𝟐𝟐 | 𝐃𝐢𝐬𝐩𝐞𝐫𝐬𝐢𝐨𝐧

909 75 33
                                    

Yüzünü gördüğüm gibi hemen elimdeki kalkanı ona doğru fırlattım ama geri sekip elime döndü.

"Lütfen... Sovyetler bu odayı UR-100 roketlerinin fırlatma basıncına karşı yapmışlar." Dedi Zemo. Kalkanı çekip mor ellerimle onun durduğu yere baktım.

"Bence yine de patlatabilirim."

"Kesinlikle patlatırsın. Gücün bundan çok daha dayanıklılarını patlatabilir. Gücünün kaynağı inanılmaz..." Havalanıp cama yaklaştım.

"Gücüm hakkında ne biliyorsun?"

"Sabırlı olun, Ajan Rogers, ya da Morea mı demeliyim?" Ona içimdeki şaşkınlıkları gizleyerek baktım.

"Sorunun cevabını eninde sonunda öğreneceksin... ama şimdi camı kırmanı tavsiye etmiyorum, aksi takdirde asla neden geldiğinizi öğrenemezsin."

"Viyana'da masum insanları sırf bizi buraya getirmek için mi öldürdün?" Hiçbir şey demeyerek bana baktı.

"Cevap ver yoksa odayı paramparça ederim, Zemo. Ben oyun oynamıyorum." Dedim. Zemo derin bir nefes aldı.

"Bir yıla aşkın bundan başka bir şey düşünmedim... Senin hakkında çalıştım, seni izledim ama şimdi burada karşımda durunca bir şey fark ettim..." Dedi ve cama yaklaştı.

"Gözlerinin mavisinde... birazcık yeşilde var. Bir kusur bulmak ne hoş."

"Sokovialısın, sebebi bu mu?"

"Sokovia siz cehenneme çevirmeden çok önce çökmüş bir ülkeydi, hayır... Buradayım çünkü bir söz verdim."

Onun gözlerinin içine baktım ve zihnine girdim. Bir vizyon belirdi önümde. Yıkılmış binaların arasında yatan cesetler ve başlarında ağlayan Zemo.

Zihninden çıkınca biraz geri çekildim. Zemo güldü.

"Sanırım gücünün yapabileceklerini artık iyi kontrol ediyorsun, geri çekilmesen anlamayacaktım."

"Neyden bahsediyor?" Dedi Tony.

"Zihnine girdim, o birini kaybetmiş... Sebebi bu."

"Herkesi kaybettim..." Dedi Zemo. Gördüğüm cesetlerin ailesi olduğunu anladım. Zemo bana nefretle bakarken konuşmasına devam etti.

"Sen de kaybedeceksin..."

Sağına döndü ve bir tuşa bastı. Aşağıdaki küçük ekranın açılma sesiyle kafamı oraya çevirip aşağı indim. Ekranda yazan yazıdan bakışlarımı ayıramadım.

'16 Декабрь 1991' (16 Aralık 1991)

Geriye doğru çekilip James'in bakışlarını fark ettim. Tony ekrana yaklaşırken James yaklaşma gereksinimi bile duymadı, çünkü ne olduğunu anlamıştı. Yavaşça yanıma yaklaşıp beni arkasına aldı. Zemo yukarıdan tekrar konuşmaya başladı.

"Düşmanları tarafından yıkılan bir imparatorluk tekrar yükselebilir ama içerden yıkılanlar..." Kafamı çevirip Zemo'ya baktım.

"Ölmüş olur... sonsuza kadar."

Kayıt bir anda oynamaya başladı. Videodaki yolu gördüğüm gibi tanıdım zaten. Nasıl unutabilirdim ki? İş arkadaşımı, en iyi dostumu ve karısını vahşice öldürdüğümü nasıl unutabilirdim?

𝐌𝐨𝐫𝐞𝐚 | 𝐁𝐮𝐜𝐤𝐲 𝐁𝐚𝐫𝐧𝐞𝐬Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin