21 may

311 36 61
                                    

Deniz manzaralı kayalığın önüne çektiğim motoruma yaslanmış, kendimle baş başa, kıyıya çarpan dalgaları seyrediyordum.

Hafta sonu tatilinin son günüydü.

Tüm günümü içerek geçirmek istemiştim, madem Harry ile bu yüzden kavga ediyorduk, bari hakkını vermeliyim diye düşündüğümde ilk başta komik gelse de, yapacak başka bir şeyimin olmadığını fark edince kabul etmiştim.

Dayanıklı bünyem yüzünden kafam hala yerindeydi ve can sıkıcı düşüncelerimle yalnız kalmıştım.

Avucumun içinde tuttuğum şarap şişesini kafama diktim, bu tat bana daima Harry'yi hatırlatıyordu.

Bebeğimi özlemiştim.

Ama onun yanında olmaya da dayanamıyordum.

En azından sesini duyabilirim diye düşündüm ve telefonumu elime aldım. Dün, bütün gün boyunca hiç görüşmemiştik.

Yanına gitmeye pek yüzüm yoktu, o da zaten bunu istiyordu belki de.

Hızlı aramalara kaydettiğim numarasına basıp kulağıma götürdüm. Açmasını beklerken kırmızı şarabımdan bir yudum daha aldım.

İkinci çalışında açıldı. "Efendim, Louis?" boğuk sesini duyunca nasıl özlediğimi bir kere daha hissetim.

Göremeyeceğini bilsem de gülümsedim,

"Nasılsın bebeğim?"

Telefonun ucundan iç çekişini duydum, "Lou, unuttun mu bilmiyorum ama biz kavgalıyız."

Bu da ne anlama geliyordu?

Yüzümdeki gülümseme soldu, "O dünde kaldı." Burnumu çekip konuştum, "Bugün yeni ve farklı bir gün."

Cevap vermedi, sadece orada olduğunu belli eden nefes seslerini duyuyordum.

Bu sefer sessizliği bozan ben olmayacaktım, bir yandan şarabımı içip telefonu kulağımda bekletiyordum.

"Neredesin?" vazgeçip konuştu.

Kendime koyduğum küçük hedefi başardığım için memnuniyetle gülümsedim.

"Nerede olduğumun bir önemi yok, sen yoksun." böyle konuşmam hiç hoşuna gitmiyordu, sadece biraz gülmesini amaçlamıştım.

"Ah, Louis..." ofladığını duyunca uzatmadan cevapladım sorusunu, "Deniz kenarındayım, manzaranın tadını çıkarıyorum." söylerken gözümü uçsuz bucaksız denizde gezdirdim.

"Ya? Bensiz nasıl tadı çıkıyor peki?" bunu derken güldüğüne emindim.

Aramızı biraz yumuşattığımızı düşününce keyiflendim.

"Buradasın Harry, düşüncelerimdesin." sesini duyunca tahmin ettiğimden daha fazla duygusala bağladığımı biliyordum.

Kıkırdadı, "Böyle garip garip konuşmaya devam edersen yüzüne kapayacağım."

Gerçek anlamla bir günümüzün, bir günümüzü tutmadığını farkına varmıştım. Ya sonuna kadar tartışıyorduk, ya da hemen pişman olup toparlamaya çalışıyorduk yarattığımız dağınıklığı.

İki dünyanın arasında sıkışmış gibi.

"Kapa, ama kapadıktan sonra evden çık ve yanıma gel. Denize girelim." kabul edene kadar ısrar edebilirdim.

Look After You Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin