Ertesi Gün
Çalar saatin sesiyle uyandım. Saat altıya geliyordu. Yataktan kalkıp elimi yüzümü yıkadım ve giyinip hafif bir makyaj yaptım. Üniformamı düzelttim ve son bir kez daha kendime baktım. Gayet güzel görünüyordum.
Yeni işimde bana şans getirmesi için çantamın yanına gidip pusulamı aradım. Ama orada yoktu.
Çantayı tamamen boşalttım. Kaybolmasının imkanı yoktu. Dünden beri hiç çantamdan çıkarmamıştım. Bulamayınca kısa bir küfür savurdum.
"Siktir!"
O pusulayı liseden beri saklıyordum ve hayatım boyunca hiç kaybetmemiştim. Bana hep şans getirirdi. Şimdi onu kaybetmem içime oturmuştu.
Uçağa geç kalmamak için etrafı topladım ve asık suratımla odadan çıktım. Steve ile vedalaşmak için odasının önünde durup kapısını tıklattım. Ses gelmedi.
"Steve?"
Hâlâ ses yoktu, kapıyı açıp içeri girdim. Oda bomboştu. Kaşlarımı çatarak evi dolaştım. Evde de değildi, kim bilir bu saatte dışarıda ne yapıyordu.
Daha önce sıkça böyle şeyler yaptığı için umursamayıp valizimi topladım ve kapıyı açtım. Karşımda duran Peggy ile ufak bir çığlık attım.
"Nerelerdesin sen?!" Dedi kızgın bir şekilde.
"Sana da günaydın, İngiliz. Taksi durağında buluşacağımızı sanıyordum."
Peggy ile SSR'a girdiğim ilk sene tanışmıştık ve gayet güzel bir dostluğumuz olmuştu. Ben saha görevlerinde koşarken o genel olarak ofiste kalıp şifreli mesaj ve kodları çözerdi.
"Geç kaldın."
"Hayır, kalmadım." Deyip saatime baktım. Geç kalmıştım.
"Orası SSR'a benzemez. Hatırlatırım." Dedi Peggy. Derin bir nefes alarak başımı salladım.
"Siyahtan başka bir şey giymişsin... şaşırtıcı." Dedi ardından.
"Üniformaların siyahını yapmıyorlar da ondan." Dedim şikayet ederek.
Binadan çıktıktan sonra sessiz olan sokağa baktım. Beraber ilerleyip taksi durağından bir taksiye bindik ve uçağımıza gittik.
***
New Jersey
Yeni odama baktım, çok küçük değildi. Bana yeterdi. Valizimdeki giysileri yerleştirip yatağıma oturdum.
Şimdiden James'i düşünmeye başlamıştım bile. Derin bir iç çekerken Peggy odama girdi.
"Saha görevine oldukça hazır görünüyorsun." Dedim ona bakarken. Gülümsedi ve odaya baktı.
"Benim odamdan daha büyük."
"Benim de rütbem seninkinden daha büyük, hatırlatırım." Güldü.
"Askerlerimiz bizi bekliyor, Ajan Rogers."
"Hadi gidip şunları hizaya sokalım, Ajan Carter." Dedim ve odadan çıkıp sıraya dizilen yeni askerlerin yanına gittim. Peggy'de peşimden geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐌𝐨𝐫𝐞𝐚 | 𝐁𝐮𝐜𝐤𝐲 𝐁𝐚𝐫𝐧𝐞𝐬
Ficção Científica1940'larda normal bir SSR Ajanı olan Jessica Bethany Rogers, 2. Dünya savaşıyla birlikte erkek kardeşi Steve Rogers ve aşık olduğu adam James Buchanan Barnes ile beklenmedik bir serüvenin içine sürüklenir...