Peggy
İtalya'da sıradan olmayan bir sabahtı. Albay Phillips'in maskotu ve en iyi ajanı hâlâ ortalıkta yoktu. Onlara bir şey olmamıştı, buna inanıyordum, geri döneceklerdi. Bethany'e bir şey olmazdı, en zorlu SSR görevlerinden bile geri dönerdi o.
Ama Albay pek inançlı gözükmüyordu. Gittiklerini öğrendiğinden beri her zamanki olduğundan daha da beterdi.
Derin bir nefes aldım ve elimdeki dosyalarla Albay'ın olduğu çadırın girişinde durdum.
"Sayın Senatör Brandt, üzülerek bildirmeliyim ki, Yüzbaşı Steven Grant Rogers ve Ajan Jessica Bethany Rogers düşman hatlarının gerisinde kayboldu. Hava istihbaratından sonuç çıkmadı. Sonuç olarak... Yüzbaşı ve Ajan Rogers'ın öldüğünü ilan etmeliyim. Nokta." Dedi Albay. Onbaşına yazdırdığı telgrafı bitirdiğinde içeri girdim.
"Son istihbarat uçağı döndü. Bir faaliyet izi yok..." Dedim. Getirdiğim dosyalara baktı.
"Gidip kahve için, Onbaşı." Onbaşı çadırdan çıktığında dosyaları bırakıp konuşmaya başladı.
"Stark'a dokunamam. Zengin ve bir numaralı silah sağlayıcı. Sen ikisi de değilsin."
"Gitmelerine izin verdiğim için pişman değilim. Yüzbaşı ile Ajan Rogers'da değil bence." Dedim duruşumu bozmayarak.
"Fikirlerini umursadığımı nereden çıkardın? Seninle bir risk aldım. Ajan Rogers bana yeterdi. Şimdi Amerika'nın altın çocuğu, en iyi ajanım ve çok sayıda iyi adam öldü. Sırf Yüzbaşına tutulduğun için..."
"Ona tutulmadım, inandım. İkisine de."
"Bu bölümü kapattıklarında rahatlarsın umarım."
Tam bir şey diyecekken dışardaki askerlerin belli bir bölgeye doğru koşması dikkatimi çekti.
"Neler oluyor?" Diyerek kalabalığı geçip gelenlere bakmaya gitti Albay. Onu takip ederek kalabalığın içinden geçip gelenlere baktım.
Önde Steve, hemen arkasında Bethany, onun yanında Barnes vardı. Arkalarından da yüzlerce asker geliyordu.
"Biliyordum." Dedim.
Bethany yanında duran Barnes'a baktı. Onu izlerken Barnes'da kafasını ona çevirdi. İkisi de birbirlerine gülümserken Barnes nazikçe Bethany'nin elini tuttu. Sırıtıp onlara yaklaştım.
İkisi fark etmese de Steve'in ön taraftan onları izlediğini görebiliyordum.
Birlikte ilerleyip Albay Phillips'in önünde durdular. Bethany asker selamı verdikten sonra öne geçip lafa girdi.
"Bu adamlara tıbbi müdahale lazım ve... disiplin kuruluna teslim olmak istiyorum."
"Buna gerek yok. İyi iş çıkardınız, Ajan Rogers." Dedi Albay. O şaşırırken ben gülümsedim.
"Baş üstüne, efendim." Albay yanımızdan ayrılırken bana seslendi.
"İnandın, ha?" Ufak bir sırıtıştan sonra yavaşça yürüyerek karşılarına geçtim.
"Geç kaldın." Sağ yanağı kızarmış ve yüzünde bir kaç çizik olan Bethany elindeki yarısı parçalanan aleti gösterdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐌𝐨𝐫𝐞𝐚 | 𝐁𝐮𝐜𝐤𝐲 𝐁𝐚𝐫𝐧𝐞𝐬
Ficção Científica1940'larda normal bir SSR Ajanı olan Jessica Bethany Rogers, 2. Dünya savaşıyla birlikte erkek kardeşi Steve Rogers ve aşık olduğu adam James Buchanan Barnes ile beklenmedik bir serüvenin içine sürüklenir...