15 november "soulmate, dry your eyes"

350 24 414
                                    

Gerçek şu ki, bu zaten bitecekti.

Louis ile aramızdaki sevginin türü; bir aşk masalından fırlamışçasına, tuhaf bir biçimde mükemmeldi.

Daha ilk günden her şey çorap söküğü gibi geliyordu. Bir anda kendimizi birbirimizin hayatında bulmuştuk. Bazı şeylerin olacağı varsa, gözünüzü açıp kapayıncaya kadar gerçekleşiyordu.

Ama bu aşkın sonsuza dek sürmek için biraz fazla kusursuz olduğunu önceden bilmem gerekiyordu.

Evrenin bize böyle bir son planladığını tahmin etmeliydim.

Çünkü bilirsiniz, gerçek olan hiçbir şey daima yolunda gitmez.

Sikeyim. Hayır. Yediğim bokun suçunu bizi bir araya getirmek için aynı sokakta, barda ve de okulda olmamızı sağlayan evrene atamazdım.

Bu kez suçlayabilecek kimsem yok.

Pişmanlık, utanç ve ter içinde yattığım yataktan çıplak bedenimi kaldırıp, yerdeki çamaşırıma uzandım.

"Bu kadar çabuk mu gidiyorsun?"

Yanımda uzanan çocuğun sesini duyduğumda gelen kafamı duvara vurma isteğinin şiddeti beni bile şaşırtmıştı.

Lütfen sus ve birkaç saniyeliğine bile olsa burada olduğunu unutmama yardımcı ol, Dylan...

Cevap vermeden çamaşırımı giydikten sonra kotumu giyerken başım dönünce komidine tutundum. Lanet olsun ki kafam iyi, beni bu odaya düşüren de bu. Louis yanımda yokken böyle içmemeliydim.

Ahh... Louis. Sikeyim. Sanırım ağlayacağım.

"Sen iyi misin?"

Ağlamamak için buruşturduğum yüzüme bakılırsa sence iyi miyim?

"Şşşh! Sadece birazcık, biraz olsun çeneni kapayabilir misin?" öyle sarhoşum ki, kelimeleri toparlayıp düzgün bir cümle kurmayı dahi beceremiyorum.

Kendimden hiç böyle tiksinmemiştim.

Dylan cevap vermek yerine komidindeki sigara paketine uzanıp bir dal yaktı. Tamamen rahat bir tavırla. Neden rahat olmasın ki? İki senelik erkek arkadaşını aldatan o değildi. O Yalnızca, okuldaki herkesin davet edildiği partiye gelen sıradan bir son sınıf öğrencisiydi, bu kadar.

"Parmağındaki yüzük." dedi Dylan,

Odadan dışarıya adım atamayacak kadar başım döndüğünden hala buradaydım, bu yüzden bir konuşma başlatmak zorunda hissediyordu. Şu an ihtiyacım olan son şey.

"Louis ile bağlantılı olduğunu varsayıyorum."

Kendimi sikeyim. Dört senedir aynı okulda okuduğum çocuk elbette Louis ve beni biliyor.

"Bu bağlantıyı kurabilecek kadar zekisin yani, ha?" kendimi odanın içinde volta atarken buldum.

Dylan gözlerini devirdi.

"Sevgilisi olan bir adamın peşinde ne işin vardı o halde?" bağırmamın sebebi sarhoşluğumdan kaynaklanıyordu, aksi taktirde ne kadar kızgın olursam olayım sesimi yükseltmezdim.

"Siktir git, Harry." onu da sinirlendirmeye başlamıştım. "Tanrı etrafındakilere yardım etsin..." dumanı üflerken benden iğrendiğini belli eden bir bakış attı, "Gerçekten bencilin tekisin."

Saçmalığın daniskası.

Kaşlarımı çatıp, histerik bir kahkaha attım, "Ne bencilliğinden söz ediyorsun? Çıkarların için kendini üzerime atan sendin."

Look After You Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin