12.

6.6K 523 14
                                    

Ali, Cavidan'ı da yanına alıp bahçeden çıkarken arkalarından bakan aile üyelerinin herbirinin aklında farklı bir sürü şey dolanıyordu. Kemal ile Hamit Bey çocuklarının birbirlerine aşık olmalarından korkuyor, Vildan Hanım Cavidan akıllansa da keşke onu Ali'ye yapabilsem diye içinden geçiriyor, Gülbeyaz Hanım Cavidan'ın genç adamın başına bir iş açmasından endişeleniyor, Pamuk Hanım genç kadının aşkından ötürü üzülmesi ihtimalini düşünüyor ve Asude de abisinin Cavidan'a olan hislerinin farkına varmış olmanın bilinciyle sırıtıyordu mutlu bir şekilde.

"Ya oğlum nereden çıktı şimdi bu yarış işi? Sen bu deli ile niye deli oluyorsun Ali?" diye bağırdı Kemal Bey onlar bahçe kapısından çıkarken son bir çabayla.

"Vallahi de billahi de bu sefer fikir Alinazik'ten çıktı baba! Her şeyi de ben mi yapıyorum sanki? Siz bunun sessiz olduğuna bakmayın, bu ne çıyandır ne çıyan!" diyerek kendince sitem ederken Cavidan, genç adam güldü onun sözlerine. Eee, bazen de deliyle deli olmak lazımdı ki bu dünya biraz olsun yaşanır hale gelsindi. Cavidan gibi olmak...

"Çabuk dönün bari!"

"Sen merak etme babaanne, ben yenerim bu Alinazik'i hemen. Bu at sürmesini de araba sürmeyi bilmediği gibi bilmez. Görseniz gaza basmaya korkuyor araba sürerken. At sürerken de dehlemez atı..."

"Göreceğiz Cavidan Hanım. Fazla büyüklenme bence sen bu kadar."

"Görelim bakalım..." diyerek yürüyen Cavidan'ın arkasına takıldı Ali. Cavidan ile Ali arabayla gitmek yerine, minibüsle atları alacakları dağ köyüne gideceklerdi ki atları kendi köylerin getirirken araba dağ köyünde kalmasın. Cavidan önde Ali birkaç adım arkasında köy meydanına kadar yürüdüler. Yine her zamanki gibi cami bahçesinin duvarında oturan birkaç tane genç adamı aynı yerlerinde buldular. İçlerinde Kenan da vardı... Dönüp dik dik kendilerine doğru baktı Kenan kaşlarını çatmış bir şekilde. Cavidan derin bir nefes alıp verdi, Ali'nin arkasına geçti Kenan'ın göz hapsinden çıkabilmek için.

"Hayırdır Kenan? Niye bakıyorsun?"

"Öylesine Ali..."

"Ali... Ne o abi kelimesini mi unuttun?" diye sordu Ali, Kenan'a. Hala bakıyordu. Yanında dolaşan arkadaşlarının da dikkatleri Ali'ye kaymıştı işin garip kısmı. Cavidan şaşırdı kaldı birden bu duruma. Cavidan, Kenan'ı istemediyse istememişti, ya peki neden Kenan, Ali'ye bilenmişti? Ali'nin kolundan tuttu genç kadın.

"Biz gidelim Ali buradan. Gel köyün çıkışında bekleyelim." Ali dönüp genç kadına baktı. Sürekli olarak belanın kucağına atlamaktan çekinmeyen Cavidan şimdi beladan mı kaçıyordu?

"Sen karışma Cavidan. Seni ilgilendiren bir durum yok ortada. Sen de dön önüne Kenan! Uğraştırma beni! Hadi!"

"Cavidan yanında diye bir şey demiyorum Ali. Seninle hesabımız daha kapanmadı. İnsanların gözüne masum görünebilirsin ama senden alâ şeytan yok bu köyde. Bunu tüm köy öğrenecek bir gün!" Ali derin bir nefes alıp verdi. Geçen gün bürosuna gelip her şeyi bildiğini söyleyen ve Ali'yi bu işin olmamasından ötürü suçlayan Kenan'ın ne demek istediğini anlayınca iyice sinirlendi ama sakin kalmalıydı. Sakin kalmalıydı ki kimse bir şey öğrenmesin. Hele Cavidan hiç öğrenmesin... O esnada evlerin arasından gelen minibüsü fark etti Ali. Minibüse elini uzattı dursun diye. Cavidan ise kalbinin korkuyla atmasını bir türlü engelleyemedi. Kendisi beladan kaçmaz, hiçbir şeyden de kolay kolay korkmazdı ama şimdi Kenan geçmiş karşılarında resmen Ali'ye dikleniyor, genç adamı tehdit ediyordu. Ali'ye bir şey olmasından korktu. Ali öyle kavga dövüş nedir bilmezdi ki... Bilmezdi bir insana bir yumruk nasıl atılır. Cavidan iç geçirdi minibüs gelip önlerinde dururken. Açılan kapıdan ilk kendisi ardından Ali bindi. Geçip boş bir yere oturdular yan yana. Genç adamın sinirinden titrediğini fark etti Cavindan.

BİZİM KÖYÜN DELİSİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin