan işler çevirdiği gerçeğini değiştirmez. Artık olay sevdiğim insanın ölmüş olması değil, âşık olduğum kişinin bana rol yapıyor olması."

Jisung en sonunda ellerini ondan çekti ve yanından geçip gitti sessizce. Minho bu saatten sonra diyecek bir şey bulamıyordu çünkü Jisung'ın söylediği şeyleri anlayabiliyordu. Ona hak vermenin canını bu kadar yakabileceğini bilmiyordu Minho. Artık deneyeceği tek şey, ona hak vermemek olacaktı.

•••

Seungmin titreyen bacaklarını düşünmemeye çalışarak Chan'ın onu çağırdığı parka gidiyordu. Bunu yapması belki de Jisung'ı kaybetmesine neden olacaktı ama yıllardır olduğu gibi Chan'a adım atmadan duramıyordu.

"Seungmin!"

Seungmin, kendinden bile fazla tanıdığı o sesi duyduğunda döndü arkasına. Chan hâlâ eskisi gibi görünüyordu ve eskisi gibi bakıyordu ona. Sadece iki hafta geçse bile onun değiştiğini düşünmüştü istemsizce.

"Chan."

Chan hızlı adımlarla Seungmin'e yaklaşıp sarıldığında Seungmin neden bunu yaptığını sorgulamıştı. Chan'ı sevse de onun kendisini sevmediğini ve sevmeyeceğini biliyordu. Neden bunu yaptığını bilmiyordu.

"Konuş benimle, bir şeyler söyle." dedi Chan. Sesinin çaresiz çıktığı çok belliydi ve bu Seungmin'i üzüyordu. Ona sinirli olsa da üzülüyordu, çünkü Chan'ı kendisinden bile çok seviyordu.

"Ne konuşalım? Arkadaşından nasıl her şeyi gizlediğini mi?"

Seungmin bedenini ondan çekerken yüzleşmekten en çok korktuğu suratla karşı karşıyaydı. Bu yüzden hafifçe yutkundu kendine gelebilmek için.

"Bak..." dedi Chan ve bir şeyler söylemeden önce düşündü, "Jisung benim arkadaşım bile değildi. Minho yüzünden onunla bir bağımız vardı."

"Ne demek Minho yüzünden?"

"Bunu sana anlatmamam gereki-"

"Söyledin artık Chan, devamını getir." dedi Seungmin sinirli bir ses tonuyla. Merakınu gizleyemiyordu ve bu arkadaş grubunda artık daha başka nelerin gizli olduğunu merak ediyordu.

"Joong öldükten sonra Jisung'ın yıkıldığını biliyordum, Minho o zamanlar onu sevdiği için her şeyi bana ve Changbin'e anlatırdı çünkü grup arkadaşıydık." dedi Chan, "Joong ölünce, Minho Jisung'ı bizim grubumuza almamızı söyledi. Böylece Jisung yavaşça iyileşecekti. Yani Minho her şeyi onun için yaptı. Suçlu olmadığından emin olsa da Jisung'ın düzelmesi için her şeyi yaptı."

"Böylece siz de arkadaş oldunuz..." dedi Seungmin düşünceli bir şekilde.

"Evet. Hiçbirimizin Joong ile alıp veremediği yoktu. Kaza bile diyemeyiz buna."

Seungmin'in aklındaki soru işaretleri yavaşça kaybolurken tek bir tanesi kalmıştı beyninin orta yerinde: Chan benden hoşlanıyor mu?

𝟵 | 𝗺𝗶𝗻𝘀𝘂𝗻𝗴Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin