Bir hafta sonra düğün gecesinden önce hem Cavidan hem de Ali sabaha kadar uyayamadılar. Heyecandan bir o yana bir bu yana dönüp duruyorlardı. Sabahın ilk ışıkları ile Cavidan tüm heyecanına rağmen uykusuna yenik düşmüştü ki birden camı tıklatılınca korkarak yatağından fırladı. Şöyle bir perdenin kıyısından dışarıya baktı, gelen Ali'ydi. Gözlerini ovuşturup hızla camı açtı.
"Alinazik sabah sabah rüyanda mı gördün beni?" Ali yerinde duramıyordu. Cavidan merakla onun gözlerinin içine baktı.
"Cavidan ben çok heyecanlandım ya. Garip oldum. Uyuyamadım da bir türlü. Off! Cavidan evlenmek ne tuhaf şeymiş ya." Cavidan esnedi, yorgundu.
"Ayy! Ben de öyleyim biliyor musun Ali? Heyecan bastı beni de uyuyamadım, daha yeni uykuya dalmıştım ki sen geldin."
"Cavidan..."
"Hı?"
"Geleyim mi içeriye?" Cavidan güldü, arkasına dönüp odasının kapısına baktı. Babaannesinin odayı basma ihtimalini düşündü, hayır anlamında başını salladı.
"Olmaz Alinazik. Git evine, hadi!"
"Geleyim, geleyim. Çekil şöyle camın önünden." diyerek ellerini camın kenarına koyup tırmanmak istedi ama o sırada birden genç kadının odasının kapısı açıldı. Pamuk Hanım elinde bastonla kapıda duruyordu. Biliyordum dercesine baktı.
"Yakaladım." Ali hemen indi camdan, eğildi yere ama çabası boşaydı. Pamuk Hanım onu görmüştü, hızlı hızlı cama yaklaşıp genç kadını kenara ittirerek dışarıya baktı. Ali'yi eğilerek kaçarken gördü.
"Eşek! Ben seni yakalarım ama." diyerek Cavidan'a döndü. Cavidan korkuyla gerileyip yatağına oturdu, gülümsedi masum masum.
"Kendi geldi. Vallahi ben olmaz, ayıp olur, dedim ama dinletemedim. Sen gelmeseydin zaten kovacaktım ben onu. Baston... Allah! Babaanne!" diyerek bastonunu havaya kaldıran Pamuk Hanım'dan ürkerek gözlerini kapatıp ellerini ileriye doğru uzattı. Pamuk Hanım durdu, bastonunu yere indirdi genç kadına dokunmadan.
"Etlerini lime lime etmiyorsam bugün evlenecek olmanızdan dolayıdır. Sabah sabah yaptıkları şeye bak." Cavidan saçlarını geriye atıp yorganın altına girdi ve boynuna kadar çekti yorganı.
"Ne yaptık ki? Sen kötü düşünüyorsun. Hem evleniyoruz ya odama gelse ne olacak ki?"
"Hey Allah'ım, sen sabır ver bana. Bir evlenseler de ben rahatlasam. Bitip tükettiniz bizi." diyerek odanın kapısına doğru yürüdü, son kez bakıp gülümseyen genç kadına istemsizce karşılık vererek gülümsedi Pamuk Hanım.
"Bu, bu evdeki son sabahın Cavidan." Cavidan yorganı açtı aniden. Ne demek oluyordu bu?
"O ne demek babaanne? Ben gelecektim buraya sürekli. Sen beni istemiyor musun yoksa? Ben hamağımı özlerim."
"Gel tabi Cavidan da ne bileyim, yine de artık başka bir evin ve yuvan oldu. O küçük yaramaz kız çocuğu büyüdü. Hala var yaramazlığın... İnsan yine de bir tuhaf oluyor ama. Ali'yi, Asude'yi, Kerem'i ve Selim'i de seninle aynı düzeyde seviyorum ama yerin ben de farklı senin. Bu evdeki düzeni bozan da düzelten de sensin. Neşeyi de hüznü de sen getiriyorsun. Bu evin hareketi sensin anlayacağın. Sen doğmasan sanki bu bahçede herkes tekdüze yaşarmış gibime geliyor. Gibi değil, aslında öyle. Altı sene yoktun ya kimse de bir hareket de yoktu. Bizim Köyün Delisi dedim sana, kalbini kırdım belki ama sıkılmış, hayatı sadece iş ve ev arasında geçiren, mutlu olmak veya hüzünlenmek nedir bilmeyen bir topluluğu ancak bir çocuk veya deli canlandırır." Cavidan hüzünlendi bu konuşmanın üzerine. Ayağa kalkmaya yeltendi ama babaannesi durdurdu onu eliyle işaret yaparak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİZİM KÖYÜN DELİSİ (Tamamlandı)
RomanceHer köyün bir delisi vardır... Bir deli kızın hikayesi... Cavidan ufacık bir köyde ailesi ile yaşayan genç bir kadındır. Yaşadıkları köyde aynı bahçe içinde kendi evlerinden başka babaannesinin ve amcasının evi de vardır. Bu üç ailenin yedikleri iç...