2 february (2)

399 40 24
                                    

Elimdeki bavulu çekerken bir yandan Zayn'e mesaj gönderdim. Az önce uçaktan inmiştik ve bizim eve doğru gidiyorduk. Çocukları çağırıp biraz evde takılacaktık, zaten akşama işbaşı vardı.

"Bir an önce eve gidip kendimi koltuğa atmak istiyorum." ellerini cebine soktu.

Zayn'den gelen mesaja bakarken bir yandan ağzımdan çıkan belirsiz mırıltılarla Harry'ye onay verdim, bitmek bilmeyen uzun bir gündü.

Zayn: balkondayım.

Birazdan Harry'ye arabasını vermiş olacaktım.

"Yine de çok rahatlamayalım, daha akşama iş var." yolculuktan sonra biraz uyku ikimizede iyi gelirdi ama çocukları özlemiştik.

Sonunda evlerimizin önündeydik. "Hangi eve gidiyoruz?" diye sordu. Valizlerin tekerleğinin sesini duymasıyla Zayn odamdaki balkonun camından kafasını uzatıp seslendi, "kimler gelmiş, kimler gelmiş."

Harry valizi bırakıp yukarıya el salladı, "Oo, Zayn özlemişiz." en yakın arkadaşımla, sevgilimin bu kadar samimi olması beni çok mutlu ediyordu. kaşımla Zayn'e yanımızda duran arabayı işaret ettim, işaretimi anlayıp cebinden araba anahtarını çıkarıp aşağıya, bana attı.

Balkonun demirlerinden sarkmış gülümseyerek bizi izliyordu. Harry ile işleri yoluna sokmadan önceki zamanlarda onun çok başını ağrıtmıştım, en büyük sırlarımı hep onunla paylaşıyordum. Sabaha kadar dertleştiğimiz bazı geceleri hiç unutmuyorduk. Nihayetinde şu an birlikte oluşumuz onu da mutlu ediyordu, bunu biliyorum.

Yakaladığım anahtarlığı Harry'ye uzatıp almasını bekledim.

"Bu ney Lou?" anlamsız bakışlarına keyifle gülümseyerek yanımdaki arabaya elimi uzattım.

"Nasıl yani?" değişmeyen anlamsız bakışlarına hala gülüyordum. "Gerçekten sana doğum günü hediyesi almayacağımı mı sandın, şapşal?" cümlemi bitirmemle ağzının açılması birdi, böyle büyük bir hamle beklediğini sanmıyordum. "şaka yapıyorsun." yaklaşıp sanki gerçek olup olmadığını kontrol etmek ister gibi elini arabasının üstünde gezdirdi.

"neden böyle kötü bir şaka yapayım?" kahkaha attım. "hadi kapısını aç, dene bakalım." beni duyduğundan pek emin değildim.

"bu kadar değerli bir hediyeyi nasıl kabul edeceğimi bilmiyorum Lou." arkasını dönüp arabaya yaslandı. "daha senin bile kendi araban yok, ve sen bana aldın." onun için neler yapabileceğimi hala farkında olduğunu sanmıyordum.

"ah hadi ama, ben motorcuyum." bende onun gibi arabaya yaslandım. "hem, benim olan senindir demiştik. unuttun mu?" o dövmeyi yaptırırken gayet ciddiydim.

"tabii ki unutmadım, ama bunu nasıl kabul edeceğimi bilemiyorum." hediye çıtasını aşırı yükselttiğimi biliyordum ama onunlayken işleri aceleye getirmek bile eğlenceliydi. "bizi her gün arabanla okula getirip, götürürsen ödeşiriz." tepkisini görmek için kafamı ona çevirdim, gamzelerini belli edecek kadar gülümsüyordu.

Anlaşma yapıyormuşçasına elimi uzattım, "kabul mü?"

elimi sıkarak karşılık verdi, "kabul." birleşen ellerimizle beni kendine çekip sarıldı, "teşekkür ederim Lou." dudaklarına masum bir öpücük kondurdum.

"beni de ara sıra okula bırakırsın artık Harry." diye bağırdı yukarıdan Zayn, orada olduğunu unutmuştuk bile. Harry kafasını yanlara salladı, "şu anlaşmayı bir gözden geçirmemiz gerekecek." dediğinde ikimizde güldük.

"seninle sonra görüşeceğiz" elini önce gözüne sonra arabasına doğru doğrultarak güldü.

Hediyesini de verdiğim ve doğum günü kutlamasını bana göre başarıyla bitirdiğim için derin bir nefes verdim, hoşuna gitmeyecek ya da sıkılacak diye çok korkmuştum ama gerçekten, biz birlikte olduğumuz sürece nerede olursak olalım mutluyduk.

Look After You Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin