Telefonun ekranını açıp saate baktım.
Sabaha karşı iki.
Esneyip arkama yaslandım Zayn'in terasında, rahat sandalyelerinden birindeydim.
Doldurduğu viski bardağını masanın karşısından bana ittirdi, "Saate bakıp duruyorsun." karşımda viski içerken bir yandan otunu sarıyordu.
Zayn uyuşturucuyu bırakmayı düşünmediğini itiraf ettiğinden beri bunu yanımda sürekli yapmaya başlamıştı, rahatça. Kendini salmıştı.
"Burada kalmayacağımı söylemiştim." dedim.
Uyumama izin verse kalmakta bir sıkıntı yoktu, hem gecenin bu vakti yorgun halimle motor sürmek zorunda da olmazdım, ama gece boyunca oturup içmek istemesi bana uymuyordu.
Bardağı elime alıp parmağımı kenarında gezdirdim, "Biraz daha durup eve gideceğim."
Çakmağını çakıp sardığı sigarasını dudaklarının arasına koydu. "Sen bilirsin, daha ısrar etmeyeceğim."
İşten çıktıktan sonra Zayn ile buluşmuştuk, o saatten beri terasta oturup içiyorduk.
Ben onun kadar içmiyordum elbette.
"Yalnızlık sana pek iyi gelmedi, Zayn." söylemeye çekindiğim şeyi döktüm ağzımdan.
Eski hayatımıza hızlı bir dönüş yapmıştı.
Gözlerini devirip sandalyesinde yana döndü ve gökyüzünü seyretmeye başladı benle konuşmak yerine. Keyfini bozduğumu biliyordum.
Çıkıntılı deseniyle oynadığım bardağı rahat bırakıp tekte kafama diktim sek viskiyi.
Dudağımı yaladım, "Seni mutlu eden şeyin bu olduğunu düşünüyorsan başka tabii."
Dumanı ciğerlerine çekince öksürdü, "Beni ne mutlu ediyor, artık anlamıyorum." öyleyse sadece mutluluğu arıyordu.
"İlk olarak, herkesi kendinden uzaklaştırmaya çalışmak seni mutlu edemez, onu baştan söyleyeyim." bunu amaçladığını sanıyordum.
Onu yargılayacak herkesi hayatından çıkardığında rahatlığa kavuşacağını düşünüyordu.
"Hayatım boyunca ilk kez," elini tişörtünün içine sokup göğsünü kaşıdı, "İlk kez, bir şey beni tam anlamıyla mutlu ediyordu."
Liam gerçekten de onun diğer yarısıydı.
"Ama sanırım, her şey mutlu sonla bitmek zorunda değil, böyle olması kaderimizde varmış." kendini bu saçmalığa inandırması gülünçtü, tuhaf kaçmayacağını bilsem dalga geçerdim her zaman yaptığım gibi.
Kendimi ciddi kalmaya zorladım, "Hadi ama Zayn, bu kadercilik olayına inanmadığını biliyorum."
Sadece hatalarını kapatıp, suçlayacak herhangi bir şey arıyordu. Yüzünde tek bir mimik oynamadan cevap verdi, "Şaka yapıyor gibi mi duruyorum Louis?"
Tanımasam bu tavırlarından alınırdım, ama yalnızca biriyle çok samimi olduğunda tam anlamıyla kalbinden geçenleri söylediğini bildiğim için rahatsız hissetmiyordum.
"Bunu biliyorum, buna inanıyorum." diğer elinde tuttuğu viski bardağını ağzına yaklaştırdı, "Her şeyin bir sebebi var, olması gerekiyormuş, oldu." cümlesini bitirip viskisinden içti.
Resmen konuyu kapamak istediği için lafı ağzıma tıkmıştı.
Cevabın ne olduğunu bildiğim halde sordum, "Belki barışmak da kaderinizde vardır, ha?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Look After You
FanfictionLouis ve Harry aynı sokakta yaşayan ve aynı okulda okuyan iki gençtir. Okuldan sonra kalan zamanını arkadaşlarıyla sürekli gittiği barda harcayan Harry'nin, o barda çalışıp performans sergileyen Louis'nin söylediği şarkıların tümünü ona yazdığından...