25 july "always free to run home."

326 38 133
                                    

Bir kere daha telefon aramamın meşgule atılmasıyla sinirlenip fırlattım telefonumu rastgele bir tarafa bilinçsizce, öfkeden gözüm dönmüştü.

Buna öfke mi, yoksa hayal kırıklığı mı denir seçemiyordum. Kırılıp, parçalara ayrılan telefonun sesi gelince şimdiden pişman olup kapadım gözlerimi. "Aferin." dedi Zayn ve benim yerime eğilip aldı, artık kırık bir elektronik parçası olan telefonumu.

"Telefonsuz kalmak için pek uygun bir gün değil, biliyorsun değil mi?" diye sordu çaresizce ayrılan parçaları birleştirerek.

Sonunda festival günü gelmişti. Liverpool'a yola çıkmamıza dakikalar kala, hala Harry'ye ulaşmaya çalışıyordum fakat aramalarıma cevap vermiyordu. Daha doğrusu gereken cevabı Liam'dan almıştım, gelmeyeceğini söylemişti Harry, ama bunu kabul edemezdim, benim için çok önemli olan bu günde yalnız bırakmasına izin veremezdim beni.

Ne kadar yüzsüz göründüğüm umrumda bile değildi.

"Senin telefonunu kullanırım." diyip çözüm yarattım kendime. Bugün Harry'nin yanımda olması benim için her şey demekti. Ne olursa olsun böyle bir anda yalnız bırakılmayı hak etmiyordum.

Bu sırada Zayn dolabımın kapağını açmış, kendi kafasına göre bana kombin hazırlıyordu, duştan az önce çıktığım için üstümden süzülen damlaların gıdıklandırmasıyla baş havlumu aldım koltuğun üstünden ve saçımı kuruladım gelişigüzel. "Kendim giyinebiliyorum." dedim, yatağın üstüne beğendiği tişörtleri dizerken Zayn.

"Biliyorum, o yüzden ben seçiyorum giysilerini bugün." sadece işine odaklanmış halini komik ve abartılı buluyordum ama çenemi kapayıp dalga geçmemeyi seçtim.

"O ne demek şimdi?" bir yandan konuşurken karşımdaki aynadan çıplak göğsümü süzdüm, son bir ayda spora başlamak iyi bir fikirdi diye geçirdim içimden gördüğüm yansımama bakınca. En azından eskisinden daha sağlıklı duruyordum.

Gözlerini devirdi, "İlk defa çıkacağın en az bin kişinin önüne, siyah kot ve tişört çıkma demek oluyor." sonra dolapta üstlerimin olduğu kısmı karıştırırken geçen kış imzalattığım yeni sezon Liverpool formasını çıkarttı. "Harika, hemen giy bunu." heyecanla diğer tişörtleri kaldırdı eski yerine, katlamak yerine buruşturup atarak.

Güldüm, "Neden, insanlara yağcılık yapmaya mı çalışacağım?" çekmeceyi açıp temiz çamaşır aldım.

Beni dinlemeyip, altına dizleri yırtık siyah kot çıkardı, dolabımın ayakkabı bölümünü açıp bir çift Adidas alıp, kafasına göre tamamladı kombinimi.

"Ne alakası var."

Fena görünmediğini bildiğim için itiraz etme gereği duymadan giyinmeye başladım. Kotun paçalarını kıvırdım.

"Çıkıyor muyuz?" diye sordu, komidinin üstünde duran saç köpüğünden eline biraz sıkıp, topladığı küçük topuzunu açıp zaten dalgalı olan saçlarına sürdü köpüğü ve tekrar bağladı saçlarını.

Beraber uzatmaya başlamıştık saçlarımızı, ama ben sıkılıp kestirmiştim. Fakat şu sıralar yine uzatma isteği duyuyordum.

Cevapladım Zayn'in sorusunu, "Evet." hevesim kalmamıştı hiçbir şey için bugün. Festival bile aklımın ucundan geçmiyordu artık, büyük bir hayal kırıklığıydı bu yaşadığım. İsteksizce anahtarı cebime atıp apartmandan indim, dışarıya çıktığımda karşılaştığım ilk şeyin Harry'nin apartmanı olması artık canımı sıkıyordu, bazen aklımı kaybedecek gibi hissediyordum.

Düşündüğüm tek şeyin o olduğu gerçeğine katlanamıyordum bazen.

İçimde büyüdüğünü hissettiğim öfkeyle, Josh'ın evin önüne park ettiği geniş arabasının arka kapısını açtım, bir tür karavan bile denilebilirdi bu arabaya.

Look After You Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin