Karşımda gördüğüm manzaraya hayretler içinde bakıyordum. Kalkandan akan kıpkırmızı kana... Ortasındaki yıldıza bulaşan lekeye...
Etraftaki insanların seslerini duymuyordum o an. Tek odaklandığım oydu. Steve'in mirasıydı, üzerindeki kandı...
Kalkanın lekelenmesine neden oldum.
Öylece bakarken John kalabalığın arasından ayrıldı. Sam ve Bucky onun peşinden giderken ben öylece orada kaldım.
Steve'in benden tek istediği şeyi yapamamıştım. Emanetini koruyamamıştım, sözümü tutamamıştım...
Dolan gözlerimle yere bakarken birden ani bir kararla kafamı kaldırdım. Arkamı dönüp sert adımlarla John'u takip etmeye başladım. O kalkanı ondan alacaktım ve ne olursa olsun Steve'in emanetine sahip çıkacaktım.
Yeni Kaptan Amerika olacağım... ne olursa olsun.
Yavaşça John'un olduğu depoya arka taraftan girdim. Etrafta boş boş dolanan John ve ona bakan Sam ile Bucky gözüme çarptı.
"John..." Diye seslendi Sam.
"Bir doktora görünün. Çok iyi gözükmüyorsunuz." Diye mırıldandı onlara John.
"Dur, John." Dedi Bucky. Ben hâlâ ortaya çıkmamıştım. Karanlık gölgenin içinde onları izliyordum.
"Ne? Neler olduğunu gördünüz. Ne yapmam gerektiğini biliyordunuz! Onu öldürmek zorunda olduğum için öldürdüm! O Leman'ı öldürdü!" Diye bağırmaya başladı John.
"Leman'ı o öldürmedi." Diye mırıldandı Bucky. John derin bir nefes alarak başını çevirdi.
"O yola girme sakın. İnan bana sonu hiç iyi bitmiyor." Diye ekledi Bucky.
"Ben senin gibi değilim."
"Dinle, orada dövüşün ortasındaydın. Tamam mı?" Diye aralarına girdi Sam ve devam etti.
"Olanları anlatırsan geçmişini göz önünde bulundurabilirler. Başka kimsenin canının yanmasını istemiyoruz. John... kalkanı bize vermelisin, dostum." John eğik olan başını Sam'in dediği ile kaldırdı.
"Ah... bütün mesele bu yani? Neredeyse ikna ediyordun beni."
"Bir hata yaptın." Dedi Sam.
"Bunu yapmak istemezsiniz."
"Evet, isteriz!" Diye bağırdım ona arkasındaki gölgeden çıkarken. John arkasını dönüp bana baktı.
"Hem de zevkle..." Diye ekledim ve bileğimdeki Widow'un Isırığı'nı ona doğrulttum. John biraz geriye çekilirken Sam araya girdi.
"Bethany, sakin ol."
"Canını yakmayı çok istiyorum ama senin aksine ben bir profesyonelim. O yüzden kalkanı zorlamadan bana ver, canın yanmasın." Dedim.
"Kanı ellerinde olan bir kadının geriye bıraktığı bir silahla mı koruyacaksın kendini? Seni bundan daha fazlası sanıyordum." Dedi John. Elimi yavaşça indirip ona baktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐌𝐨𝐫𝐞𝐚 | 𝐁𝐮𝐜𝐤𝐲 𝐁𝐚𝐫𝐧𝐞𝐬
Science Fiction1940'larda normal bir SSR Ajanı olan Jessica Bethany Rogers, 2. Dünya savaşıyla birlikte erkek kardeşi Steve Rogers ve aşık olduğu adam James Buchanan Barnes ile beklenmedik bir serüvenin içine sürüklenir...