Beyaz ışık gözlerimi kör öderken ellerimle yüzüme siper yaptım. bir süre sonra ışık sönerken hala gözlerimde olan etkisiyle Bruce'a bakmaya çalıştım. Başarmış mıydı? Başarmış mıydık?
Onu geri getirdim mi?
Gözlerim net görmeye başlarken Bruce'un aniden yere düştüğünü gördüm. Eldiven elinden çıkmış. Herkes onun yanına gitmişti. Clint eldiveni ayağıyla bir köşeye fırlattı.
Hemen bende kalabalığın arasına karışıp Bruce'un yanına çömeldim, sağ kolu yani eldiveni taktığı kolu aşırı zarar görmüştü, açık yaraları vardı. Tony zırhını kullanarak onun koluna bir şeyler sıkarken Bruce benim kolumu tuttu.
"İşe yaradı mı?" Dedi acı içinde nefes nefeseyken.
"Emin değiliz, sorun yok... kolunu kıpırdatma." Dedim. Ardından kapılar yavaşça açılmaya başladı. Etrafa bakıp ayağa kalktım. Clint pencereden dışarıya bakarken telefonu çaldı.
Laura arıyor...
"İşe yaradı..." Diye fısıldadı. O telefonu açıp Laura'yla konuşurken ben arkamı dönüp Bruce'un yanına gittim.
"İşe yaradı!" Sevinç göz yaşlarım gözlerimi doldururken bunun çok uzun sürmeyeceğini tepemde oluşan gölgeyle anladım. Yavaşça başımı kaldırdım.
"Siktir..."
Kocaman bir uzay gemisi üstümüzde duruyordu. Nereden ve nasıl gelmişti?
"Bu da ne-" Tony'nin dediğine kalmadan yüksek bir patlamayla ve sarsıntıyla etraf yıkılmaya başladı. Daha ne olduğunu anlamadan kendimi molozların altından kurtarmaya çalıştım.
Her yer çöküyordu, daha fazla kendimi kollayamıyor, enkazların altında kalmaya başlıyordum. Olabildiğince kendimi korumaya çalışıyordum ama oksijen çok azalmıştı. Bir süre sonra bilincimin kapandığını hissettim.
"Hey, Beth. Beth!"
Gelen sesle derin bir nefes alıp gözlerimi açtım. Öksürmeye başladım. Boğazım acıyordu. Enkazların vücuduma olan etkisi geçene kadar başımıza gelenleri hatırladım ve etrafıma bakmaya başladım. Karanlıktı, hala enkazın altındaydım. Yanımda bana seslenen Tony'e döndüm.
"İşte benim kızım." Dedi ve elini uzatıp beni tuttu. Ayağa kalkmaya çalışırken başımdan akan kana dokundum.
"Ne... ne oldu?" Tony beni belimden tutarak ayakta durmama yardımcı oldu.
"Zamanla oynarsan böyle olur işte, sen iyi misin?" Dedi Steve yanımıza gelip.
"Evet... galiba." Tony beni bırakıp kenardaki kalkanı aldı ve Steve'e uzattı.
"Bunu bir daha kaybedersen senden alırım."
Steve kalkanı geri alırken ileriye baktım. Thor enkazın açıldığı yerde durup etrafa bakıyordu. Onun yanına ilerledik. Enkazdan çıktığım gibi karşımda onu gördüm.
Thanos'u...
Orada öylece oturuyordu. Büyük kılıcını yanına yerleştirmiş, kaskını üstüne koymuştu. Tek başınaydı... Sanki kaderini bekliyor veya onu belirlemeye hazır bir hali vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐌𝐨𝐫𝐞𝐚 | 𝐁𝐮𝐜𝐤𝐲 𝐁𝐚𝐫𝐧𝐞𝐬
Ciencia Ficción1940'larda normal bir SSR Ajanı olan Jessica Bethany Rogers, 2. Dünya savaşıyla birlikte erkek kardeşi Steve Rogers ve aşık olduğu adam James Buchanan Barnes ile beklenmedik bir serüvenin içine sürüklenir...