Ertesi Gün
Howard, Hydra Üssü'nde yok olmadan önce aldığım mavi örneğe bakıyordu. Camın ardından aparatlar sayesinde küçük kutunun içindeki parlak şeyi yavaşça çıkarmaya başladı. Ben de yanında durup dikkatlice onu izliyordum.
"Emisyon izi sıra dışı. Alfa ve beta ışınları nötr. Senin bunu fark edeceğini sanmam." Dedi kafasını bana çevirip sırıtırken. Bakışlarımı ona çevirdim.
"Çok biliyorsun sen. Önüne dön." Howard gülümseyip önüne döndü.
"Zararsız görünüyor. Ne işe yaradığını anlamak zor." Diye devam etti.
Örneği biraz sıktığında çıkan enerjiden önümüzdeki cam patladı ve ikimiz de geriye doğru savrulduk. Sırtımı arkamdaki kolona çarpınca açıyla inleyip yere düştüm.
"Ben de senin bunu fark edeceğini sanmam." Dedim yerde yatarken.
"Çok konuşma, not al!"
"Ben senin hizmetçin değilim!"
Bir süre sonra üstümü başımı düzelttim ve laboratuvardan çıkarken sırtımdaki ağrıyla inledim.
"Lanet olsun sana, Stark."
Steve'e beni kapıda beklemesini söylemiştim. Etrafıma bakarken köşedeki sarışın ajanla konuştuklarını gördüm ve... durdukları pozisyon pekte normal gözükmüyordu. Ajan konuşmaya başladı.
"Madem onlar burada yok." Birden Steve'i kendine çekip öpmeye başlayınca kaşlarımı kaldırdım.
Steve ne yapacağını şaşırarak ellerini havada tuttu. Onu öyle görünce sinirlenip ellerimi belime koydum ve bağırdım.
"Yüzbaşı!" Steve hemen kadından ayrıldı ve dudağını tutarak bana döndü.
"Sizi bekliyorum, tabii eğer meşgul değilseniz." Dedikten sonra arkamı dönüp yürümeye başladım.
"Geliyorum." Dedi Steve peşimden bana yetişip kravatını düzeltmeye başlarken.
"Önce Peggy, şimdi de bu mu? Serum baya işe yaramış." Dedim sinirle yürürken.
"Bak, yanlış anladın-"
"Eğer Peggy'den hoşlanmıyorsan ona umut verme, Steve. Peggy iyi biri. Üzülürse kalbini kırarım." Diyerek lafını kestim ve onu arkada bırakarak yürümeye devam ettim.
"Peki sen ve Stark'ın fondü yapmadığı nerden bileyim? James bunu duysa ne der?" Arkamı dönüp Steve'e baktım.
"Hâlâ kadınlar hakkında hiç bir şey bilmiyorsun, değil mi?" Dedim ve kapıya doğru yürüdüm. Steve'in dediğini duyan ve kapıda bizi karşılayan Howard gülerek cevap verdi.
"Fondü sadece peynir ve ekmek dostum."
"Gerçekten mi? Sanmıştım ki-" Howard, Steve'in lafını böldü.
"Bir kadının kafasında neler geçtiğini bildiğini sandığın an hapı yuttun demektir."
"İlk defa haklı." Derken üçümüz beraber Howard'ın atölyesine doğru ilerledik.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐌𝐨𝐫𝐞𝐚 | 𝐁𝐮𝐜𝐤𝐲 𝐁𝐚𝐫𝐧𝐞𝐬
Science Fiction1940'larda normal bir SSR Ajanı olan Jessica Bethany Rogers, 2. Dünya savaşıyla birlikte erkek kardeşi Steve Rogers ve aşık olduğu adam James Buchanan Barnes ile beklenmedik bir serüvenin içine sürüklenir...