"Bana gidiyoruz." dedi Jisung ve Minho'nun elini sıkıca tuttu. Minho masum göstermeye çalıştığı bakışlarını
ona dikti ve dudaklarını büzdü."Seni zor duruma sokmak istemiyorum, Jisung."
Jisung hafifçe gülümsedi ve Minho'nun yüzünü ellerinin arasına aldı. Güneşin teninde nasıl parladığını izledi bir süre ve daha sonra dudaklarına baktı. Ön dudağının dişleri yüzünden daha önde oluşuna sırıttı Jisung. Bu çok hoşuna gidiyordu. Bu yüzden küçük bir öpücük kondurdu sevgilisinin oldukça pembe ve parlak görünen dudaklarına.
"Beni zor duruma sokmuyorsun." dedi daha sonra, "Aslında seninle yaşamaya can atıyordum."
Minho yüzündeki küçük ellere dokundu ve onun dudaklarını tekrar öptü.
İşte tam da bu his için, yaptığı ve yaşadığı hiçbir şeyden pişman değildi. Kendinin tamamen suçlu olmadığına inanıyordu. Ona göre, sonuçta Joong'u aşağıya o itmemişti.
O gün, kampın son günü herkes şehre dönmüştü. İnsanlar tek tek evlerine dağılırken Minho Jisung'ın evine gitmiş, daha sonra hiçbir eşyasını almadığını fark etmişti.
"Eve tekrar dönmek istemiyorum." dedi Minho kendini koltuğa bırakırken. Jisung ise onun yanına oturup elini tutmakla yetinmişti. "Sadece formam yanımda."
"Sorun değil, dolabımdan giyinebilirsin."
Minho onu başıyla onayladı ve tuttuğu elini daha çok kavradı. Eğer Jisung gerçeği bilse onu hâlâ şu an olduğu gibi sever miydi?
"Jisung," dedi Minho düşünceli şekilde ve yere bakınmaya başladı, "eğer çok kötü bir şey yapmış olsaydım beni hâlâ sever miydin?"
"Nasıl yani?"
"Bilmiyorum. Hakkımda kötü bir şey öğrenseydin yani..."
"Öğrenmek istemezdim." dedi Jisung. Bunu sadece bir varsayım sandığı için rahatça konuşuyordu, "Bazen gerçekleri öğrenmek için büyük bedeller ödemek gerekir Minho. Bu bedeli ödemek istemezdim sanırım."
"Diyelim ki istemeden öğrendin..."
"Neden bunları konuşuyoruz?" diye sordu Jisung. İçinde ufak bir şüphe filizlenmeye başlamıştı. Minho umursamazca omuz silktiğinde daha iyi hissetmişti Jisung. Öylesine sorduğunu hissediyordu.
"Bazen gerçekleri öğrenmek sadece huzursuzluk yaratır, bilirsin. İnsanların seni hâlâ sevdiğini sanırsın ama sonra gerçekleri öğrenirsin. Çok iyi olduğunu sanırsın ama hasta olduğunu öğrenirsin, çok yetenekli olduğunu düşünüyorsundur ama tam tersi olduğunu öğrenirsin... Bir insanı çok masum sanırsın ama aslında öyle değildir falan filan..." dedi Jisung ve derin bir nefes alarak arkasına yaslandı, "Kısacası gerçekler sadece acı verir. Eğer senin hakkında kötü bir şey öğrenseydim yollarımızı kesmemiz gerekse bile seni sevmeye devam ederdim."
Minho onun tüm bu konuşmasından sonra sadece gülümsedi. Sevmeye devam etmeyeceğini kendisi de gayet iyi biliyordu. Sustu. Ona hiçbir şey söyleyemezdi. Söylemek istese de dili varmazdı bunu yapmaya.
"Düşünsene... Soonie'yi bizim yıldızımız sanıyoruz ama aslında onu başkaları da sahiplenmiş. Bu gerçeği bilmek nasıl hissettirirdi?" diye sordu Jisung. Minho ise koltuktaki konumunu ona doğru çevirerek gözlerine baktı. 'Fark etmez' diye düşündü Minho, 'zaten gözlerinde milyonlarca yıldız buluyorum'
"Kötü hissederdim. Onu bizim yıldızımız yaptığımız gece mükemmeldi. Hatırlıyor musun?"
"Evet, " dedi Jisung, "hayatım boyunca asla yapmayacağımı düşündüğüm şeyleri yaptırıyorsun bana."
"Gecenin bir vaktinde bana doğumgünü pastası alıp muhteşem bir ortam hazırlamak gibi mi?"
Jisung sırıtarak onun omzuna hafifçe vurdu ve daha sonra başını Minho'nun dizine koyarak kıvrıldı koltukta.
"Biliyor musun, hayatımda her şey birden güzel gitmeye başladı." dedi Jisung. Sesi huzurlu çıkıyordu. "Sen hayatıma girdin, müziğe başladım, birçok arkadaş edindim. Gerçekten her şey berbat giderken birden güzelleşmeye başladı."
Minho yutkunmuştu. Ne diyeceğini bilemiyordu. Eserinden memnun mu olmalıydı, yoksa pişman mı?
"Sesimin farkına vardım, hayatla barıştım, âşık oldum, yapmayacağım şeyler yaptım... Gerçek Han Jisung'ı hissetmeye başladım. Senin sayende kendimle barıştım Minho." dedi Jisung ve tekrar oturur pozisyona gelerek onun yüzünü ellerinin arasına aldı. Bu eylemi çok seviyordu çünkü onu en yakından görebiliyordu.
"Bazen hayatımın her noktasına sihirli bir değnekle dokunmuşsun gibi hissediyorum, Minho. Ben gerçekleri bilmek istemiyorum, seninle yeni gerçekler yaratmak istiyorum."
Minho gözlerinin dolduğunu ondan saklamaya çalışıyordu. Bu yüzden hemen dudaklarına kapandı sevgilisinin. Onu tüm sıcaklığıyla öperken bedeninin her bir noktasını hissediyordu. Canı yanıyordu ama aynı zamanda mutluydu.
O gün Minho'nun yaptığı tek hata Jisung'la öpüşürken telefonuna bakmamasıydı.
hyunjin: Minho dayanamıyorum
Oraya geliyorum
Her şeyi anlatacağım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝟵 | 𝗺𝗶𝗻𝘀𝘂𝗻𝗴
FanfictionJisung'ın hayattan hiçbir beklentisi kalmamışken voleybol takımındaki dokuz numaralı oyuncuyu görür.