"Gel sen de bizimle çay iç Cavidan." genç kadın omzunu silkti odasının kapısında durmuş bekleyen annesine. Gözünü okuduğu kitabın aynı cümlesinde birkaç kere gezdirdi. Okuduğunu anlamadı. Annesi iki dakikadır başında ısrar ediyordu.
"Kime diyorum Cavidan? Niye beni takmıyorsun kızım?"
"Ben küsüm sizinle. Konuşmuyorum ki! Bana oyun ettiniz, unuttum mu sanıyorsun sen? Bir de üstüne suçlu çıktım ya."
"Cavidan o konuda biz haksızsak sen de haksızsın. İstemem derdin olur biterdi. Herkese duyurdun durumu... Neyse yapacak bir şey yok. Olan oldu."
"Daha böyle bir şeye kalkışmazsınız umarım..." kitabı indirip bacaklarının üzerine bıraktı ve annesine baktı.
"Cavidan baban ısrar ediyor bu konuda. Ben de anlamadım sebebini... Babaannen desen zaten hiç zaptedemiyoruz. Var bunlarda bir hal ama... Sen gel seni görüştürelim derlerse tamam, de. Sonra da olmadı, anlaşamadık dersin. Ama bir konuş da komple başımızdan savalım. Bu olay unutulana kadar teyzene gidersin, biraz orada kalırsın olmaz mı? Hem bak Hale de seni özlemiş, gelsin de S.'nin altını üstüne getirelim beraber onunla diyor." Cavidan derin bir nefes alıp verdi. Belki de annesinin sözüne gitmeliydi. Ne kaybederdi ki? Birkaç saatini alırdı Kenan ile konuşmak. Adamı da rezil etmişti herkese. Onun da haline sonra acımıştı. Sevmek suç değildi, günah değildi sonuçta. Yanlış yapmıştı Cavidan.
"Peki madem. Ama konuştum diye hemen düğün hazırlıklarına filan başlamayın sakın! Vallahi kötü olur! Kenan ile konuşurum ama bu işin olmayacağını konuşurum..."
"Tamam benim deli kızım, tamam. Hadi kalk da beraber çay içelim. Bak herkes bahçede, iki haftadır dışarıya çıkmıyorsun."
"Yine çıkmayacağım anne. İstemiyorum kimsenin yüzünü görmek. Hem en başta senin bilmen gerekiyordu bu işe kalkışmadan önce sonunu. Ben birisini sevsem, birisi ile evlenmek istesem söylemem mi? Söylerim." diyerek kucağındaki açık kitabın üzerinde duran ellerine baktı. Söylemezdi tabi. Sevdiği en olmazı olursa söyleyemezdi. Nasıl söylesindi? Reddedilse aynı bahçenin içinde bir daha onunla yüz yüze gelemezdi. İstediği gibi davranamazdı ona. Hem amcasıyla babasının uzaklaşmasına sebep olurdu. Bilmiyor muydu tüm bunları? Biliyordu da o yüzden susuyordu. Herkesin iyiliğine susuyordu ama yine de Ali kimseyle evlenmesin istiyordu. Bekar kalsın... Evlenmek zorunda mıydı?
"Tamam. Sen bilirsin Cavidan. Buraya getireyim çayını?"
"Hayır. Canım istemiyor. Aslında ben biraz çıksam dolansam anne. Bak böyle oturmaktan sıkılıyorum. Asude de benimle gelir. O yanımdayken valla bir şey yapmıyorum, engel oluyor bana."
"Tamam, Asude'ye söyleyeyim de beraber çıkın dolaşın."
"İlçeye gidelim mi? Kuaföre gideriz beraber. Bak saçlarım uzadı, kestireyim."
"Nereden çıktı saçlarını kestirmek? Hem uzun değil ki saçların. Bana bak, yine cin fikirlerinden birinin peşine takılıyorsan karışmam sonuçlarına Cavidan Hanım." Cavidan yerinden fırladı heyecanla. Az ısrar ederse annesi kabul edecekti, belliydi halinden. Kitabın sayfasını işaretlemeyi unutarak kapatıp kenara bıraktı.
"Olur olur. Hem kendine bak, biraz bakımlı ol demiyor musunuz siz bana? Kuaföre gideyim, saçlarımı kestireyim... Ağda da yaptırırım. Bak, bak! Bacaklarım yine çıkmaya başladı." diyerek bacağını annesine uzattı. Gülbeyaz Hanım, Cavidan'ın pürüzsüz bacağına baktı. Kızının öyle tüyü müyü çıkmazdı ki kolay kolay. Yine de can sıkıntısına verdi Cavidan'ın isteğini.
"Tamam, gidin bari. Ama bak bir yaramazlığını, şımarıklığını veyahut saçmalığını duyarım bırak ilçeye gitmek seni kapının önüne çıkarmam..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BİZİM KÖYÜN DELİSİ (Tamamlandı)
RomansaHer köyün bir delisi vardır... Bir deli kızın hikayesi... Cavidan ufacık bir köyde ailesi ile yaşayan genç bir kadındır. Yaşadıkları köyde aynı bahçe içinde kendi evlerinden başka babaannesinin ve amcasının evi de vardır. Bu üç ailenin yedikleri iç...