21.

6.1K 459 19
                                    

"Suzan için Cavidan. Suzan için..." diyerek kendi kendini telkinliyordu genç kadın Ali yaşlı adamla vedalaşırken. Kendi için olamazdı, olmazdı. Haksızlıktı bu hem Ali'ye hem de Suzan'a. Sonuçta kendisi bir nevi biraz da dış kapının mandalıydı. Şimdi Ali'yi engellese Kardelen konusunda yazık değil miydi Ali'ye? Yazıktı ama Suzan'ın duyguları için engellese hiç de yazık olmazdı yani.

"Kızım sana da hoşçakal." Cavidan yaşlı adamın sözleriyle düşüncelerinden sıyrıldı, zoraki bir şekilde gülümsedi.

"Hoşçakal amca. Sağlıcakla kal."

       Biraz sonra yan yana yürürlerken daha sessizlerdi. Ali, Kardelen olayını nasıl anlatsam diye düşünüyor, Cavidan da malum sebepten dolayı içten içe üzülüyordu. Genç kadın bir şey de diyemiyordu kendinde hak görmediği için. Suzan'ı bahane etmek istiyordu ama yapamıyordu ki... Kendine bile Suzan'ı bahane etmeyi kabul ettiremezken Ali'ye nasıl bahane edecekti ki? Ali kendisine iyi gelmiyordu, uzaktan sevmek daha güzeldi, üzülmüyordu. Ali ne zaman yakınlarında dolaşsa üzülüyordu, hem de fazlasıyla...

"Seni kaldığın yere bırakayım Cavidan?"

"Niye? Dedim ya sana Kardelen ile tanışmak istiyorum diye. Tanıştıracaktın ya..."

"Tanıştıracağım filan demedim. Kendi kendine gelin güvey olmuşsun. Hem ayrıca Kardelen için gelmedim..."

"Ne için geldin ya peki? İş için gelmemişsin, Kardelen için gelmemişsin... Eee! Başka ne için gelirsin İstanbul'a? Buraya mı taşınacaksın? Doğruyu söyle, kaçacak mısın yoksa evden?" Sustu genç kadın. O soru sordukça Ali iyice geriliyordu. Buraya geliş sebebi ortaya çıkacak da Cavidan kendinden iyice nefret edecek diye ödü kopuyordu. Yol kenarında durup boş bir taksi aranmaya başladı genç adam. O esnada Cavidan'ın telefonu çalmaya başladı, çantasının içinde telefonunu ararken Ali genç kadına döndü endişeyle. Kim arıyordu ki? Göz ucuyla telefonunun ekranına baktı. Gülbeyaz Hanım arıyordu.

"Söyleme benim seninle olduğumu Cavidan annene."

"Niye?"

"Söyleme işte. Söyleme lütfen!" Ter bastı genç adamı. Kimse bilmiyordu Cavidan ile buluşacağını, kimseye söylememişti genç kadını göreceğini. Cavidan'ın kendisine şaşkın şaşkın baktığını fark edince gülümsemeye çalıştı. Her şeyi eline yüzüne bulaştıracaktı.

"Ah, Alinazik ah! Bana deli diyorlar da sen benden delisin. Ne var yanımda olduğunu söyleyince? Onlar demedi mi gitmişken Cavidan'ı da bir gör, diye? Bana yalan mı söyledin?"

"Baksana telefonuna. Kapanacak birazdan. Sonra annen Hale'yi arayacak, Hale de... Hale biliyor dimi benimle olduğunu? Biterim ben ya! Off!" Cavidan derin bir nefes alıp vererek telefonu açtı. Gözleri ile endişeli bir halde kendisine bakan Ali'yi baktı, güldü genç adamın haline.

"Cavidan, nasılsın kızım?"

"İyiyim anne. Nasıl olayım işte? Geziyorum, tozuyorum. Şey yanımda... Şey..." Dudaklarını birbirine bastırdı gülmemek için. Ali karşısında kıvranıyordu resmen Cavidan ismini söylecek diye. İyi oluyordu işte, oh olsundu Alinazik'e. Allah bilir onlara ne yalan söylemişti Ali? Ne gizliyordu genç adam? Ali kaşlarını kaldırdı söyleme dercesine. Cavidan omuzlarını kaldırdı havaya ve arkasına döndü.

"Kim yanında?"

"Demir... Saçma sapan hareketler yapıyor karşımda. Şey ben sana ne soracaktım ya? Hı! Ali abimi soracaktım. On gündür de kendisini sormuyorum. Geçen telefonda kalbini mi kırdım ben onun?"

"Bana bak Cavidan sen Ali'yi ne zamandan beri merak eder oldun?" genç kadın annesinin imasını anlar anlamaz gözlerini devirdi. Hiç vazgçemeyeceklerdi değil mi bu mevzudan? Genç kadın Ali'yi seviyorsa seviyordu, karşılıksız olduktan sonra endişelenmenin ne manası vardı sanki?

BİZİM KÖYÜN DELİSİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin