1 february manchester

552 48 66
                                    

Elimdeki uçak biletlerini komidinin üstüne bırakıp Zayn'e son bir kez mesaj attım, bugün Harry'nin doğum günüydü ve ona aldığım beyaz Range Rover arabayı, Zayn'nin garajına bırakmıştım. Hediyesini yarın eve dönünce vermeyi düşünüyordum, zaten bütün gün Manchester'da olacaktık.

Şu an sabahın sekiziydi ve uçağımız dokuzda kalkıyordu, Manchester'a gitme fikrini söylediğimde Harry çok sevinmişti, ben de doğum gününün en uygun gün olduğunu düşünüyordum.

Odamdan çıkıp salona, Harry'nin yanına oturdum, elinde çayıyla televizyonda sabah haberlerini izliyordu. Evdeliler henüz uyanmamıştı ve biz çıkana kadar uyanacaklarını sanmıyordum.

"ilk defa birlikte yolculuk yapacağız." dedikten sonra gülümseyerek beni dinleyen Harry'ye baktım, "senle daha çok şey yapacağız." haklıydı, önümüzde birlikte yaşlanacağımız koca bir ömür vardı, her yaşımızda birbirimize daha çok bağlanacağımız, her yaşımızda yeniden birlikte olmanın getirdiği heyecan, ihtiras ve aşk.

elindeki çayından bir yudum aldım ve geri uzattım, "istersen sana da bir bardak çay koyabilirim?" dedi ayağa kalkıp boş bardağını mutfağa götürürken, telefonun ekranını açıp saati kontrol ettim. Şimdi çıksak zamanında orda olurduk, "vaktimiz kalmadı ki," odama geçip, siyah montumu alıp çıktım. Harry ortalığı son kez düzenledikten sonra portmantodaki montunu üzerine geçirdi.

Manchester'da hava her kış olduğu gibi karlı ve oldukça soğuktu.

"Acele et Loueh." salondaki adidas sırt çantamı alıp çıktım, "geç kalmıyoruz ki acele edeyim." bazen Harry'nin bu kadar düzenli olması beni yormuyor değildi, bir yere geç kalmaktan, geç kalanlardan nefret ederdi. Her gününün bir kısmını temizliğe ayırırdı ve elleri genellikle çamaşır suyu kokardı. Onunla ilgili bu küçük şeyleri bilmek kendimi çok özel hissettiriyordu.

"Bereni takmamışsın?" bıkkınlıkla nefesimi verdim. Yaramaz bir çocuk gibi karşımda gülüyordu, "Manchester'ın ne kadar soğuk olduğunu anlatamadım sana galiba." odama girip dolabımdan bere aldım ve ona uzattım. "sağ ol ya." diyip kafasına geçirdi, sesimi kalınlaştırarak taklit ettim.

evin kapısını açtım ve hızla aşağıya indik, taksi birazdan burada olurdu, duvarın dibindeki kaldırıma oturup beklemeye başladık. Harry'nin ellerini avucumun içine aldım, yine soğuklardı, dudaklarıma yaklaştırıp sıcak nefesimi üfledim ve olabildiğince ısıtmaya çalıştım. Kafasını omzuma dayadı, "o kadar uykum var ki..." gerçekten şu an ben de eve çıkıp sıcak yatağımda saatlerce uyumak istiyordum. "biletleri bu kadar erkene aldıran sendin." ters bir bakış attıktan sonra ağzını açtığı sırada taksi gelmişti, hemen kalkıp hızlı adımlarla bindik, ikimizde donuyorduk. Şöföre adresi tarif ettikten sonra Harry'nin omzuna yaslanıp beremin yanlarını çekiştirdim. Taksinin sıcacık havası zaten olan uykumu epeyce getirmişti. "uçakta uyumanın hayalini kuruyorum şu an." dedi Harry sadece benim duyabileceğim bir şekilde.

"ne bu? pilot sextingi mi?" göremesem bile gözlerini kaydırdığını hissedebiliyordum. "çok komiksin canım." tuttuğum elini acıtmadan ısırdım, "komiğim tabii."

gözlerim kapalı bir şekilde uyumaya çalışırken Harry'nin sesini duydum, "geldik Lou." gözlerimi kaşıyarak kendime gelmeye çalıştım. Şöföre parayı uzattıktan sonra teşekkür edip indik. Havalimanı kesinlikle çok daha soğuktu. İner inmez Harry'nin "doğacağım günü sikeyim, ben neden yaz bebeği olmamışım tanrım?" diye kendi kendine konuştuğunu duydum. Elini tuttum ve hızlı hızlı yürümeye başladık, "Harry'cim alınma ama harbiden doğacağın günü sikeyim, kıçım donuyor."

Look After You Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin