Jisung odasına geldiğinde ilk yaptığı telefonunu açıp incelemek olmuştu. Minho, Wooyoung dışında kimseye yazmamıştı. Ekranında hâlâ ikisinin birbirine sarıldığı fotoğraf duruyordu. Seungmin çekmişti bu fotoğrafı. Jisung, Minho'ya sıkıca sarılırken Minho ona bakıyordu fotoğrafta.
"Aldım," dedi Jisung telefonunu Woo'ya gösterirken, "artık haberleşebiliriz."
"Bu harika. İşten çıkarken seni arayabileceğim artık."
Jisung gülümseyerek odasına girdi ve telefonunu şarja bıraktı. Ağlamamak için zor durduğu bir andaydı ve canı bu kadar acırken hâlâ nasıl onu sevebildiğini sorgulamakla geçiyordu dakikaları.
Minho'nun suçlu olup olmadığına karar veremiyordu Jisung. Evet, bazı haksızlıkları vardı ama tamamen suçlayamıyordu onu. Yine de Joong'a bunu yapmış olmasını kabul edemiyordu. Joong arkası dolu olmayan basit bir tehditi bile kaldıramayacak kadar zayıftı. Bunu bilmiyordu Minho. Bilseydi belki yapmazdı bunu.
Jisung telefonunun bildirim sesini duyduğunda yadırgamıştı bunu. Uzun zamandır yakınlarında telefonu olmadığı için bu ona hiç olmadığı kadar garip gelmişti. Telefonu eline aldı Jisung. Mesajın Minho'dan geldiğini tahmin etmişti zaten. Daha on dakika bile geçmemişti oysa görüşmelerinin üstünden. Jisung, Minho'nun attığı videoyu açmaya çalışırken kalbi hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu. Video başladığında ise gözlerinin dolduğunu hissediyordu.
"Hadi Minho! Üfle şunları!"
Minho, Jisung'ın ona hazırladığı doğum gününde küçük pastadaki mumları üfledi keyifle. Jisung ise ona gülmekten kamerayı sallayıp durmuştu videosunu çekerken.
"Bilekliğime bakın." dedi Minho bileğini kameraya gösterirken, "Bir sincap ve bir tavşan."
Minho telefonu Jisung'tan alıp onu çekmeye başladı gülümseyerek. Video elden ele dolaşırken ikisi de kıkırdıyordu.
"Sincap olan o." dedi Minho. O sırada Jisung pastadan yiyip lokmaları yanaklarına dolduruyordu. "Haklıyım gördüğünüz üzere."
"Hey! Kapat kamerayı, mukbang yapmak istemiyorum kameralar önünde."
Jisung en sonunda elini kameraya götürüyor ve sonlanıyor video.
Jisung gözlerinden birer birer akan yaşları ellerinin tersiyle iterken Minho'dan gelen onlarca fotoğrafa baktı ve videoları tek tek istedi. İçlerinde Chan ve Changbin ile olan videolar da vardı.
jisung: Bunu yaptığında bir şey değişmeyecek.
minho: Bu gece dokuzda, doğum günümü kutladığın parkta.
jisung: Gelemem, çalışıyorum.
minho: İzin al.
Jisung tam anlamıyla gözlerini devirdi ve telefonunu sertçe bıraktı masasının üstüne. Ayağa kalkıp oradan oraya yürürken başını ellerinin arasına aldı ve oradan oraya yürümeye başladı. Ne yapacağı hakkında hiçbir fikri yoktu bugün. Tek bildiği oraya giderse yelkenleri suya indireceğiydi.
•••
Saat dokuza yaklaşırken Minho, Jisung için aldığı şeyin kutusunu cebine attı usulca. Planladıkları bir işe yarayacak mıydı emin değildi. Yine de onu çok özlemişti ve ne yapacağını tam anlamıyla şaşırmıştı. Aklı başında değildi.
Minho özenle ütülediği beyaz gömleği üstüne geçirdi ve Jisung'ın ona aldığı bilekliği ince, beyaz bileğine taktı. Saçlarını düzelttikten sonra beline bir kemer taktı ve aynada kendine baktı. Koyu renkli göz altları dışında iyi görünüyordu.
"Ya gelmezse?"
Changbin onu izliyordu dakikalardır. Minho kaşlarını çatarak bakışlarını ona çevirdiğinde Changbin mesajı almıştı. Gelecekti. Minho inanıyordu geleceğine.
Çantasını hızla topladı ve evden çıktı heyecanla. Uzun süredir Changbin ve Felix'in evinde kalıyordu Minho. Annesini kaybettiği gibi Jisung'ı da kaybedeceği aklına gelmemişti. Fakat olmuştu işte. Ellerinin arasından kayıp gitmişti sevgilisi.
Fakat umudu vardı.
Bu gece bir şeylerin düzeleceğine inanıyordu. Öyle olmasını umuyordu. Bu gece ağlamak yoktu, üzülmek yoktu. Olmayacaktı.
Minho o parka gittiğinde on dakikası vardı. Jisung her an gelebilirdi. Bu yüzden tam da o gece Jisung'ın hazırladığı gibi bir ortam hazırlamaya koyuldu. Çimlerin üstüne oturabilecekleri bir örtü serdi, ışıklar koydu. Oturup beklemeye başladı Minho. Onun sesini duymak için bekledi.
Ama Jisung gelmedi.
Saat on buçuk oldu, o hâlâ gelmedi. Minho kabullenmişti artık. Bu gece beklediği gibi olmamıştı. Yine gözyaşlarıyla bitmişti bir gece daha.
Hazırladığı her şeyi toplayıp çantasına doldurdu Minho. Gözyaşlarını silerek olduğu yerden kalktı ve parkın yürüyüş alanına doğru ilerledi. Şimdi eve gidecek, ve bir daha asla Jisung'ı aramayacaktı.
"Minho."
Onun sesini duyduğunda ise, düşündüğü her şey yine birden değişmişti.
Minho arkasına döndü onu görmek için. Jisung karşısında öylece dikilirken bir adım attı ona. Her zaman oydu zaten ilk adımı atan.
"Gelmeyeceksin sandım." dedi Minho sessizce. Jisung ise hiçbir şey demeden etrafa bakınıyordu. "Geldin."
"Kararsız kaldığım için geciktim."
"Biraz daha erken gelseydin... Neyse sorun değil. Oturalım mı?" dedi Minho ilerideki bankı göstererek. Jisung isteksiz de olsa başını salladı. Beraber banka oturduklarında ise Minho derin bir nefes aldı.
"Fazla zamanını almayacağım." dedi Minho ve çantasından bir kutu çıkararak Jisung'a uzattı.
"Ne bu?"
Jisung ellerinin titrediğini gizlemeye çalışarak aldı kutuyu ve merakla açtı. İçindeki gümüş bileklik ona parlarken ellerinin arasına aldı onu. Minho'ya aldığı bilekliğin aynısıydı. Panikle Minho'nun bileğine baktı.
"Merak etme bana verdiğini hiç çıkarmadım."
Jisung umursamaz gibi gözükmek istiyordu. Bu yüzden bilekliği sadece cebine attı ve arkasına yaslandı. O gökyüzünü izlerken Minho çantasından kocaman bir zarf çıkarıp Jisung'a uzattı.
"Odana gittiğinde aç."
"Neden şimdi değil?" diye sordu Jisung, "Merak ettiğimden değil..."
Minho gülümseyerek ayağa kalktı ve Jisung'a el salladı.
"İyi geceler, Jisung."
Jisung o giderken ayağa kalkıp peşinden gitmek istedi ama yapamadı. Elindeki zarfla birlikte öylece dururken odaya kadar bekleyemezdi. Merakı onu öldürürdü. Bu yüzden tekrar oturdu banka ve zarfı özenle açtı, içindeki kaşe kâğıdı çıkarttığında gözlerini hızlıca satırlarda gezdirdi.
"Yıldız SertifikasıRA 19h59m00.58 +63°44'53.8'' dec 10.61 mag koordinatlı Takımyıldızı,
Soonie Nine adıyla Lee Minho tarafından Han Jisung adına özelleştirilmiştir."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝟵 | 𝗺𝗶𝗻𝘀𝘂𝗻𝗴
FanfictionJisung'ın hayattan hiçbir beklentisi kalmamışken voleybol takımındaki dokuz numaralı oyuncuyu görür.