43.

3.9K 364 39
                                    

        Akşam olmuştu ama Cavidan hala yanında Suzan ile evlerin kapısını çalıyor, insanlarla konuşuyordu. Onların isteklerini, şikayetlerini tuttuğu deftere not alıyor ve bir yandan da vaatlerini anlatıyordu. Hikmet Bey seçimden çekildiğinden beri Hikmet Bey'in de seçmenleri kendisine oy vereceklerini söylüyorlardı ama bundan dolayı mutlu olamıyordu. Yarıştığı kişi Ali'ydi. Bir yandan kazanmak bir yandan da kazanmamak istiyordu. Ali'nin seçime girmesi onu aşırı derecede strese, bunalıma ve üzüntüye sokmuştu. Ali o gitsin diye uğraşırken o hala Ali'ye kıyamıyordu ya genç kadın kafasını dağlara taşlara vurası geliyordu.

       Sonunda son diyerek bir evin kapısını çaldılar. Kapıyı yaşlı bir kadın açtı. İçeriden sesler geliyordu, belliki ya ev ahalisi olarak kalabalıktı ya da misafirleri vardı. O zaman fazla zamanları yoktu kendilerini anlatmak için.

"Merhaba teyzecim. Ben Cavidan Han."

"Tanıyorum seni kızım. Hoşgeldin. Buyurun geçin içeriye."

"Biz rahatsızlık vermeyelim teyze akşam akşam sana."

"Olur mu kızım öyle şey? Ne rahatsızlığı? Geçin, hem Avukat Bey de içeride. O da seçim çalışması için dolanıyormuş, biz evimize davet edince sağolsun kırmadı. Hadi gelin içeriye. İçeride ne anlatacaksınız anlatırsınız." diyerek kapıyı iyice açınca Cavidan ile Suzan kadını kırmayıp ayakkabılarını çıkararak içeriye girdiler. İlk önce yaşlı kadının elini öpüp adını öğrendiler. Kadın onları oturma odasına yönlendirdi ardından. Suzan önde, Cavidan arkada girdiler odaya. Birkaç tane çocuk kenarda oyun oynuyor, yaşlı bir adam koltukta oturuyordu. Gözleri odanın içinde Ali'yi arayıp buldu. Hemen kapının yanındaki duvarın önündeki tekli koltukta oturuyordu. Genç kadınları görünce şaşırdı Ali de. Suzan, Cavidan'a öncelik verip yaşlı adamın elini ilk ölmesine müsaade etti. Cavidan yaşlı adamın elini öpüp bir yere geçerek oturdu. Mütemadiyen seçtiği yer Ali'ye uzaktı.

"Ne güzel oldu böyle değil mi Hacer? İki aday da evimize misafir oldular."

"Ya Nazım, öyle valla. Ben hemen hanım kızlarımıza da çay koyayım. Yorulmuşlar belli."

"Zahmet etme lütfen Hacer Teyze. Zaten fazla kalmayacağız."

"Zamane gençleri de bir tuhaf canım. Gelmişken biraz oturun ne olacak?"

"Ben sana yardım edeyim teyze o zaman." diyerek ayağa kalkmak için yeltenen Cavidan'ı durdurdu yaşlı kadın ve odadan çıktı. Çocukların sesi odayı dolduruyordu. Bir tanesi ayağa kalkıp dedesinin uyarısına kulak asmadan koşunca ayağı takıldı ve Cavidan'ın önüne düştü. Cavidan panikle çocuğu düştüğü yerden kaldırırken çocuk ufacık şişman kollarıyla boynuna sarılınca bir an kalakaldı, ne yapacağını şaşırdı. Çocuğu kucağına alıp geriye yaslandı.

"Maşallah çok tatlı." diyerek çocuğun yanaklarından öptü Cavidan.

"Çok tatlı çok tatlı da yaramaz da. Durmuyor ki yerinde. Annesi babası çalışıyor, şımartıp bizim başımıza bıraktılar." diyerek şikayet etti yaşlı adam. Cavidan gülerek çocuğa döndü tekrar ve çocuğun kulağına bir şeyler fısıldadı.

"Bak şu abiye oy vermesinler dedeyle babaanne tamam mı? Cavidan'a oy verin de, olur mu?" çocuk başını tamam anlamında sallarken Cavidan, Ali ile göz göze geldi ve tekrar çocuğun kulağına eğildi. Bir şeyler söyledikten sonra çocuk dönüp Ali'ye dil çıkardı. Genç adam, Cavidan'ın yaptığına gözlerini devirip yaşlı adama döndü.

"Cavidan Hanım gelince lafımız bölündü Nazım Amca. Ne diyordum ben? Ha, yaşlı bakım arabalarının tekrar hizmete sokulacağını söyleyecektim. Malum bakımları yapılmadığı için belediyenin otoparkında çürümeye bırakılmış." Cavidan durdu, bu onun vaadiydi. Hatta Suzan ile otoparka inip araçları kontrol etmişti.

BİZİM KÖYÜN DELİSİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin