42.

3.9K 384 62
                                    

         Sabah herkes tak tak diye bir sesle yataklarından fırladılar. Pencerelere koştular ve gördükleri ile hepsinin ağzı bir karışık açık kaldı. Cavidan bahçedeki telleri ve tellerin bağlı olduğu çitleri sökmeye çalışıyordu. Elinde balyoz, yerde telleri kesmek için tel kesme makası ve çekiç vardı. Tellerin kesilmiş olduğu yerdeki kazıklara balyozla vuruyordu. O koca balyozu geriye çekip ileriye doğru savuruyordu. Yıllardır bahçeyi ortadan ikiye ayıran çitleri hangi hakla sökmeye kalkışıyordu genç kadın? Dışarıya çıktılar her iki evdekiler de.

"Ne yapıyorsun sen Cavidan?" diye bağırdı babası. Cavidan gülümsedi, durup koluyla alnındaki teri sildi.

"Çitleri kaldırıyorum. Yoruldum. Konuşturmayın beni." diyerek balyozu tekrar kazığa vurdu. Ali ise kendi annesiyle babasının arkasında durmuş gülüyordu onun bu yaptığına. Yıllarca kaldırılsın diye uğraştığı çitleri Cavidan söküyordu yerlerinden. Herkesin yöntemi farklıydı işte. Birisi ikna etmeyi biri zorlamayı seviyordu.

"Bırak şunları sökmeyi." diyerek terliklerini bile ayağına geçirmeden Cavidan'a yönelen Kemal Bey'i gören Ali anne babasının arasından fırlayıp kesilen tellerin üzerinden atlayarak amcasının önüne geçti.

"Bırak amca. Bırak kaldırsın telleri."

"Hayır! Buraya karışmaya hakkı yok! Bırak o çitleri Cavidan."

"Var hakkım. Bu bahçe üç kişinin üzerine tapulu. Kendi kafanıza göre bahçeyi ikiye bölmüşsünüz. Asıl sizin hakkınız yok bu bahçeyi bölmeye. Şikayet etsem ceza yersiniz, devlet gelir kendisi kaldırır bunları."

"Abim, annem ve ben razıyım böyle olmasına."

"Ben razı değilim ama." diyerek işine devam ederken bu sefer Vildan Hanım kızdı genç kadına.

"Senin ne hakkın varmış burada? Annem seni evine aldı diye kendini hak sahibi mi sandın?" Hamit Bey geçip evlerinin önündeki sandalyeye oturdu. Kendine gelememişti daha. Kendi kapısının önünde olan biteni seyreden Pamuk Hanım girdi araya.

"Vildan onun senden daha fazla hakkı var bahçede. Evi de bahçedeki hissemi de dün notere gidip Cavidan'ın üzerine geçirdim. Hadi geçin evlerinize! Hadi! Kız hakkını kullanıyor."

"Ne?" diye hep bir ağızdan bir ses yükselip kayboldu bahçede. Kemal Bey, Ali'nin ellerinden kendini kurtarıp annesine baktı kırgın bir şekilde. İzin verseydi de bir ders verseydi kızına. Sürekli onun yüzünden dumura uğruyordu.

"Bırakın ne yapıyorsa yapsın! Kimse karışmasın yaptığına. Uğraşsın uğraşsın dursun bakalım akşama kadar." diyerek geriye döndü bu sefer Kemal Bey ve abisi gibi kendi evinin önünde bir sandalyeye oturdu. Vildan Hanım pes edip Gülbeyaz Hanım gibi uzaktan izlemekle yetinmeye karar verdi. Cavidan pes etmeden uğraşıyordu kendi kendine. Ali öylece birkaç dakika durup diğer herkes gibi onu izledikten sonra dayanamadı ve genç kadının elindeki balyozu tuttu. Cavidan nefes nefese kalmıştı, durup balyozu tutan genç adamın gözlerinin içine baktı kaşlarını çatarak.

"Bırak! Gidecek bunlar! Bari bana bu konuda engel olma. Bizim yüzümüzden oldu bunlar. Düzelteceğim." Ali balyozu çekti kendisine doğru ama Cavidan bırakmadı, daha da bir sıkı kavradı ince elleriyle kalın kulpu.

"Yardım edeceğim bırakırsan. Az önce dedin ya bizim yüzümüzden oldu. Doğru... Bırak da beraber düzeltelim."

"Ali!" diye seslendi Vildan Hanım.

"Bir şeye de karışma anne ya! Karışma lütfen! Dur orada Allah aşkına." diyerek balyozu tutup çekti ama yine alamadı genç kadının elinden balyozu.

BİZİM KÖYÜN DELİSİ (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin