45.

4.3K 363 28
                                    

     Bir insanın diğer bir insana olan aşkı ne zaman, hangi evrede biterdi, merak ediyordu genç kadın. Bir sene mi, altı ay mı, bir hafta mı? Ali'ninki ne zaman bitmişti acaba? Aklında sorular, yorgun vücuduyla yine oradan oraya koşturdu. Üzülüyordu. Gitmişti ya altı yıl hani o sırada kendine yatırım yaparken bir yandan da içten içe Ali sürünsün, ailesi kendisini biraz anlasın istemişti. Ne ailesinde anlayan çıkmıştı onu ne de Ali sürünmüştü? Aksine Ali mutluydu. Kendindeydi. Kendine ait bir evi bile vardı.

     Benim de evim var aslında. Haksızlık ediyorum kendime. Hem de en sevdiğim yerde, doğduğum büyüdüğüm köyde... Daha ne istiyorum?

      Tek istediği şey insanların eğer kendisini seviyorlarsa bunu göstermeleriydi. Yoksa kendisine gösterilmeyen sevginin hiçbir değeri yoktu. Sevgi dediğin şey gösterilmeliydi. Öyle içimde tutayım, kalsın bir köşede denilecek şey değildi. Ne saklanırdı mesela? Kendisine yöneltilen öfke, kızgınlık, kırgınlık, nefret... Bunları saklasındı insanlar. Neden hep kötü duygular dışa yansırken güzel duygular bir köşede saklanıyordu ki? Bu soruyu belki kendisine de sormalıydı. Neden saklıyordu sevgisini karşısındakinden? Korkuyordu çünkü kırılmaktan ve üzülmekten. İnsan kendi eliyle kendini derin ve dipsiz bir kuyuya atmak istemezdi neticesinde. Zaten insanlar da güzel duygulardan anlamazlardı.

"Daldın gittin yine Cavidan."

"Hı?"

"Daldın. İyi misin? Keşke bugün dinlenseydin."

"Dinlenemem Suzan. Bu başkanlığı benim muhakkak kazanmam gerek. Ali'ye yenilmek istemiyorum. Gideyim, pes edip vazgeçeyim diye girdi bu seçime. Şimdi yenilirsem kendince bir zafer kazanmış olacak. Halbuki ben kalmak istiyorum. Burada kalmak için bir nedene ihtiyacım var, anlıyor musun?" Suzan anlıyormuş gibi durmuyordu. Ona kalsa bu ilçeden çekip gitmek daha mantıklıydı. Belki daha iyi bir mesleği olsa, para getirisi yüksek, o da burada kalmak istemezdi. Hem ablası Çiğdem ve yeğenleri vardı arkada bırakıp gidemeyeceği. Cavidan'ın burada kalmak için ne sebebi vardı ki? Eski bir nişanlı, kendisini bir daha kabul etmek istemeyen bir baba, gitsin diye çabaya giren bir yenge...

"Bana kalsa kendine adam akıllı bir hayat kur derdim. Altı sene gittin okuyabilmek için ama elindeki diplomanın bu küçük ilçede bir önemi yok. Zaten iki tane avukat var, üçüncüye insanlar ihtiyaç duymuyorlar. Bu belediye başkanlığını ben söyledim sana ama doğru mu yaptım bilmiyorum. Hikmet Bey sadece adayken kazanman kesindi ama şimdi Ali... Kazanabilir."

"Ah Ali! Ne vardı sanki köşede oturup izleyeseydin. Benim ona nefret duymam gerekiyor, onun bana değil. O benim güvenimi kırdı. O beni korkuttu her şeye karşı. Şimdi çıkmış karşıma gideyim diye uğraşıyor. Biliyor musun Suzan? İnsanın tanımadığı insandan yediği darbe değil de bizzat tanıdığı, sevdiği insandan yediği darbe yere düşürüyor. Bu benim için ağır bir yük oldu. Ben bile düşün yani, ben bile Ali kaybedince üzülür diye korkuyorum ama o! Şeytan diyor ki eski Cavidan ol bir iki dakikalığına, yapış o siyah saçlarına ve yol tek tek! İşte şeytana uymak günah..." Suzan gülümsedi kendi kendine. Cavidan'ın eskiden Ali ile çekişmesi güzeldi, masumdu en azından. Şimdi işi biraz ciddi bir boyuta taşımışlardı.

"Sabah seni o bıraktı. O da yine sana kıyamıyor, bakma. Zavallı sen gittikten sonra birkaç yıl kendine gelemedi Cavidan. Hayalet gibi dolanıyordu ortalıkta. Hatta ilk gittiğin aylarda bir kayboldu ortalıktan uzun zaman."

"İstanbul'a gitmiştir. Teselli edecek onu çok insan var hayatında, sen merak etme onu. Ayrıca bana da çok güzel kıyıyor. Of, boşver ya. Gerçekten. Kaybedersem eğer seçimi dediğim gibi E.'de bir iş bulur, ev tutarım kendime. Zaten bir buçuk, iki saatlik yol... Haftasonları köye gelirim. Kerem de hem E.'de... Geçen cumartesi gecesi geldi ama pazar öğlene doğru gitti. Onun gibi olurum ben de. Hem yalnız da kalmamış olurum." Oturdukları banktan sokaktan gelen geçenleri seyrettiler bir süre. Naciye de kendilerine katılacaktı. Hamiyet işteydi, gelmesi biraz zordu.

BİZİM KÖYÜN DELİSİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin