Irene'nin evinden çıkıp elimdeki çantayla sokakta yürümeye başladım. Yaşlı kadının dediği şeyler kafamın içinde dolanıyordu.
Acaba haklı mıydı diye kafamda soru işaretleri vardı. Ama bir yandan da Steve'in benden istediği son şeyi düşünüyordum.
Ne yapacağımı bilmeden öylece yürürken arka cebimden telefonumu çıkarıp James'e mesaj attım.
Jessica
Sam'in yanında olacağım. Biraz kafamı dinlemem gerek. Seninle bir alakası yok, merak etme. Konumu atıyorum, istersen sende gelebilirsin. Seni seviyorum.Mesajı gönderdikten sonra iskelenin konumunu attım. Daha sonra Sam'i aradım ve beni gelip almasını istedim.
Bir süre sonra iskeleye gelmiştik. Sarah ile olan olaylar hakkında ufak bir sohbet ettik. O da herkes gibi bunun benim suçum olmadığını söyleyerek beni burada kalmaya ve kafa dinlemeye ikna etti.
Bir günümü burada geçirdikten sonra James'in mesajıma görüldü attığını gördüm. Belki de hâlâ Zemo'nun peşindedir diye düşündüm.
"Aferin çocuklar, sen hariç, Beth." Dedi Sam.
Şu an ise Sam ve çocuklarla birlikte balık ağlarındaki yırtıkları tamir ediyorduk. Ama tabii ki ben beceremiyordum.
"Sana beceremeyeceğimi söyledim, Sam. Boş yapma." Dedim ve balık ağlarını bırakıp gerideki tahtanın üzerine yaslandım.
"Bu kadar beceriksiz olacağını düşünmemiştim." Dedi Sam. Çocuklar onun söylediklerine gülerken gülümseyerek önüme döndüm.
"Çok komik, gerçekten beynim sizin zeka yaşınıza dayanmıyor. Ben gidip Sarah'a yardım edeceğim. Bensiz anca 10 yıl içinde bu şeyi tamir edersiniz." Dedim dalga geçerek.
Ağları sabitlediğimiz tahtaların altından çıkarken Sam'in ve çocukların arkamdan tekrar güldüklerini duydum. Onları aldırmayıp fazla uzakta olmayan bahçedeki Sarah'ın yanına gittim.
"Satmadan önce şu tekne ile son bir kez açılmak eğlenceli olur, değil mi?" Diye sordum.
"Ama annem satamayacağımızı söyledi." Dedi Cass. Kaşlarımı kaldırıp yardım ettiğim Sarah'a baktım.
"Ne?"
"Çok kötüymüş. Bay Dinh masrafı kendi fiyatını aşıyor diye almak istemediğini söyledi. Sonra Vietnamca başka bir şey daha dedi." Diye cevap verdi Cass.
"Evet." Diye onayladı onu AJ. Sam işine devam ederken yandan bana bir bakış attı. Büyük ihtimalle o da biliyordu bunu.
"Neden bir şey demedin bana, Sarah?" Diye sordum.
"Gel benimle." Dedi ve bileğimi tutup içeriye doğru götürdü beni. Bileğimi bırakıp dolaptan çocukların beslenmesini hazırlamak için bir şeyler çıkardı ve konuşmaya başladı.
"Çünkü dün gece söylemek istemedim... Yağmur altında üzgün bir köpek yavrusu gibi duruyordun." Başımı salladım, gerçekten de dün gece köpek yavrusu gibiydim.
"Zor bir gündü." Diye mırıldandım. Tezgaha gelip malzemeleri dizerken kafasını bana çevirdi.
"Irene Bradley'i mi kastediyorsun?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝐌𝐨𝐫𝐞𝐚 | 𝐁𝐮𝐜𝐤𝐲 𝐁𝐚𝐫𝐧𝐞𝐬
Science Fiction1940'larda normal bir SSR Ajanı olan Jessica Bethany Rogers, 2. Dünya savaşıyla birlikte erkek kardeşi Steve Rogers ve aşık olduğu adam James Buchanan Barnes ile beklenmedik bir serüvenin içine sürüklenir...