24.

5.6K 457 12
                                    

      Arkadaşlar bölümleri aralıklı atmaya başladım, lütfen kusura bakmayın. Şu an finallerim var, dersler yoğun maalesef şu sıralar.😊😇

       Ali, Cavidan'ı ardında bırakıp giderken hüzünlüydü. Halbuki ne çok istemişti onun da kendisi ile köye dönmesini ama genç kadın korkuyordu. Ailelerinden değil de Ali'nin duygularından korkuyor gibi bir hali vardı. İnanmıyor muydu yoksa genç adama? Ali bir ton soruyla tekrar uçağa bindi. Cavidan on beş gün sonra geri dönecekti, söz vermişti ama Ali bu on beş günü ondan uzak nasıl geçireceğini düşünüyordu. Zaten yıllardır hep Cavidan'ı düşünen genç adamın bu son günlerde de aklı fikri hep Cavidan'daydı.  Hem yıllar sonra ona kavuşmuşken hiç bırakmamak istiyor hem de bu isteğinden dolayı Cavidan sıkılır diye korkarak uzak durmaya zorluyordu kendini. Ah bu Cavidan nasıl bir insandı böyle? Bıraksan ayrı bir dert bırakmasan ayrı bir dert. Hani ikisinde de kaçıp gitme ihtimali yüksek. Bir imtihandı geçmişti başına işte genç adamın. Şimdi bu güzel imtihandan hayırlısı ile geçmeye bakacaktı.

      Genç adam saatler sonra köye vardığında kimsecikler ortalıkta yoktu. Yorgundu, uyuması lazımdı fakat o geçip Cavidan'ın hamağına uzandı. Cavidan bu hamakta yıllarca ne bulmuştu? Uzanır uzanmaz gördükleri ile şaşırdı kaldı Ali. Ağaç dallarının arasında küçük bir boşluktan gökyüzü görünüyordu. Güneş ışıkları sanki bu küçük boşluğa akın ediyor ve ardından daralan yerden geçip genişlemenin verdiği ferahlıkla özgürce sağa sola dağılıyorlardı. Cavidan'ın da bunu görmesinden mi yoksa ortalığın sessiz oluşundan mı bilinmez genç adam huzurla bir nefes alıp verdi. Çözmesi gereken bin türlü sorun olmasına rağmen bu kadar huzurlu hissetmesini garipsese de ilk önce, sonra her şeyi sildi aklından. Huzur güzeldi. Bilinmemezlikten kurtulmak daha güzel...

     İlerleyen günlerde evde garip bir huzursuzluk ortamı peyda olmaya başladı. Cavidan'ın uzun süre kalacağını söylediği teyzesinden erken döneceği haberi gelince Hamit ve Kemal Bey'in yüzleri düştü. Gerim gerim geriliyordu hava ve nerede patlayacağı belli değildi bu sessizliğin. Öte yandan Ali'nin de içinde bu olumsuzluklara rağmen durduramadığı daha doğrusu durdurmak istemediği bir heyecan ve sevinç vardı. Cavidan geri dönüyordu, tarih belliydi. Ali sessiz geçen kahvaltılarda, akşam yemeklerinde o karşısındaki boş sandalyeye bakıp dalarak birkaç gün sonra orada sevdiceğinin oturacağının hayallarini kuruyor, gülümsüyor ve o iki arada bir derede de Asude'ye yakalanıyordu.

     Yine o sessiz sakin ama huzursuzluğu da insanın içine işleyen bir kahvaltıdan kalktıkları bir gün amcası Ali'yi durdurdu. İşe gitmesi gereken genç adam tüm ikna çabalarına rağmen amcasının ısrarlı sözlerine karşı gelemeyerek birkaç saat geç gitmeye karar verdi ilçeye. Kemal Bey onun kolundan tutup yavaş yavaş bahçeden dışarıya doğru yürüdü genç adamla beraber. Bahçeden çıkarken Ali de meraklanmıştı. Nereye gidiyorlardı ki? İşin garibi babası da sanki bir şeylerden haberdardı da Kemal Bey konuşmak isteyince Hamit Bey de dahil kimsenin sesi soluğu çıkmamıştı.

"Bir şey mi oldu amca? Nereye gidiyoruz böyle? Yani burdan öteye ev filan da yok ki..."

"Babamdan kalma tarlalara doğru yürüyelim seninle biraz. Ne zamandır bakmıyordum, beraber bakalım. Hem fena mı? Nerede malımız mülkümüz var haberdar mısınız biriniz?"

"Hepsini bilmiyorum ama parsel sorgulama diye bir şey var. Tapudan öğrenip çok rahat tarlalarımızın yerlerini bilgisayar üzerinden tespit edebilirim." Kemal Bey hadi ordan dercesine elini salladı. Bilgisayar üzerinden tarlaların yerlerini tespit edermiş. Ali hep böyle değil miydi? Hiç buralarda gözü olmamıştı, olmayacaktı. Derin bir nefes alıp verdi, ellerini arkasında birleştirdi, omuzları düştü Kemal Bey'in.

"Babanla geçen konuşuyordum da diyor ki biz bu çocuğa haksızlık yapıyoruz. O kadar okudu etti ama emeğini bizim yüzümüzden heba ediyor. Daha iyi yerlere gelebilir dedi. Hakkı da var. Buralarla işin gücün yok oğlum. İstanbul veyahut Ankara senin için daha uygun değil mi?" Ali şaşırdı kaldı. Ne oluyordu Allah aşkına? Gülümsedi içi sıkılmasına rağmen. Tarla filan bahaneydi, başka bir şey vardı bu işte.

BİZİM KÖYÜN DELİSİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin