25 october

753 85 61
                                    

Aynada ki görüntümü bilmem kaçıncı kez süzdüm. Saçlarım terlediğim için alnıma yapışmıştı ve dudağımın kenarındaki kanlar kurumaya başlamıştı bile, daha sert sabunlamalıydım. Eğilip suyu yüzüme bir kez daha çarptım. Kaşımdaki dikiş izi kendisini uzun süre belli edecekmiş gibi görünüyordu. Kayıtlarımı aldırmak için eski okuluma gittiğimde, bunun olacağını beklemezdim.

4 saat önce

Elimde ki dosyalarla birlikte müdürün odasından çıktım, kapıyı kapatmak için arkamı döndüğümde omzumda ki elle beraber o sesi duydum. ''Hey Harry! Burada ne işin vardı?'' koridorda ki kalabalık yüzünden bağırarak konuşuyordu, hızlıca arkamı dönüp selam verdim. ''Kayıt aldırmak için çağırmışlardı, nasıl gidiyor, Cash?'' lafımı bitirip ona dikkatlice baktığımda elinde ki sınıf defterlerini taşımakta zorlandığını anladım. Ona bir kısmını taşımayı sorabilirdim, ama umursamamıştım. Cash benden 2 sınıf aşağıdaydı, bu okulda okuduğum zamanlar harçlığımı çıkarabilmek için ona özel dersler vermiştim, onu bu yüzden tanıyordum ve aramızda uzun mesafeler bulunan arkadaşımdı. Gerçi, geçen onca zamandan sonra arkadaş olup olmadığımızdan emin değildim.

Biraz lafladıktan sonra tuvalete gideceğim için telefonumu ona bırakmıştım, pantolonumun cebi yoktu çünkü. İşimi görüp tuvaletin kapısından çıktığımda, tam da karşılaşmayı beklediğim şeyle göz önündeydim. Elinde ki telefonumda parmaklarını gezdiriyordu, Cash yapardı, ama asıl dert şuydu ki, Liam'la olan mesajlarımı okursa burada büyük bir olay yaşanırdı. Hızla yanına adımladım. Afallamışcasına telefondan başını kaldırdı ve gözlerini gözlerime dikti. Yumruklarından birini kaşımda hissetmem saniyelikti. Vücudumu yere serip üzerime çıkmasıyla yumruklarını sıralamaya başladı. Acıyla bağırdım ''Durdur şunu'' ağzımda ki kanı tükürdüm ama yenisi geliyordu. ''Bırak beni'' güçsüzlüğüme direnerek onu üzerimden atmaya çalıştım. Yapamıyordum. Ayağa kalkıp karnımı, bacağımı, sırtımı ya da her nereye denk geliyorsa tekmeledi Cash. ''Bana da aşık mıydın peki, seni ibne?'' kükrediğinde titredim. Hayır demek istedim, gay olmam herkesten hoşlanacağım anlamına gelmiyordu, ama ağzımı aralayacak kadar güç bulamamıştım. Yere fırlattığı defterlerini tekrar eline alıp uzaklaşırken, yerde yatıyordum.

Onu anlamaya çalışıyordum, şu zamana kadar Cash bazı geceler benimle kalmıştı, Benim ona yemek yaptığım ve beraber yediğimiz zamanlar olmuştu. Fakat gerçekten ona öyle hissetmemiştim, olayı kavrayamamıştım, gay olmam neden insanların ağzını yoruyordu? Gay olmanın ne desteklenecek, ne de karşı çıkılacak bir durum olduğunu düşünürdüm hep. Bu sıradan bir durumdu, çünkü sonuçta kimse düz bir insanı elini tuttuğu kişi için desteklemezdi. Ya da ona savaş açmazdı.

Henüz teneffüs zili çalmamasının avantajıyla buradan ilgileri üzerime toplamadan çıkmıştım. Birde o acınası bakışları üzerime çekmeyi istememiştim. Yüzümden damlayan kanları koyu gri tişörtümle bir güzel silip adımlarımı caddenin arkasında kalan acile yönelttim. Bu konu hakkında düşünmeyecek ya da anneme anlatmayacaktım çünkü eğer bunun hakkında konuşursam bir problem haline gelecekti.

Banyodan çıkmaya karar verdim çünkü zaten yeterince uzun zamandır buradaydım ve Liam iyice meraklanmaya başlamıştı. Kendimi salonun en büyük kanepesine adeta fırlattım, bakış açımı pencereye yönelttiğimde güçlü bir yağmurun başlangıcını gördüm. Bu karışık ortamın sessizliğini Liam'ın meraklı sesi bozmuştu, ''Kim suratında dans etti Harry?'' endişesi suratından okunuyordu ama bu dediğine neredeyse gülecektim, fena benzetilmiş olmalıydım.

"Kapıya çarptım Payno,'' , ''Ben iyiyim.'' konuştuğum sırada yüzümün gerilmesi canımı acıtmıştı. Gecikmeden, 'gerçekten mi?' bakışlarını yolladı Liam. ''Bu hale gelmen için kapının suratına 8 kere çarpması falan lazım herhalde, kapıyı fena kızdırmışsın, dostum.'' konuyu biraz daha geçiştirdim ve bir şey anlatmadım.

Anlattığımda daha çok endişelenecek, odada tur atıp hepsinin kendi suçu olduğunu söyleyecekti. Arkadaşımı tanıyordum. Liam'dan uzanmak için izin istediğimde, rahat olduğuma emin olmak için yumuşak yastıklar ve pamuklu yorganlar getirmişti, yorgan kesinlikle fazlaydı. Uzandığım sırada bu böyle olmadı diye söylenip, benden kalkmamı istemiş ve misafir odasında ki yatağa geçirmişti.

Liam her zaman iyiliğimi isterdi, ona içten teşekkürlerimi yollayıp baş ucumda ki kalın güneşliği çekiştirdim. Zaten karanlık olan oda daha da karanlık olduğunda ortam uyumaya hazır görünüyordu. Günün yorgunluğunu şimdi daha fazla hissediyordum, uykuya dalarken tek düşündüğüm ve istediğim bir kaç gün sonra Louis ile buluştuğumuzda yüzümün bu halde kalmamasıydı.

Look After You Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin