7. Bölüm

34K 1.7K 838
                                    

/Arctic Monkeys~Do I Wanna Know/
***
Ya şu matematik dersi neden var ki? Hayır yani ne işimize yarayacak? Toplama, çıkartma, çarpma ve bölme yeter bence. Herkes bu işlemleri kullanırsa herkesle anlaşabiliriz.

Sıkıntıdan telefonumu elime aldım ve oynamaya başladım. Zaten arka sıralardaydım. Hoca da görmezdi. Tam oyunu tamamlıyordum ki hocanın adımı seslenmesiyle telefonu elimden düşürdüm. Hoca görmeden aldım ve "Efendim hocam?" Diye soru sordum. "Bu soru senin. Sen cevaplayacaksın. Hadi." Kafamı aşağı yukarı salladım ve ayağa kalktım. Tahtanın önüne gelip kalemi elime aldım. Tam çözmeye başlayacaktım ki kalemin arkası açıldı ve  bütün mürekkep üzerime döküldü. Yani bu günü mü buldum beyaz giyinecek diye içimden geçirdim. Anlık şokla hocaya döndüm zaten dökülürken de çığlık atmıştım.

Bir süre ben hocaya hoca da bana baktı. Ardından "Daha ne duruyorsun kızım? Git üstünü değiştirsene." Diye uyardı. Ben de kalemi hocanın manasına bırakıp sınıftan çıktım.

Dolabının önüne gelip hemen şifresini girdim ve açtım. Alt katta kıyafetlerim olması gerekiyordu fakat yoktu. Doğru ya en son yemekhane de bir kız üzerime  çorba dökmüştü. Dolabın kapağını kapatıp sınıfa geri döndüm.

Hoca beni aynı şekilde görünce eve yolladı. Yolda yürürken bir apartmanın altından geçiyordum. Üçüncü katlarda oturan bir teyze üzerime halı silkti. Bütün üzerim toz olmuş bir şekilde teyzeye bakıyordum o da bana baktı. "Teyze az dikkat mi etsen? Bu buraya mı silkilir ya? İnsan geçiyor buradan insan! Az dikkat et lütfen ama! Ben senin bütün evinin pisliğini taşımak zorunda mıyım? Yani insan önce bir bakar dimi!?" Diye bağırdım. Sabrım taşmıştı artık.

Ben tam önüme dönüp gidecekken  benim yaşıtım gibi gözüken bir grup yanımdan geçiyordu fakat ben tam anlamıyla kendimi sinirden o tarafa fırlattığım için bir çocuğa çarptım.

Kafamı çocuğun göğsüne çarptığımdan hemen kaldırdım ve "Ya önüne dikkat etsene oğlum! Allah göz yaratmış göz! Kullan biraz." Diye tam olarak çemkirdim. Çocuk başta afalasa da " Yani kusura bakma ama sen önüne bakmadan kendini yolun ortasına atarsan ben ne yapabilirim ki?" Diye soru. Buna diyecek birşey bulamadığım için çocuğum omuzuna çarpıp -ki bu kesinlikle yanlışlıkla oldu- hemen oradan uzaklaştım.

Sonunda eve sapasağlam olmasa da otobüs vasıtasıyla daha kolay bir şekilde vardığım zaman hemen odama koşmak için hazırlanıyordum ki abim beni gördü. Bir saniye ya bunun işi yok muydu? "Didem? Ne bu halin abicim? Ne oldu?" Başta dalga geçse de sonradan ciddi olduğumu anladı. "Bilmiyorum abi bugün sen okuldan gittikten sonra başıma saçma sapan şeyler geldi." "Anlat bakalım ne oldu?" Diye tekrar sorunca önce üzerimdekilerden kurtulmak istediğimi söyleyip odama çıktım. Eşyalarımı bırakıp yanıma birkaç parça kıyafet aldım ve banyoya girdim.

Her şeyi halledip tam banyodan çıkacakken başıma duş başlığının düşmesi ile benim sabrının taşan son damlası oldu ve olduğum yere çöküp ağlamaya başladım. Birkaç gündür başıma hep böyle şeyler geliyordu ve ben artık tahammül edemiyordu 

Abim benim bağırışımı duyup yanıma geldi. Kapının önünden "Didem iyi misin?" Diye soruyordu fakat ben tam cevap bile veremiyordum. "E-evet" diyebildim sonunda. "Tamam hemen üzerini giyin aşağı gel bekliyorum seni." Dedi ve kapının önünden ayrıldı.

İşlerimi bitirdikten sonra aşağı kata indim. Abim yine üçlü koltuktaydı fakat bu sefer oturmuştu. Ağlamaktan gözlerim kızarmıştı. Aslında neden ağladığımı da bilmiyorum ama neyse.

Gidip abimin yanındaki tekli koltuğa oturdum. "Anlat bakalım cadı ne oldu bugün de sen bu kadar kızdın?" "Ya bak baştan anlatıyorum şimdi." Kafasını aşağı yukarı sallayıp beni dinlemeye devam etti. " Bak sabah sen beni okula bıraktıktan sonra ilk tenefüste ben Yaşamla kantine gittim. Kantinde sıra biraz uzundu. Ben sıraya girdim tam sıra bana geldi bi baktım ne tost kalmış ne simit ne de poğaça. Sonra sınıfa gittik matematik dersiydi. Hoca çok sıkıcı anlatıyordu, bak bu dediğime kızacaksın ama canım çok sıkıldı." Abim anlayışlı bir gülümsemeyle "Alttan telefonumla mı oynadın?" Diye sorunca şaşırdım. Çünkü abimin hiç böyle birşey yapacağını düşünmezdim. Kafamı okulu salladığımda "Ben de yapmıştım birkaç kez ama çok yapma. Hocaların gözüne çok batar sonra telefonun gider." Diye de uyarıda bulundu. Ben hala şaşırmış bir şekilde abime bakıyordum. "Ee? Sonra ne oldu bakalım?" Diye devam etmem gerektiğini söyledi.

Abime olan herşeyi anlattığım zaman bana şöyle bi baktı baktı baktı sonra büyük bir kahkaha atıp geri konuşmaya başladı. "Herşeyi anladım, aslında anlamadım. Neyse, herşeyi anladım da kalemin mürkkepini üzerine nasıl döktün?" Vallaha bunu ben de bilmiyorum fakat abim sorunca aklıma gelen birkaç şeyi ona sıraladım. Açıkçası abimin bana kızacağını düşündüğüm birçok yer vardı. Mesela o teyzeye bağırışlarım. Hem de sokak ortasında. Veya çocuğa çemkirişim. Bilemiyorum daha bir çok yere kızabilecekken sadece benimle dalga geçmeyi seçti. Garip.

Abimin sesiyle düşüncelerinden sıryıldım. " Ee madem bu kadar kötü bir gün geçirdin o zaman matematik yazılını sormuyorum bile?" Bunu sorduğu an ben yerimden sanki anakonda yılanı görmüş gibi sıçradım.  "Ne oldu lan?" Ye soran abime korkuyla büyüyen gözlerimle döndüm. "Abi ben sınava girmedim!" Abim hala dediğim şeyin ciddiyetini sorgular bir biçimde yüzüme bakarken ben hızlıca odama gidip çantamı aldım ve kapıya uçtum resmen. "Abi beni okula bırakır mısın, otobüslerde öleyim mi?" "Allah korusun ölme de-" "He yani otobüsle gideyim!?" Diye aklıma gelen ilk şeyi söyledim o sırada ayakkabılarımı dolaptan çıkarttım. Abim yanıma gelip ayakkabıları elimden aldığı zaman ona öldürücü bakışlarımı atmaya başladım. "Abi versne şunları!" "Bu ayakkabılar bu pijamayla uyumlu değil al şunu giy." Dedi ve ben üzerinde olan pijamayı geç fark ettim.

Üzerimi değiştirip aşağı geri indiğimde abimin de hazır olduğunu gördüm. Hemen arakkabılarımı ve montunu giyip kendimi dışarı attım. Ardından aceleyle  arabaya bindik. "Kaçta başlıyor sınavın?" Diye sormasıyla saate baktım. 10:57. "Abi vallaha beni on sekiz dakika içerisinde okula yeitşitmen gerekiyor." "Çeyrek geçe mi başlıyor sınavın?" "Evet" diye cevapladım. "Off Didem off." Diye yakınmaya başladı.

Okula geldiğimde saat daha 11:10'du. Hemen sınıfa çıktım. Yaşam sırasında oturmuş telefonla uğraşıyor aynı zamanda da çikolatalı süt içiyordu. Hemen yanına gidip oturdum. Kimin geldiğine bakmak için bana baktığında ağzından bir çığlık koptu. "Kızım ne o öyle ruh gibi geliyorsun ya!?" Diye bağırdı. Birazdan yazılı başlayacağı için çok üzerinde durmadım ve sohbed etmeye başladık.

Matematik yazılısı... Sen nesin ben? Çile çektiriyorlar bize. Alo polis mi bir ihbarda bulunacaktım. İşkence var burada. Burası neresi mi? Okul. Ne diyon iç ses ya. Off bi kendine gel Didem! Onbeş kişiye saldırdım vurdum vurdum durmadım. Tamam anladık şarkı satıyor da neden şimdi söylüyorsun? Sınav bitsin öyle söyle. Acaba şimdi deprem olsa o sırada da yangın çıksa sonra da uzaylılar gelip bizi kaçırsa onlarla nasıl iletişime geçeceğiz. Acaba içimizde uzaylıca bilen var mı? Lan Didem! Kendine gel kendine! Sen kendine kendine geel, sen hattini hattini biil. Offf. Ya ben nasıl yapacağım bu sınavı.

Sınav kağıdını verdiğim sırada içimden hocaya isim bölümünden otuz puan vermesi için dua ediyordum. Aklıma saçma sapan şeyler gelmiş ve bir tülü dikkatimi toplayamamıştım. İçimden iç sesime saydırırken yanıma Yalçın geldi.

Yalçın aslında zeki bir çocuktu ama eğlenmesini de iyi bilirdi. Sonuçta kimin kankası?

Yanımdaki boş sıraya oturup "Ee? Kanka sınavın nasıl geçti bakalım?" "Vallaha mezdekesiz geçti ama iyiydi." Yalçın anlamayan bakışlarıyla bana bakarken ben büyük bir kahkaha attım. Bu günkü ruh halim çok kötüydü. "Yani kanka kafamın içinde bir Mezdeke çalmadığı kaldı." Dedim. "Anlaşıldı yine hocaya isim bölümünden kırk puan vermesi için yalvaracaksın yani?" Kafamı evet anlamında sallayarak sıramdan kalktım. "Hadi bari bizimkilerin yanına gidelim artık." "Onlar nerede ki?" Diye sorunca hemen cevapladım o sırasından kalkarken" Yaşam, ben uzatmaya kalınca kantine gitti onlar da oradaır." Kafasını anladığını belirterek salladı ve birlikte kantine doğru ileledik.

***
Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 🍂

Bu kitabı nasıl keşfettiniz?

BİLGİSAYAR KORSANIM |YARI TEXTİNG|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin