Harry's Pov
Bir evi yuva yapan şey neydi?
Louis ve Zayn'in önümüzdeki -eğer üniversiteyi dondurmaz ya da finalleri geçebilirlerse- dört seneyi geçirecekleri apartman dairesine göz atarken aklımı kurcalayan soruyu, bir de kuruyan çamaşırlarını katlamakla meşgul olan Louis'ye sordum,
"Bu evi yuva yapacak şey nedir acaba?"
Yanında kül tablası bulunmadığı için neredeyse iki santime ulaşan sigara külü, dudaklarından elindeki beyaz tişörte dökülecek diye korktum ve tişörtünü elinden aldım.
"Senin arada bir buraya uğraman." sorumu müthiş bir hazırcevaplılıkla yanıtladı Louis.
Daha sonra onu bir kere daha uyarmamı beklemeden, yatağının yanındaki pencerenin kenarına koyduğu küllüğe uzandı, "Varlığın burada dolandığı sürece yuva yapacak başka bir şeye ihtiyaç duyacağımı sanmıyorum."
Kışlık kıyafetlerini katlayıp yerleştirirken utanarak gülümsedim.
"Peki ya ben gidince?" dolabın kapağını kapayıp yatakta Louis'nin yanına oturdum,
"O zaman ne olacak?"
Perdeleri takmak için fazla tembel olduğundan, öğlen güneşi sevgilimin yüzüne vuruyor, yazın deniz suyu ve en çokta güneşin etkisiyle açık kahverengiye dönen saçlarını gözler önüne seriyordu.
Ona hayran hayran bakışımı fark etmiş olmalı ki, narsist bir gülümseme takınmıştı yüzüne.
Seni ilk defa görüyormuşçasına inceliyor oluşumdan hiç çekinmiyorum sevgilim, hadi ama, karşımda güneş tanrısı Helios gibi duruyorken başka ne yapabilirdim ki?
"Gelecek hakkında konuşmanın pek meraklısı değilim." gecikmiş bir cevap verdi soruma.
"Pekala..." belirgin elmacık kemiğini parmağımın tersiyle okşadım, "Yakın gelecekten bir soru sormamın mahsuru yoktur umarım."
Elim yüzünde gezinirken gözlerini kapadı,
"Sor bakalım."
Kıkırdadım, "Perdelerini ne zaman takmayı düşünüyorsun? Sen uyurken komşularının seni dikizlemesini istemiyorum."
Çünkü, ikimizde biliyoruz, Louis genellikle çıplak uyumayı tercih ediyor.
Gözleri açık olsaydı onları devireceğini tahmin etmek zor değildi.
"Belki bugün, belki yarın..."
Kafasına estiğinde motora atlayıp sadece bir bira içmek için bile şehir değiştirebiliyor, ama taşındığı evinde hala açılmayı bekleyen koliler var... Klasik Louis Tomlinson.
"Hayır hayır, şimdi." omuzlarından itip onu kalkmaya zorladım. "Taşınalı on gün oldu bile. Bir gün daha perdesiz yatmana izin veremem."
İtiraz etme lüksü olmadığından yataktan kalkıp sandalye almak için odadan çıktı Louis, ben de bu sırada açık olan pencerenin kenarına geçip dışarıya göz gezdirdim; Manchester'ın kalbi denilecek kadar işlek bir semt olmasa da, onun aksine birbirine yapışık apartmanlarla dolu samimi bir mahalle havası vardı. Tabii bizim küçük kasabamızla karşılaştırılırsa şehirin merkezi bile denilebilirdi, orası ayrı.
Duyduğum flaş sesiyle arkamı döndüm.
Louis gözüne yaklaştırdığı kamerayla odanın kapısında dikiliyordu. "O da neydi?" pencere kenarına yaslanıp ona baktım,
"Yeni hobim." dedi Louis kolunun altına sıkıştırdığı sandalyeyi kenara bırakıp. Elinde tuttuğu fotoğraf makinesiyle yanıma yaklaştı,
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Look After You
FanfictionLouis ve Harry aynı sokakta yaşayan ve aynı okulda okuyan iki gençtir. Okuldan sonra kalan zamanını arkadaşlarıyla sürekli gittiği barda harcayan Harry'nin, o barda çalışıp performans sergileyen Louis'nin söylediği şarkıların tümünü ona yazdığından...