26.

5K 381 25
                                    

       O eski akşam sofralarına geri dönmenin huzuru tüm bedenine yayılmıştı. Selim'in yemek yememek için ağlaması; babasıyla amcasının iş muhabbeti; babaannesi, annesi ve yengesinin günlük dedikodu seansı ve Asude'nin iki de bir kendini dürtükleyip kıkırdaması... Her şey bıraktığı gibiydi resmen. Bir tek Ali'nin tavırları değişmişti kendisine karşı. Yemeğine dalıp giden genç adamı bir süre sessizce seyredip ardından sırf eğlence olsun diye masanın altından bacağına doğru sert bir şekilde tekme attı. Genç adam yerinde korku ve acıyla sıçrarken Pamuk Hanım güldü bunu fark ederek. Evin eğlencesi, sesi geriye gelmişti. Hem de müjdeleriyle...

"Bakıyorum da pek neşelisin Cavidan."

"Neşeli olmayayım da ne yapayım babaanne? Ben köyü, köy de beni özlemiş. Daha arabayla köyün içine girer girmez o enerjiyi hissettim. Balığa da gittim çocuklarla. Yorgunlukmuş, uykusuzlukmuş hepsi köyü görünce uçup gitti." diyerek babaannesinden bakışlarını çekip Ali'ye döndü dudaklarını birbirine bastırarak gülmemek için. Ali yüzünü buruşturmuş bacağını ovuştururken eskisi gibi kendisine laf söyleyememesinden ötürü sadece kaşlarını çatmakla yetinmişti Cavidan'a.

"Yarın da erik toplamaya gideceğim. Of! Bir görseniz nasıl olgunlaşmışlar. Çok güzellerdi de işte bu Alinazik yorulduğu için erken dönmek zorunda kaldık. Sanırsın üç dört saatlik yolu o taş gibi otobüs koltuklarında kendisi geldi." genç kadın o kadar heyecanla anlatıyordu ki sevincini hayran kalmamak elde değildi. Sanki dünyanın en mutlu insanı oydu.

"İnsan olduğundan şüpheliyim. Resmen dikenlerin içine atladı, tutamadım. Koşa koşa bahçelerin içindeki erik ağaçlarına ulaştı. Hayır bir de bizim bahçemiz olsa girdiği yer. Birisi görecek diye ödüm koptu." dedi Ali başını iki yana sallayarak.

"Birisi görse ne olacak canım? En fazla kovalarlar ki birisinin seni kovalaması esnasındaki heyecanı hiçbir şey vermez. Alış bunlara Alinazik biraz."

"Bir gün bir yerde kalp krizi geçirmezsem alışırım herhalde."

"Kenan ortalıkta Cavidan ile Ali hakkında laf söz ediyormuş. Kimseye de bir şey demedik ama anlamış demek ki. Siz beraber çok ortalıkta dolanmayın şu söz işi olana kadar. Bakmayın öyle garip garip. Söz kesmeden olmaz. Sonra ister yakın isterse uzak bir tarihte evlenirler evlenmek isterlerse ama böyle bu işi resmiyete dökmezsek bir ton uğraşacak dert ediniriz başımıza. Yapalım güzel bir söz şöyle, ondan sonra ne yapıyorsanız yapın." diyerek örtüsünü düzeltti Pamuk Hanım.

"Olur tabi anne. Biz Gülbeyaz ile hazırlıklara başlayalım, birkaç hafta içinde yaparız sözü. Senin için sorun olmaz değil mi Cavidan?" genç kadın yengesinin sözleri ile donup kaldı. Bu kadar çabuk mu olacaktı her şey? Bir an gözü korktu, ağzındaki lokma boğazından geçmedi.

"Sorun olmaz olmasına da ben babamla konuşmuştum, okumaya devam edecektim."

"Kızım sanki yarın evleneceksiniz. Söz keselim diyoruz. Sonra ne zaman evlenmek isterseniz o zaman evlenirsiniz dedik ya. Allah Allah, hiç konuşalanı dinliyor mu ki?" diyerek kızdı Pamuk Hanım. Cavidan daraldı, içi sıkıldı oturduğu yerde. Ali'yi seviyordu ama evlenmek çok korkutucuydu. Hep böyle kalsalar olmaz mıydı ki? Genç adama dönüp bakamıyordu utancından. Halbuki az önce ne güzel de onunla uğraşmak için bacağına vurmuştu.

"Tamam anne, yarın oturur etraflıca konuşuruz bu konuyu. Hem Cavidan da bugün yeni geldi, üzerine varmayalım. Kafasını toplasın biraz." diyerek araya Gülbeyaz Hanım girince Cavidan rahat bir nefes alıp verdi. En azından konu ertelenmişti. Göz ucuyla babasına baktı Cavidan. Kemal Bey sessizdi, çok konuşmuyordu. Bu konuda dargın olsa sabah hissederdi Cavidan ama babası ile gayet de normal konuşmuşlardı. Ali sabah yanlarındaydı, Cavidan'ı köye götürmesine sesini çıkarmamıştı ama şimdi neden böyle hüzünlüydü?

BİZİM KÖYÜN DELİSİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin