Brooklyn
1943Brooklyn'in caddelerinde dolaşıyordum. İşten yeni çıkmıştım ve aşırı yorgundum. Bir yandan da yeni aldığım görevi düşünüyordum, kardeşim Steve'e sormadan kabul etmem biraz ani olmuştu ve aslında bu kararımdan emin değildim.
Düşüncelerimden kurtulup James ve Steve ile buluşacağımız yere yaklaştığımı fark ettim.
Tam yoldan karşıya geçerken onu gördüm. Bebek mavisi gözleriyle etrafına bakan adamı. Çocukluğumdan beri aşık olduğum ama asla duygularımı açıklayamadığım adamı...
Giydiği üniformanın içinde aşırı çekici gözüktüğünü fark ederken sonunda orduya katıldığını da fark etmiştim. Bunun iyi mi, kötü mü olduğuna hâlâ karar verememiştim.
Ülkesi için savaşması, bir şeyler yapması, yardım etmesi iyi bir şeydi. Ama ona bir şey olma ihtimali... korkunçtu.
Şimdi onu daha iyi anlıyordum. İşim tehlikeli bir işti, sonuçta bir ajandım. Ve James benim için gerçekten endişe ediyordu. Belki de Steve'den bile fazla.
Onun abarttığını düşünsemde o duyguyu şimdi çok daha iyi anlıyordum. Düşüncelerimden arınıp yürümeye devam ettim. Etrafına bakınırken birden kafasını bana doğru çevirdi.
"Jessica!" Diye bağırdı elini buradayım dercesine kaldırırken.
Adımı onun ağzından duymak farklı hissettiriyordu bana. Sanki dünyanın en güzel adına sahipmişim gibiydi.
"James!" Diye bağırıp adımlarımı hızlandırdım ve yanına gittim.
Karşısına geçtiğim gibi kollarının arasına aldı beni. İri ve uzun bedeninin arasında küçücük kalıyordum. Aramızdaki boy farkı çok belirgin derecede fazlaydı.
Kollarımı özlemle ona sardım. Fark ettirmemeye çalışarak da kokusunu içime çektim. O sırada bana fısıldadığını duydum.
"Seni özledim, Jessica Bethany Rogers."
Son zamanlarda pek sık görüşemiyorduk. SSR savaş yüzünden işleri çoğaltmıştı. O ise ordu işleriyle uğraşıyordu.
"Bende seni özledim, James Buchanan Barnes." Dedikten sonra kollarının arasından çıkıp sordum.
"Dağıtımın yapıldı, ha?"
"Evet... yarın İngiltere'ye gidiyorum." Dedi vücudumu süzerek.
Kıyafetlerim vücuduma tam oturduğu için bütün bel hatlarım ortadaydı. Ve bu da James'in dikkatini çekmiş gibi görünüyordu. Gülümsedim.
"Bende New Jersey'e. SSR en iyi ajanını savaşın içine sokmak istiyor. En iyi ajanları da ben olduğum için..." Dedim sırıtarak.
"Kendini övmeyi eksik etme zaten."
"Yani, bence övülmeyi hak ediyorum. Tek saha görevlerine gönderdikleri kadın ajan benim. Cinsiyetçiler işte..." Dedim. Sırtımı sıvazladı.
"Sıkma canını. Bu onların aptallığı."
"Bu arada tek gitmiyorum, bir arkadaşımda benimle geliyor. Saha görevleri için biraz çaylak ama onu eğitebilirim." James surat ifadesini değiştirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐌𝐨𝐫𝐞𝐚 | 𝐁𝐮𝐜𝐤𝐲 𝐁𝐚𝐫𝐧𝐞𝐬
Science Fiction1940'larda normal bir SSR Ajanı olan Jessica Bethany Rogers, 2. Dünya savaşıyla birlikte erkek kardeşi Steve Rogers ve aşık olduğu adam James Buchanan Barnes ile beklenmedik bir serüvenin içine sürüklenir...