Louis bana döndü ve gözlerime baktı. "Emin misin? Mm, yani sabah kalktığında bundan pişman olmanı istemem.." ona doğru yaklaştım.
"Seninle birlikte olmak pişman olacağım son şey bile değil Loueh" sarhoşluğum kontrol altına alabileceğim bir duruma gelmişti ve aklım başımdayken de Louis'i istiyordum.
Gözleri umutla parlıyordu. Gecenin karanlığına rağmen belli olacak bir biçimde. "Eğer sen istiyorsan benim için mutluluktur Harry." Eliyle beni yanına çağırdı. "Benim evim kalabalık. Bu senin için daha güvenilir olur. Merak etme, evde ki tek erkek benim" dediğine gülümsedikten sonra, benim evimin kalabalık olmadığını nereden biliyor diye düşündüğümü hatırlıyorum. Kafamda ki soruları asla cevaplamamak üzere, arka bir yerlere fırlattım. Elinden tutup apartmanın içine girdim. En üst katta oturuyordu. Asansör kullanmayıp elini tuttuğum süreyi uzattım. Ama tabi o bana sorduğunda, dar alanları sevmediğimi söyledim.
Elimi bırakmadan evin kapısını açtı. İçeriye adım attığımızda, Louis'nin haklı olduğunu anladım. Burada çok fazla kız vardı ve hepsinin gözü bizim üzerimizde ve elimizde dolaşıyordu. Utanıp Louis'nin elini bıraktım ve yerimde olabildiğince küçülmeye çalıştım. Louis'nin kısa da olsa bir açıklama yapması gerekiyordu.
bana bakıp 'sıkıntı yok' dercesine gülümsedi ve önce kanepede küçük sarışın çocuğu kucağına almış, bir yandan da televizyon da ki yarışmayı izleyen kadına, sonra da yerde oturan ve az önce bahsettiğim küçüğün ikizi olduğunu tahmin ettiğim küçük kızla oynayan bir diğer kıza baktı. Ve diğerlerine.. "Merhaba anne, yanımda bir arkadaşımı getirdim, Harry." Bu sırada bana bakıp eliyle annesini, sonra diğer kızları sırasıyla tanıttı. "Annem Jay, Phoebe, Daisy, ikizler, O da Lottie. Benim bir küçüğüm." Gülümseyip bana döndüğü sırada dengesini kaybedip koluma tutundu. "Ah, evet bu da bizim köpeğimiz," bacağının arasında dolaşan tüy yumağına el salladım. "Uhm, biz ona köpek diyoruz.. Bir isim koymadık." Kafamı sallayıp tekrar evdekilere döndüm.
"Merhaba, ben Harry Styles, Louis'nin okuldan arkadaşıyım." Elimde arka tarafı işaret ettim. "Karşı komşunuzum." Kime bakacağımı kestiremiyordum ve sürekli kafamı çevirdiğim için deli gibi görünüyordum. Jay bana sıcak bir gülümseme gönderdi. "Evet, ağustosta taşınmıştınız değil mi?" Onay verici sesler çıkardığımda bakışlarını beni dikkatle izlediğini fark ettiğim Louis'ye çevirdi. "Lou'dan bunu detaylı bir şekilde dinlemiştim." Ardından bana göz kırptığında kahkaha atmamak için kendimi tutuyordum. Louis'ye döndüğümde yanaklarının kızardığını ve tırnaklarını yiyerek bana baktığını gördüm. Kafamı yanlara sallayarak bu haline gülümsedim. Yanıma yaklaştı. "İstersen odama geçebiliriz." Hâlâ sarhoşluğumun etkisi vardı ve ben kendime karşı koyabilir miyim bilmiyordum. Ayrıca ailesiyle tanışmayı istediğimden kafamı salladım.
"Burada ailenle kalabilir miyiz? Onları tanımayı isterim." Bana gülümsedi ve hâlâ ayakta olduğumuzdan, beni pencerenin önünde ki ikili koltuğa yönlendirdi. Kısa süren bir sessizlikten sonra, adının Lottie olduğunu hatırladığım kıza seslendi. "Kardeşim, bize birer kahve yapar mısın?" Şirin olduğundan emin olduğu bir gülümsemeyle ona baktı. Lottie'nin tek kaşı kalkmıştı. Louis ağzını eliyle kapatıp fısıldadı. "İkimizde sarhoşuz." Jay'in Louis'yi süzdüğünü ve gözlerini kısıp onu duymaya çalıştığını fark ettim. Bulunduğum bu ortama fazlasıyla gülebilirdim. Ama yeni tanıştığım bir aileye böyle izlenim bırakmak istemezdim. Lottie "Tamam, bende" diye hepimizin duyabileceği bir şekilde fısıldayıp göz kırptı. Daisy ve ben gülümseyerek onları izliyorduk. Unutmadan, Louis'nin beni düşünüp kendimi kötü hissetmemem için kahve istediğini biliyordum. Sanırım bakışlarımdan utancımı gizleyememiştim. Bunu düşününce karnımda ki kelebeklerin uçuşmasına engel olamadım.
