17 april

390 42 31
                                    

Harry's Pov

"Biraz hızlı mı ilerliyoruz acaba?" az önce üstümüzden parçalarcasına çıkardığımız kıyafetlerimizi yerden alıp giyinmeye başladık.

Bardayken etrafta Ryan'ın olmadığı her zaman yaptığımız gibi, yine onun odasında kapıyı kilitlemiş takılıyorduk.

"Hangi konudan bahsettiğini bilmiyorum ama... Bir şeylerde hızlı gittiğimiz kesin." dedi Louis pantolonunun kemerini bağlarken.

Tişörtümü kafamdan geçirdikten sonra Ryan'ın içki masasına ilerleyip kendime viski doldurdum. "Bana da bir bardak viski koy, Harry"

Elimdeki iki bardak viskiyle yerde üstsüz bir şekilde bağdaş kurarak oturmuş Louis'nin yanına çömeldim. "Biliyorsun işte," parmak uçlarımı göğsündeki 'It Is What It Is' dövmesinde gezdirdim.

Geçen haftaki festivalden sadece bir kaç gün sonra Louis ile gördüğümüz Kelebek & It Is What It Is yazılı dövmeyi çok beğenince beklemeden yaptırmıştık. Tabii daha çok Louis'nin ısrarıyla gelişen bir olaydı.

Viskisinden bir yudum alıp yüzünü buruşturdu. "Kusura bakma ama hançer ve gül dövmesinden sonra benim için hiçbir sınır kalmadı Harry."

Louis konuşurken boşta kalan elimi omzunda yavaşça gezdiriyordum, hali hazırda esmer olan teninin güneşten yanarak kızarması, daha önce beni bu kadar etkilediğini bilmediğim bir fetişi ortaya çıkarıyordu. "Sınır olsun demiyorum ki canım." dedim aceleyle, yanlış anlaşılmak istemiyordum.

"Sadece komiğime gitti bir an, şu ana kadar yaptığımız şeyleri düşününce."

Gülerek cevap verdi. Başımı omzuna yasladım sıcak omuzlarını yanaklarımda hissetmek için.

"Seninle hızlı ilerlemeyi bile ne zamandır beklediğimi bilsen, Harry.. Bana daima seni hatırlatacak bir iki mürekkep parçası, pişman olacağım en son şey." işte yine yapmıştı. Yine beklenmedik bir anda duygusal olup beni kelimesiz bırakmıştı.

"Lou, beni hatırlatacak bir şeye ihtiyacın olmadığını biliyorsundur umarım, çünkü her an burnunun dibinde olacağım."

Benim gurur takıntım ve onun güven problemleriyle başa çıkmaya çalışıyorduk.

Birden kafasını bana çevirdi, eliyle yanaklarımı yumuşakça sıkıp mecazi anlamda kullandığım 'burnunun dibi' tabirini gerçekleştirmişti.

Nefesini ve viski kokan dudaklarının kokusunu bu yakınlıktan hissettiğimde gülümseyerek yutkundum. "Beni asla bırakma." nefeslerimiz şimdi birbirine karışmıştı.

"Bana seni bırakmamı sağlayacak bir sebep verme." çizgiyi aşarsa eğer, hayatımın aşkı dediğim sevgilimi bırakırdım. Karakterim böyleydi, bu fikrimi değiştiremezdim maalesef.

Ellerini yanağımdan çekip yavaşça boynuma yöneltti, beni öpeceğini düşündüğüm sırada kafasını boynuma gömdü ve öylece durmaya başladı.

Böyle durmayı sevdiğini çok iyi biliyordum. Birbirimize sarıldığımız her anda oluşan güven duygusunu da çok iyi biliyordum.

"Sonsuza dek böyle kalamaz mıyız?" dedim ensesindeki saçlarını okşarken, diğer elim kemerinin hemen üstündeki belini sıkıca tutuyordu.

"Biz zaten sonsuza dek böyle kalacağız bebeğim." cümlesini bitirdikten sonra boynuma değen dudaklarını uzatıp küçük ısırıklara dönüşen öpücüklerine başladı.

İnlemelerimi tutmaya çalışırken ağzımdan küçük fısıltılar çıkmasına engel olamıyordum, tamamen sessiz olan odada zorlanırken çıkardığım sesler rahatlıkla duyuluyordu.

Look After You Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin