60.

4.1K 317 15
                                    

     Bir iki gün sonra Cavidan ve Ali, Hale ve arkadaşları ile buluştu. Kendilerine Şile yakınlarında bir ev kiralamışlardı bir aylığına. Onların kiraladığı eve gittiler sabah kahvaltıya. Bahçe kapısından girer girmez nereden çıktığı bilinmez Demir'in çığlığı ile ikisi de yerinden zıpladı korkuyla. Demir koşup Cavidan'a sarıldı. Kaç yıl olmuştu görüşmeyeli, Cavidan ne kadar değişmişti, Demir gözlerine inanamadı.

"Lan Cavidan! Kaçıp gidiyorsun, belediyede başkanı oluyorsun, hastanelere düşüyorsun, bunlar yetmiyormuş gibi evleniyorsun! Bu hayatı hızlı yaşıyorsun! Ah be! Senin gibi olamadım bir türlü! Sahi yıllardır nerelerdesin sen?" diyerek geriye çekildi genç adam. Cavidan şaşkınlığını üzerinden atıp gülümserken Demir aniden Ali'ye döndü.

"Vay, enişte! Eniştemiz de fenaymış Cavidan. Adam şaşırdı kaldı. Sen bakma bana enişte, ben de biraz Cavidan gibiyim, deliyim yani! Korkmana gerek yok, zararsızım. Ben Demir." diyerek Ali'ye elini uzattı Demir. Ali uzatılan eli sıkarken gülümsemeye çalıştı. Demir elini geri alır almaz ikisinin arasına geçip kollarına girdi ve eve doğru çekiştirdi.

"Demir sen napıyon ya! Halin keyfin nasıl?"

"İyidir Cavidan, ne olsun? Ben heyecanlandım birden seni görünce. Dün akşam Hale söyledi kahvaltıya geleceğinizi ama yine de bilirsin beni. Deli deli görünce sopasını saklar derler ama bu sefer saklayamadım." Cavidan güldü kendini tutamayarak. Bir hengamedir evin basamaklarını çıktılar, Demir kapıyı açıp onları içeriye davet etti. Ali hala şaşkınlığını üzerinden atamamıştı, Cavidan'ı takip etti. Kapıdan girer girmez bu sefer Hale ile karşılaştılar, genç kadın Cavidan'ı görür görmez boynuna atladı.

"Cavidan, hoşgeldiniz kuzum. Ne kadar özlemişim seni."

"Ben de seni çok özledim Hale." Hale geriye çekildi, Cavidan o kötü olayı yaşadığında annesi ile birlikte iki hafta kalmışlardı E.'de. Tedavi süreci içinde annesi gitmişti birkaç kere yanına fakat Hale işten güçten neredeyse bir senedir göremiyordu Cavidan'ı. Arada bir telefonda görüşüyorlardı. Cavidan'ın evleneceğini duyunca E.'ye gitmek istemişti ama Cavidan engel olmuştu, sade bir nikah töreni için onu bir daha yormak istememişti, İstanbul'a gittikleri zamana denk geliyordu zaten, balayında buluşmak daha güzeldi Hale ve arkadaşlarıyla.

"İyi misin? Yürüdüğünü gördüm ya... Oh Cavidan, bir tanem benim. Ali..." diyerek Cavidan'ı bırakıp genç adama döndü Hale. Genç kadın uzanıp Ali'ye de sarıldı.

"Nasılsın?"

"İyiyim Hale, sen?"

"Ben de iyiyim. İş güç, sonra yılda bir kere bu deliyle ve diğerleri ile tatile çıkıyorum." diyerek Demir'i gösterdi Hale. Demir şaşkınlıkla kaşlarını havaya kaldırdı, hakaretti bu resmen kendisine. Cavidan'ın omzuna kolunu attı, sonra Ali'ye döndü genç adam.

"Enişte sevdim ben seni valla bak. Sen bu Hale cadısının dediklerine kulak asma, çok akıllıyım ben. Ya bu arada Cavidan'a sarılıyorum filan ama kızmıyorsun değil mi?" Ali kaşlarını kaldırdı, Cavidan'dan daha çok konuşan ve daha deli birisiyle karşılaşacağını düşünmemişti burada.

"Yok, niye kızayım?"

"Aaa! Olmadı bu ya! Bu adam çok sakin ama Cavidan. Enişte sen bu deliyle..." Hale arkadan ensesine bir tane patlattı Demir'in, genç adam başını eğdi boynunu tutarak.

"Şapşap şapşal konuşma ya! Sabah sabah yine ne kafa yaptı sen de, ben anlamıyorum ki?" Demir ensesini ovuştururken Cavidan da Ali'nin yanına geçti, omuzundan kolunu geçirip kendisine çekti genç adam onu.

"Diğerleri nerede?"

"Uyuyorlar hala. Gece sabaha kadar oturuyorlar, ne olacak Allah aşkına? Neyse, gelin biz balkona çıkalım. Kahvaltı filan yapmadınız değil mi?"

BİZİM KÖYÜN DELİSİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin