Minho duyulmayacak şeyler mırıldanarak uyandığında Jisung çıkış işlemlerini çoktan halletmişti. Minho'nun serumu çıkarılmış, cihaz yanından uzaklaştırılmıştı. Minho olduğu yerde doğrulurken titriyordu. Jisung ona dün giydirdiği kazağın üstüne ceketini de giydirirken Minho hâlâ sessizce konuşmaya devam ediyordu.
"Ama sen üşüyeceksin..."
Jisung onu duymamazlıktan gelerek kalkmasına yardımcı oldu ve onun kolunu hastane dışına çıkana kadar bırakmadı.
"Ailen seni çok merak etmiştir. Hemen taksi çağıralım."
Minho başını olumlu bir şekilde salladığında Jisung çoktan taksi çağırmıştı. Taksi gelene kadar ikisi de tek kelime etmemişti.
"Seninle gelmemi ister misin?" diye sordu Jisung. Minho onu reddettiğinde Jisung taksiciye, Minho indiğinde ona içeri kadar eşlik etmesini söyledi.
Minho taksiyle uzaklaşırken Jisung bir süre üstünde Minho'nun formasıyla neden onun gidişini izlediğini düşündü.
•••
"Şaka gibi." dedi Bay Kang. Daha sonra sigarasını yere fırlattı ve bakışlarını Jisung'a çevirdi, "Okulun en iyi voleybolcusu bok yoluna mı gidiyor şimdi?"
"Kesin değil. Lütfen kimseye söylemeyin." dedi Jisung, "Sadece içimde tutamadığım için size anlattım. Ona çok üzüldüm. Gerçekten kötü görünüyordu."
"Merak etme kimseye söylemem."
Jisung onun güven dolu bakışlarına karşılık gülümsedi ve cezasının bittiği bugün ilk dersine girdi. Sabahın ilk dersi olan biyolojiydi. Jisung en arkada defterini karalarken Minho en ön sırada Hyunjin ile oturuyordu.
Jisung onun iyi olup olmadığını merak ediyordu ama gidip ona öylece soramazdı. Yoksa herkes birbirinden tamamen farklı bu iki insanın neden konuştuğunu sorgulayacaktı. Üstelik Jisung kimseyle konuşmuyorken...
"Hey!"
Jisung ürkerek bakışlarını yana çevirdi. Sırasının diğer kısmı ilk defa bir insanla dolmuştu. Şaşkın ve gergindi.
"Ben Changbin." dedi çocuk küçük dudaklarıyla. Daha sonra gülümsedi ve Jisung'a elini uzattı. Jisung önce onun eline, sonra da yüzüne baktı. Tereddüt ederek çocuğun elini sıktı.
"Jisung." dedi kendini sessizce tanıtarak. Bu sırada Jisung, Minho'nun bakışlarını üzerinde hissetmişti. Yine de oraya bakmamaya çalıştı ve Changbin'e odaklandı.
"Bir sorun mu var?" diye sordu Jisung. Changbin'in gülümseyen yüzü aniden düşmüştü.
"Sana gelmem için bir sorun olması mı gerekiyor?"
"Evet," dedi Jisung, "genelde hep öyle olur."
Changbin kimsenin duyamayacağı bir şekilde kıkırdamıştı. Öğretmen içeri girdiğinde ise sesini kesmiş, arkasına yaslanarak çantasından bir defter çıkarmıştı. Kalemini de eline aldıktan sonra boş bir sayfaya yazı yazmaya başladı. Daha sonra defteri Jisung'un önüne ittirdi ve onun okumasını bekledi.
"Aslında arkadaşım ve ben müzik yapacak birini daha arıyorduk. Ne dersin? Beraber bir deneme yapalım."
Jisung şaşırmıştı. İlk defa böyle bir teklif alıyordu. Changbin'in kalemini alarak notun altına yazmaya başladı.
"Arkadaşın kim?"
Changbin kalemi tekrar eline aldı.
"Üst sınıflardan Bang Chan. Ben de Seo Changbin."
Jisung bunun üzerine herhangi bir şey yazmamıştı. Onun yerine ders boyunca bu müzik olayını düşünmüştü. En azından Chan ile konuşup deneme yapabilirdi, öyle değil mi?
Zil çaldığında Changbin ayağa kalkmış, çantasını omzuna takmıştı. Jisung da onu taklit ederek karşısına geçti.
"Okuldan sonra," dedi Changbin, "spor salonunun malzeme odasında buluşalım."
"Neden müzik odası değil?"
"İçeride tüttürdüğümüz için ceza yedik."
Jisung onun bu dediğine gülmüştü. Şimdiden Changbin denen bu çocukla anlaşacağını hissediyordu. Changbin sınıftan çıkıp gittiğinde Jisung da onun peşinden çıkmıştı. Bakışlarını Minho'dan uzak tutmaya çalışıyordu.
••••
Jisung son dersi de bittiğinde spor salonuna gitmiş, ardından malzeme odasına girmişti. Sabah tanıştığı Changbin, ve Chan olduğunu düşündüğü çocuk yerde oturmuş bir şeyler konuşuyorlardı. Jisung içeri girip selam verdiğinde Chan ile kısa sürede tanışmıştı.
"Olay belli." dedi Chan, "Müzik yapalım."
Chagbin başını olumlu anlamda sallayıp bakışlarını Jisung'a çevirdi. Jisung'un kararı belli olmasa da içinde bir yerlerde bunu yapmasını söyleyen biri vardı. Kesin Bay Kang bu içimdeki orospu çocuğu diye düşündü Jisung.
"Varım." dedi en sonunda.
"O zaman grup ismini bulmakla başlayalım." dedi Chan ve bir defter çıkararak düşünmeye başladı.
Bu sırada malzeme odasının kapısı aniden açılmış, içeri gülerek Minho dalmıştı. Odanın dolu olduğunu gördüğünde ise geri çekilmişti.
"Üzgünüm." dedi, "Dolu olduğunu bilmiyordum. Yedek forma almam gerekiyor."
Son cümlesini Jisung'a bakarak söylediğinde Jisung ne olduğunu anlamayarak ayaklanmıştı.
"Alamazsın!" dedi anlamsız bir şekilde. Neden böyle yaptığını bilmiyordu. Odadaki sessizlik her yeri kaplamıştı.
"Neden?" diyebildi Minho sadece. Jisung rezil olduğunu hissediyordu. Changbin'e daha sonra görüşmeleri gerektiğini söyledi ve Minho'yu bileğinden tutarak odanın dışına çıkardı. Sahanın tam ortasında, tüm oyuncuların olduğu yerdelerdi şimdi. Sıçtım diye düşündü.
"Minho, antrenman mı yapacaksın?" diye sordu Jisung. Minho olumlu anlamda başını salladığında Jisung onu kenara çekti.
"Yapma," dedi Jisung, "kendini yormaman gerekiyor."
Minho kaşlarını çatarak ona baktı ve bileğini onun elinin arasından çekti. Kendinden bir şey gizlendiğini hissediyordu.
"Ne gizliyorsun?"
"Minho bak..." dedi Jisung.
"Lafı uzatma da gerçeği söyle artık!"
Minho'nun bağırmasıyla herkes onlara bakmaya başladı. Chan ve Changbin de odadan çıkmış, onları izliyordu.
"Minho," dedi Jisung sessiz bir şekilde, "voleybol oynayamazsın. En azından doktorun onay vermeden bunu yapamazsın. Final maçına çıkman yasaklanabilir."
Minho duyduklarıyla olduğu yere çakılırken kaşları çatılmıştı. Durduk yere gülmeye, çok geçmeden de bağırarak ağlamaya başlamıştı.
Gerçekten herkes onlara bakıyordu.
Jisung ne yapacağını bilemiyordu. Hyunjin arkadaşının yanına yetişemeden Jisung, Minho'yu kollarının arasına almıştı.
"İstediğin kadar ağla demek isterdim ama," dedi Jisung fısıldayarak, "yine nefes alamayacağını biliyorum."
Ve Minho ağlamayı keserek kollarını Jisung'un beline sardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝟵 | 𝗺𝗶𝗻𝘀𝘂𝗻𝗴
FanfictionJisung'ın hayattan hiçbir beklentisi kalmamışken voleybol takımındaki dokuz numaralı oyuncuyu görür.