21 november

622 55 26
                                    

Saate baktım. Sabaha karşı beş...

Hiç uyumamıştık, Harry'nin kafası göğüsümde, elini karnımda gezdiriyordu.

Saçlarıyla oynayıp kafasına bir öpücük kondurdum.

"Harikaydın, Louis."

Bu gece onun da isteğiyle birden fazla kez yapmıştık. Tüm geceyi ya sevişerek, ya da birbirimize sarılarak geçiriyorduk. Bütün ayların ve günlerin özlemini gideriyordum, onu uzaktan izleyipte yanına yaklaşamadığım o günler, şimdi Harry üzerimde yatıyordu ve ikimizde birbirimize yoğun bir sevgi duyuyorduk. Hayalini bile kuramadığım şeyler bir bir gerçekleşiyordu.

"Beni asla bırakmayacağına söz ver." kafasını kaldırıp bana baktı.

"Sakın böyle bir düşünceye kapılma Lou."

"Seni çok zor buldum Harry. Eğer kaybedersem... Ne yaparım bilmiyorum. Bununla başa çıkamam."

"Saçmalama Louis. Seni sevmeyi asla bırakmam, bırakamam zaten..."

"Eğer bana bir şey olursa... Sen başa çıkabilirsin. Soğuk ve sert bir yapın var, acını kontrol edebilirsin... Ama ben senin kadar güçlü değilim Harry. Senin gözlerinde bu ışıltıyı bir kere bile görmesem, artık buna dayanamam... Çünkü karıştın bir kere. Artık senin beni sevmenin nasıl hissettirdiğini biliyorum."

"Louis! Beni geleceği düşündürerek korkutma!" gözlerine ve kusursuz yüzüne baktım. Bu yüz, bu eller artık bana aitti. Bende ona aittim. "Seni bana bir sebep vermediğin sürece asla bırakmam Louis." yaklaşıp boynumu öptü.

"Ki eğer öyle olursa, senden ayrı düşmek zorunda bırakırsan beni, bu sevgimi asla azaltmaz... Çünkü seni asla vazgeçemeyecek kadar seviyorum, senin sevginden asla vazgeçemem. Louis, fark ediyor musun? Sen artık hayatımın bir parçasısın, en sevdiğim parçası... Bu parçaya nasıl ihanet edebilirim? Sakın bunu düşünme bile..."

Doğru kişiyi sevdiğimi bir kez daha anladım. Eğer bu söylediklerim onu üzüyorsa, bir daha bu konuyu açmazdım.

Yanaklarını tutup güzel yüzüne bir baktım. Harry Styles... Çok güzel bir çalışmaydı.

Yaklaşıp onu uzunca öptüm. Dudakları buz gibi olmuştu. "Harry! sen donuyorsun, kalkalım buradan."

Hiç düşünmeden ayağa kalktım, şu an tamamen çıplaktım. Beni baştan aşağıya süzdü. Gözlerini benden hala alamamıştı.

Bu haline gülümsedim, 'Bakışlarıyla becermek' olayı tam olarak buydu, ve yaptığından utanıyor gibi görünmüyordu. Zaten niye utansın ki, bu beden ona aitti.

"Sevişecek daha sıcak bir yer buluruz Harry, ama şimdi kalkıyoruz, yoksa seni hasta edeceğim." elimi uzattım ve ayağa kalktı. O da tamamen çıplaktı... Vücuduna baktığımda yutkundum. Harry her insanın karşı koyabileceği biri değildi.

"Hadi Louis, sevişecek daha sıcak bir yer bulabiliriz." beni taklit etmişti.

"Öyle mi?" dilini çıkartıp güldü. Kıyafetlerini yerden almak için eğildiğinde kalçasına vurdum.

Bana döndü ve, "Bunu ödeyeceksin" dedi. Eliyle beni göğsümden ittirdi ve güldü. Şu an iki adam, çıplak bir şekilde birbirimize el şakası yapıyorduk. Bu fikri hayal edince ne kadar komik olduğunu anladım.

"Tamam Harry, kes şunu. Kıyafetlerimizi giyelim."

"Tamam anne."

"Babacık mı demek istemiştin? duyamadım da."

"Evet, ondan." güldüm ve pantolonumu giymeye başladım.

Giyindikten sonra motora atladık.

"Şimdi nereye gidiyoruz Harry?"

"Benim evime. Orada uyuruz."

"Bugün okula katlanmak acayip zor olacak."

"Boşver. Okulda da uyuruz."

Gaza bastım ve sürmeye başladım. Yol baya uzundu, bir saate kalmaz evde olurduk. Harry başını omzuma yaslayıp arkadan bana sarılıyordu, rüzgarında etkisiyle gelen şampuan kokusu şu an beni mest ediyordu. Keyifli bir yolculuk oldu.

Yollar sakindi. Bu havada sabahın beşinde bizden başka akıllının olmasını beklemiyordum zaten.

Harry bütün yol boyunca konuşmamış öylece omzumda yatıyordu. Uyumuş olabilir miydi?

"Harry?" uyanık olduğunu belirten mırıltılar çıkardı. "Eve gidene kadar uyuya kalmamaya çalış. Gözlerini açık tut."

"Neden? bir kez daha sevişebilmek için mi?" kafasını kaldırmadan konuşurken bir yandan gülümsediğini omzumda hissedebiliyordum.

"Evet."

Her zaman açık sözlü olmuştum zaten.

"Üzgünüm ama çıplak bedeninle beni zor duruma soktun Harry, bunu kendi başıma çözmek istemiyorum. Artık bana yardım edecek bir erkek arkadaşım var."

Kafasını kaldırdı, kocaman gülümsüyordu. "Sen az önce ne dedin?" ciddi kalmak istesemde bu tatlılığa kim karşı koyabilirdi ki?

"Erkek arkadaş. Sen benim erkek arkadaşımsın Harry, bir yanlışım mı var?" boynuma sulu bir öpücük kondurdu, "Hayır, hiçbir yanlışın yok erkek arkadaşım."

Evin önüne gelmiştik. Yollar boş olduğundan tahmin ettiğimden az sürmüştü. Motordan indik,

Harry önümdeki şişkinliğe bakarak güldü, "Vay canına, bu gerçekten es geçilemez bir durummuş Louis."

"Gülme, bunu sen yaptın."

"Tamam tamam, sustum."

Cebinden çıkardığı anahtarla evin kapısını açtı ve içeri girdik.

"Evde ablan var mı Harry?"

"Hayır burada değil, merak etme, sessiz olmak zorunda değiliz." öyleyse hiç beklemeden Harry'yi kucağıma aldım ve arkasında ki duvara yasladım. Dudağını büyük bir özlem ve açlıkla öperken o da bana karşılık veriyordu.

"Louis," dedi kısık nefeslerinin arasında, "yatağa geçelim."

Harry'yi kucakladım ve yatağına yatırdım. Gömleğini ve pantolonunu hızla çıkarıp kenara fırlattım. Vücudu arzuyla yanıyordu.

Look After You Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin