𝟎𝟒 | 𝐀𝐦𝐞𝐫𝐢𝐜𝐚'𝐬 𝐍𝐞𝐰 𝐇𝐨𝐩𝐞

1.6K 132 8
                                    

İtalya
Kasım 1943

Askerlerin olduğu kalabalığın bir köşesinde oturuyor ve Steve'in sahneye çıkmasını bekliyordum. Senatör yine bildiğinden şaşmayarak Steve'i bir figür olarak sahnelere çıkarıyordu. Oysa ki onun tek istediği ülkesi için savaşmaktı.

Bunları düşünmeyi bırakıp gizlendiğim yere iyice sinerken Steve sahneye doğru çıktı.

Aşırı komik gözüküyordu, kahkahamı tutmaya çalışarak alt dudağımı ısırdım. Steve mikrofona yaklaşıp konuşmaya başladı o sırada.

"Adolf'un çenesine çakmama kaçınız yardıma hazır?" Askerlerin hiç birinden ses çıkmadı. Steve asık suratıyla etrafta gözlerini gezdirirken beni fark etti.

Suratı şimdi şaşkın gözüküyordu. Muhtemelen burada ne işim olduğunu sorguluyordu.

"Tamam... bana bir gönüllü lazım." Dedi.

"Ben gönüllüyüm! Buraya nasıl geldim sanıyorsun?!" Diye bağırdı askerlerden biri. Herkes gülmeye başladı.

"Kızlar çıksın!" Diye bağırmaya başladılar bu sefer.

"Tek şarkı biliyorlar galiba ama... bir şeyler ayarlarım." Bunca pislik herifin arasından saflığıyla ortamı düzeltmeye çalışan kardeşime hayranlıkla baktım.

"Öyle yap, tatlım!" Dedi Hodge. Çizgiyi aşınca sinirle ayağa kalktım.

"Laflarına dikkat et yoksa ben sana yapacağımı bilirim, Hodge!"

Ortamda ölümcül bir sessizlik oluştu. Steve bana teşekkür ederim dercesine gülümsedikten sonra sahnenin arkasına gitti.

Onun ardından kızlar sahneye çıktı. Olduğum yeri terk edip sahne arkasına gittim. Steve üstüne bir palto almış, yağan yağmurdan ıslanmamak için muşambanın altına oturmuş, defterine çizim yapıyordu.

"Selam." Steve kafasını çevirince göz göze geldik.

"Selam... Seni burada görmeyi beklemiyordum."

"Resmi olarak burada değilim... bir kaçamak yaptım. İhtiyacım vardı... Güzel gösteriydi bu arada."

"Evet, ne demezsin." Elimi Steve'in omzuna koydum.

"Sana alışacaklardır, merak etme. Alışmasalar da siktir et, hepsi bir avuç şerefsiz." Dedim ve elimi çekip Steve'in yanına oturdum. Başımı onun omzuna yaslarken kolunu kaldırıp bedenimi sardı.

"Gösterilerine gelemiyorum, kusura bakma. İşler çok yoğun ve kimse aynı değil, şeyden beri... Erskine'in ölümünden. Albay resmen canımızı okuyor."

"Yine kendini suçluyorsun, Bethany. Kes artık şunu. Bunlar senin suçun değildi. Erskine kendini o kurşunun önüne attı, bu onun seçimiydi. Çabalasan bile bunu değiştiremezdin."

"Bilmiyorum, Steve. James'in yokluğu da bana iyi gelmiyor zaten. Kafam allak bullak."

"Onu bende özlüyorum... O da bizi özlüyordur. Ayrıca kendini suçlayacaksan gösterilerime gelmediğin için suçla." İki kolunu bir çocuk gibi birleştirince kahkahamı yine tutamadım.

𝐌𝐨𝐫𝐞𝐚 | 𝐁𝐮𝐜𝐤𝐲 𝐁𝐚𝐫𝐧𝐞𝐬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin