𝐌𝐨𝐫𝐞𝐚 | 𝐁𝐮𝐜𝐤𝐲 𝐁𝐚𝐫𝐧𝐞𝐬

𝟏𝟐 | 𝐍𝐞𝐰 𝐌𝐢𝐬𝐬𝐢𝐨𝐧

Kamyondan kaçtıktan sonra başka bir arabaya binmiştik. Saatler sonra ıssız bir yerde durduk. İnecekken Steve beni kucağına aldı.

"Steve... Tanrı aşkına, yürüyebilirim."

"Çok konuşma, titriyorsun. Çok kan kaybettin." Başımı olumsuzca iki yana sallarken kolumu omzuna attım.

Etrafa baktım, ıssız bir baraja gelmiştik. İçeri doğru yönelirken Hill bize doğru koşan bir adama bağırdı. Muhtemelen doktordu.

"Kurşun ve karın yarası. En az bir litre kan kaybetmiş."

"İki de sen ona." Dedi Sam.

"Onu buraya getirin." Diye bağırdı doktor.

"Önce onu görmek istiyecektir." Dedi Hill.

"Kimi?" Dedim.

Biraz ilerledikten sonra büyük bir odaya girdik. Hill perdeleri çekince yatakta yatan adama baktım.

"Nick?"

"Vakti gelmişti." Dedi kafasını kaldırıp.

Steve beni bir sedyeye yatırdı. Doktor hemen yanıma geldi ve yaralarıma baskı uygulamaya başladı.

"Spinal kolonda yırtılma, göğüs kemiğinde çatlak, parçalanmış köprücük kemiği, delinmiş karaciğer ve berbat bir baş ağrısı..." Diye mırıldandı Fury.

"Çöken akciğerini unutma." Dedi başımdaki doktor.

"Onu da unutmayalım... Onun dışında ben iyiyim çocuklar."

"Seni kesip açtılar. Kalbin durdu." Dedi Natasha.

"Tetrodotoksin B. Nabzı dakikada bire düşürür. Banner stres için geliştirdi. Onun pek işine yaramadı ama biz bir kullanımını bulduk."

"Bu gizlilik niye? Bize neden söylemiyorsun?" Dedi Steve başımda dururken.

"Direktörü öldürme teşebbüsü başarılı görünmeliydi." Diye lafa atladı Hill.

"Zaten öldüysen seni öldürmezler. Ayrıca kime güveneceğimden emin değildim..." Diye devam etti Fury.

"Tam bir orospu çocuğusun." Dedim yattığım yerden.

***

Gizli Hydra Üssü

James

Dıştan banka olarak görünen Hydra Üssü'ndeydim. Etrafımda bir düzine asker, metal kolumun yanında ayarlarını düzelten bir mühendis vardı.

Son görevde mor güçlü kadın kolumun ayarlarını bozmuştu. Bakışlarımı önüme çevirip derin bir nefes aldım. Gözlerimin önünde hep o vardı.

"Yapma bunu... bu sen değilsin."

Sesi kulağımda yankılanıyordu.

O kadını tanıyordum... Bundan emindim. Onunla... onunla beraber çalışmıştım. Hatta ondan öncede tanıyordum. Parçalar zihnimin içinde yavaşça birleşmeye başladı.