Lottie içeriye girdiğinde elinde ki bardakların arasında ki boy farkına şaşırmadan edemedim. Kupayı bana verirken ona teşekkür edip acı kahveyi içmeye başladım. Daha sonra sanırım evdeki en küçük olan bardağı Louis'ye uzattı. Louis düz ifadesiyle kardeşine baktı. "Bu ne? Standlarda satılan denemelik kahvelerden birimi?" Lottie göz devirdi ama kahkahasını bastırdığı ısırdığı yanaklarından belli oluyordu. "Üzgünüm Lou, ama eşyalar sahibine benzemez mi?" Kıs kıs güldüm. "Sana bu sözleri kim öğretiyor? Ayrıca yanlış biliyorsun." Kafasını Jay'e çevirdi. "Anne kızına nasıl terbiye veriyorsun böyle?" Abartılı bir oyunculukla kaşlarını çattı. Lottie'nin küçük bardağa koyduğu bol kremalı kahveyi Louis'nin ayılamaması için yaptığını yarım çalışan aklımla anca idrak edebildim.
Aradan zaman geçmişti ve Phoebe ile Daisy ikizleri alıp uyuyacağını söylemişti. Louis odasına gidip kendine yer yatağı ayarlayacağını söyledi. Lottie duşdaydı. Jay ve ben salonda oturmuş, konuşmuştuk. Yeni kişilerle tanışmaktan hiçbir zaman sıkıntı çekmemiştim, arkadaş çevremin genişliği, ya da bazılarının dediği gibi okulun gözde popüleri olmam bunu kanıtlıyordu. Jay'in üzerinde kötü bir izlenim bırakmak ihtiyacım olan son şeydi. Bu yüzden söyleyeceklerimi kafamda dikkatlice süzüyordum.
''Ailen burada olduğunu biliyor mu? Endişelenmelerini istemem tatlım.'' gözlerini televizyondan ayırıp sordu. Evde sadece ablam Gemma ile birlikte yaşadığımı söylemeli miydim? ''Aslında..'' Cebimin titremesiyle telefonumun zil sesi odada hızla yayıldı. İkizleri uyandırmak istemediğimden hızla telefonumu sessize aldım. ''Annem arıyor, efendim. Bunu açmalıyım.'' gülümseyip kafasını salladı. ''Ah tabi, keyfine bak.'' gülümseyip odadan çıktım.
''Nasılsın anne?'' Yorgun bir şekilde cevap verdi. Bugün epey çalışmış olmalıydı. "İyiyim Harry. Otele girmeden önce nasıl olduğunu sormak istedim." İstese bir otelle anlaşıp stabil olarak çalışırdı ama annem anlaşmalarını kısa tutmayı tercih ediyordu. Şehir şehir dolaşırdı, bu onu yorsa da işini sevdiğini biliyordum. "Bugün bir arkadaşımda kalıyorum," ona söylemem gerekirdi. "Karşı komşumuz olan Tomlinson ailesini tanıyorsun değil mi?" Buna şaşırmış olduğunu tahmin edebiliyordum, çünkü onlarla asla yakın bir komşuluk içinde bulunmamıştık. "Ne ara onlarla bu kadar samimi oldun Harry? Ayrıca hangisi ile arkadaşsın? Bilirsin, onlar kalabalık bir aile." Evet.. Gerçekten kalabalıklardı. Jay onları büyütürken ne kadar yorulmuştur. "Louis Tomlinson ile arkadaşım. Hani şu motorcu olan. Ne kadar cana yakın olduklarına inanamazsın, onlarla tanışmalısın anne." Bana dikkatli olmamı ve onları rahatsız edecek bir davranışta bulunmamamı söyledi. Birbirimize iyi geceler diledikten sonra telefonu kapattım. Louis odayı hazırlamış olmalıydı. Jay'le yarım kalan konuşmamı tamamlamak için salona döndüm.
Annemle konuştuğumu ve burada olduğumu bildiğini söyledim. Konuşacak bir şeyimiz kalmadığında Louis'nin yanına gideceğimi söyledim.
İçeri girdiğimde kıyafetlerini çıkarmış, dolabının önünde dikilmiş bir Louis'yi görmeyi beklemiyordum. Keşke kapıyı tıklatsaydım diye düşündüm. Beni görür görmez, elindeki şortla üzerini refleks olarak kapattı. Orda daha fazla kalıp ikimizi de utandırmak istemedim ve hemen arkamı dönüp odadan çıktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Look After You
FanfictionLouis ve Harry aynı sokakta yaşayan ve aynı okulda okuyan iki gençtir. Okuldan sonra kalan zamanını arkadaşlarıyla sürekli gittiği barda harcayan Harry'nin, o barda çalışıp performans sergileyen Louis'nin söylediği şarkıların tümünü ona yazdığından...