Görmeyi çok özlediğim mavi gözler bana hem korkarak hem de özlemle bakıyordu. Mutluluğumu saklamadan konuştum.
"Steve... Tanrım, bu sensin."
"Beni hatırlıyor musun?"
"Evet..." Steve dolan gözleriyle gülümsedi.
Ona doğru adım atacakken arkasındaki adamın kulağına dokunup konuştuğunu gördüm. Aynı zamanda gözlerini dikmiş bana bakıyordu.
Etrafımı inceleyip aynı tipte adamların yavaşça etrafımı sardığını gördüm.
"Steve... etrafta Hydra Ajanları var."
"Ne?"
"Git buradan. Ben kaçmanın yolunu bulurum." Dedim ve dönüp arka çıkışa doğru yöneldim.
"Beth!"
Adamlar hâlâ peşimden gelirken Steve bana bağırdı. Hızımı arttırıp koşmaya başladım. Kostüm sergisinin yanından geçerken son bir kez dönüp oraya baktım.
Arka kapıya vardığımda önümde duran silahlı askerler bana doğru yürümeye başladı.
Onları kolayca hakladıktan sonra kendimi caddeye attım. Blok blok koştum ama hâlâ izimi kaybettirememiştim.
Kalabalığın içine karışmayı denerken yoldan gelen araçları gördüm. Kesinlikle Hydra'nın araçlarıydı. Kaldırıma girerek üstüme doğru gelirken ellerimi kaldırıp kendime bir duvar ördüm. Araç duvara çarpınca diğer arabadan bir ekip inip bana doğru gelmeye başladı. Onları güçlerimle etkisiz hâle getirmeye başladım.
Bacağımda hissetim acıyla yere kapaklandım. Dönüp baktığımda vurulduğumu gördüm. Vuran adam bana yaklaşıp silahını kafama doğru hedef alırken gelen kalkan onu geriye doğru düşürdü.
Kafamı çevirip kalkanın geldiği yöne baktım. Steve koşarak adamların arasına girdi ve onlarla dövüşmeye başladı.
İşler tersine dönmüştü artık. Ben onu kavgalardan kurtarırken şimdi o beni kurtarıyordu.
Derin bir nefes alarak ayağa kalkmaya çalışırken etrafıma baktım. Devamı geliyordu. Steve'e dönüp konuştum.
"Kaç buradan, devamı geliyor!" Dedim ve koşabildiğim kadar koşarak oradan uzaklaştım.
Ama araçlar daha da çoğaltmıştı. Daha da beteri ateş etmeye başlamışlardı. Kalabalıkları yararak koşarken sırtımda bir acı hissettim.
Göğsümden çıkan kurşunla beraber kanayan göğsüme baktım. Kendimi hemen bir ara sokağa atmaya çalışırken ağzımdan gelen kanı yere tükürdüm.
Kurşunlar dışarı çıktığı için çok kan kaybediyordum. Bacağım da uyuşmaya başlamıştı. Sokağın kenarına doğru düşerken iki tane iri kol beni yakaladı.
"Bethany!" Diye korkuyla bağırdı Steve.
Onun kollarına düşerken yere doğru benimle çöküp yarama baskı uygulamaya başladı.
"Steve..." Dedim ağzımdaki kanla.
"Seni güvenli bir yere götüreceğim. Uyanık kalmaya çalış, tamam mı? Sakın bayılma, bunu bana tekrar yapma." Dedi ama benim gözlerim çoktan kapanmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐌𝐨𝐫𝐞𝐚 | 𝐁𝐮𝐜𝐤𝐲 𝐁𝐚𝐫𝐧𝐞𝐬
Science Fiction1940'larda normal bir SSR Ajanı olan Jessica Bethany Rogers, 2. Dünya savaşıyla birlikte erkek kardeşi Steve Rogers ve aşık olduğu adam James Buchanan Barnes ile beklenmedik bir serüvenin içine sürüklenir...