Cavidan üçüyle birlikte ilk önce yaşlı bir kadının kapısına gitti. Kapıyı çaldılar, uzun uzun bekledikten sonra ufacık tefecik, beli eğilmiş, bastonuna yaslanmış yaşlı bir kadın kapıyı açtı. Onları görünce bir anda yüzü aydınlandı, gülümsedi kocaman.
"Hamiyet kızım. Hoşgeldin. Bana misafir de getirmişsin, buyurun kızlarım. Siz de hoşgeldiniz." dedi yaşlı kadın. Hamiyet uzanıp yaşlı kadının elini öptü.
"Hoşbulduk Raziye teyzeciğim. Bayramın kutlu olsun."
"Sağol evladım. Geçin içeriye size bir şeyler ikram edeyim." dedi. Hamiyet önden geçerken sırasıyla Suzan, Naciye ve Cavidan da yaşlı kadının elini öpüp bayramını kutladılar. Cavidan en son yaşlı kadının elini öpüp içeriye geçerken onun gözlerinin hafiften nemlendiğini fark etti. Içeriye geçip diğerlerinin ardından yürüdü düşünceli düşünceli. Iki odalı küçük eski ahşap evin oturma odasına geçtiler beraber. Boyası dökülmüş küçük odanın hemen girişindeki sobanın baca girişinden aşağıya doğru kapkara bir isin uzandığı duvar, eski bir koltuk, yine tüplü küçük bir televizyon, yıpranmış bir halde serili olan halı gözüne çarpmıştı. Zaten başka da bir şey yoktu odada.
"Geçin şöyle oturun. Ben şu iskembeye otururum."
"Olur mu öyle şey teyze? Gel otur sen koltuğa ben otururum oraya. Hem ben köy çocuğum koltuk gibi şeylerde fazla oturamam." diyerek koşup iskembeyi kaptı Cavidan ve bir köşeye oturdu. Yaşlı kadın yüzünde bir tebessümle kızların yanına geçti.
"Dünden beri bir karşımdaki evde oturan komşum kapımı çaldı bir de siz. Beni ne kadar mutlu ettiniz anlatamam size. Yaşlıyım eskiden olduğu gibi hazırlık yapamıyorum bayram için ama bir şeyler getirmiş komşum, koyayım da yiyin. "
"Aç değiliz Raziye teyze. İğneni vurmaya geldim."
"Olsun kızım. Oturursunuz da biraz gelmişken." Cavidan kadının onların kalmasını istediği için verdiği çabayı üzüntülü gözlerle izledi. Kimi kimsesi yok muydu bu kadına sahip çıkacak?
"Mutfak nerede Raziye teyze? Biz bir hazırlayalım bir şeyler Hamiyet iğneni yaparken. Sen zahmet etme." dedi Cavidan. Yine kendi üzüntüsünü bir kenara bırakmış başkasının derdini de kendine dert etmişti.
"Misafirsiniz siz, olur mu öyle şey evladım?"
"Ne misafiri teyze Allah aşkına? Sen bizi bu evin kızı say." diyerek ayağa fırladı Naciye. Naciye'nin ardından Cavidan ile Suzan da ayağa kalktılar ve kadının bir şey demesine fırsat vermeden koridora çıkıp ardından hemen oturma odasının karşısındaki mutfağa geçtiler. Mutfağın da hali oturma odası gibi içler acısıydı. Kırık dökük bir fayans tezgah, üsteki kapağı kırık bir buzdolabı... Cavidan derin bir nefes alıp vererek dolabın kapağını açtı. Dolapta küçük bir kapalı kapta bir kişiye bile zor yetecek sarma ve yine aynı olan başka kapalı kapta birkaç dilim baklava vardı. Başkasının getirip verdiği o kadar belliydi ki. Onlardan başka biraz zeytin ve peynir... Kapağı açtığı gibi geriye kapattı.
"Bence biz gidip kadına bir şeyler alsak fena olmaz. Baksanıza hiçbir şeyi yok evinde."
"Haklısın Cavidan. Ben seninle geleyim, Naciye sen burada kal Hamiyet ile." dedi Suzan.
Suzan ile Cavidan kadına çaktırmadan çıktılar evden. Beraber evin bulunduğu yokuştan indiler ve bir on beş dakika yürüp caddeye çıktılar.
"Ben bizim marketten gıda kolisi yapayım Suzan. Kadının haline içim gitti yemin ederim. Bizi görünce nasıl sevindi kadıncağız. Belliki kimi kimsesi yok."
"Ben de arabamı alıp geleyim bari. O yokuşu elimizde eşyalar ile çıkamayız. Sen git markete ben geliyorum."
"Tamam." dedi Cavidan ve Suzan ile ayrıldılar. Hızlı adımlarla kendi marketlerine vardı, içeriye girdi. Babasıyla amcasının çırağı Harun kasadaydı. Cavidan'ı görünce ayağa kalktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİZİM KÖYÜN DELİSİ (Tamamlandı)
RomanceHer köyün bir delisi vardır... Bir deli kızın hikayesi... Cavidan ufacık bir köyde ailesi ile yaşayan genç bir kadındır. Yaşadıkları köyde aynı bahçe içinde kendi evlerinden başka babaannesinin ve amcasının evi de vardır. Bu üç ailenin yedikleri iç...