Son görevden sonra tekrar Irene'nin mahallesine gelmiştim. Onunla biraz konuşmak ve bir şey göstermek istiyordum. Eve yanaşıp kapıyı çaldım. Birkaç saniye sonra torunu kapıyı açtı.
"Ne istiyorsun, Morea?"
"Hey, biraz terbiyeli olman lazım."
"O artık Morea değil, Kaptan Amerika." Dedi arkamdan seslenen Irene. Gülümseyip onun yanına gittim. Yine bahçeyle uğraşıyordu. Bir köşeye oturdum.
"Yaptıklarını gördüm. Galiba herkes gördü." Dedi. Haberleri izlemiş olmalıydı.
"Biliyorum." Dedim ona bakarken.
"KGDK planlarından vazgeçiyormuş. Bir şeyleri doğru yaptın herhâlde... Yalan söylemeyeceğim. Özel birisin."
"Sağ ol." Dedim.
"Malcom, Martin veya Mandela değilsin tabii ama-" Derken lafını gülerek kestim.
"Orası kesin... Ama yapmam gerekeni biliyorum. Devam edeceğim. Mirasa sahip çıkacağım."
"Kadın bir Kaptan Amerika demek?" Dedi Irene bana dönüp.
"Aynen öyle."
"Giriştiğin mücadele kolay değil, Bethany." Derken koca bir fidanı kaldırıp başka bir yere koydu.
"Evet, başarısız olabilirim, buna alışıyorum. Ölebilirim, yeni bir şey değil. Ama... Bu ülkeyi bizler inşa ettik. Uğruna kan döktük. Kimse bu ülke için savaşamayacağımı söyleyemez. Özellikle arkadaşlarımın yaptıkları fedakarlıklardan sonra. Sen de dâhil."
"Vay be. Neredeyse yutuyordum." Güldüm.
"Sen hiç keyiflenmez misin ya?"
"Hayır."
"Hey, hazırlansana. Sana bir şey göstereceğim." Dedim. Bana baktıktan sonra eve geri girdi. O sırada torunu yanıma geldi.
"Nereye gidiyoruz?"
"Sana ne?"
***
Eski anılarım gözümün önünde canlanırken yavaşça müzenin kapısından içeri girdim. Arkamdan gelen Irene ve torununa seslendim.
"Hadi, gelin."
Kostüm sergilerini ve anıtları yavaş yavaş geçerken ufak değişikliklerin yapıldığını gördüm. James ile anıtımız değişmişti. Gülümseyerek devam ederken ekranlardaki posterlerin sergilendiği yere girdim.
Steve'in fotoğrafları, eski gazeteler, videolar, hepsi karşımda dururken biraz daha ilerleyip başka bir odaya girdim.
Karşımda duran heykel anıtıyla gülümseyip Irene'nin önünden çekildim. Yapıtı görünce torununa tutunup gözlerini oraya dikti. Daha sonra bana bakıp ilerlemeye devam etti.
Anıtın yanında hikayesi yazarken durup okumaya ve şaşkın gözlerle etrafa bakmaya başladı. Gülümseyerek ikisine baktım, Irene bana döndü ve yanıma geldi.
"Artık bu ülke için yaptıklarını asla unutmayacaklar." Dedim onun heykeline bakarken. Dolu gözlerle bana döndü, ben ise devam ettim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐌𝐨𝐫𝐞𝐚 | 𝐁𝐮𝐜𝐤𝐲 𝐁𝐚𝐫𝐧𝐞𝐬
Science Fiction1940'larda normal bir SSR Ajanı olan Jessica Bethany Rogers, 2. Dünya savaşıyla birlikte erkek kardeşi Steve Rogers ve aşık olduğu adam James Buchanan Barnes ile beklenmedik bir serüvenin içine sürüklenir...