21. Bölüm

19.9K 1.1K 143
                                    

/Yaşlı Amca~Yıldızlara Bak/

İyi okumalar.

***
Kulaklarım sadece denizin sesini duyuyordu. Şok tamamen beni etkisi altına almıştı. Sadece ona bakıyor ve duyduğum şeyin doğruluğunu sorguluyordum. Bir anda bunu öğrenmek bana iyi mi gelmişti kötü mü? Buna hazır mıydım? Ne zaman hazır olacaktım ki başka? Zaten ben zorlamıştım onu adını söyle diye. Ama daha sadece iki, üç kere görüştüğüm birisine ne diyebilirim ki? Neredeyse beş belki de on dakika geçmişti ama ben ne birşey söylemiştim ne de hareket etmiştim. Nefes almam dışında hiçbir yaşam belirtisi göstermiyordum resmen.

Çenem titreye titreye "B-ben. Ee..." Ne diyeceğimi unutup sustum. Ben de onun gibi denizi izlemeye başladım. Acaba gitsem mi? Ama gidersem de yanlış anlar. Off. Nasıl bir tepki vereceğimi düşünürken o konuştu. "Bak biliyorum şu an çok afalladın. Bir tepki veremiyorsun. Daha yeni tanıştığın bir kişiye de nasıl bir tepki verilir onu düşünüyorsundur belki. Ama tepki verme. Ne ben ne de sen buna hazır değiliz eminim. Bir andan ağzımdan kaçan birşey oldu sadece. Hazır olduğun zaman veya istediğin zaman bana gelir söylersin ne söylemek veya sormak istiyorsan. Çünkü şu an söylesen bile ben hazır değilim. Yani biraz zaman ver. Sen düşün. Ben düşüneyim. Fark etmez. Ama şu an sırası değil." Tepki veremesem de kafamı sallayabildim. "Tabi ki hiçbir şey  olmamış gibi davranamayız. Ne sen ne de ben. Ama bu konuyu ikimiz de hazır olana kadar açmayalım ve devam edelim. Normal bir şekilde." Kafamı tekrar salladım. "Ben sadece..." Diye konuşmaya başladım ama devamı gelmedi. "Şok oldum. Senin olmanı bekliyordum ama beklemiyordum da. Yeni anladın mı bilmiyorum ama hani daha iki gün tanıdığın birinden hoşlanamazsın diye düşündüm. Belki yanlıştı ama bilmiyorum. Zaten seninle önceden de karşılaştık yani sadece seninle değil tabi yanında arkadaşların da vardı ama ben sana çarpmıştım işte. Yani bunun konuyla da çok ilgisi yok ama hep seninle karşılaşınca ve genel olarak seni görünce sen olabilir misin diye düşündüm. Anladın mı-" eliyle ağzımı kapatıp nefes almamı sağladı. "Nefes al, ver, al, ver bunu böyle tekrar edeceksin unutma." Yüzüme şaşırmış bir şekilde bakınca ben de kafamı salladım ve elini çekti. "Çok mu konuştum?" Dedim. Kafasını olumlu anlamda salladı ve büyüttüğü gözleri normale döndü. "Biraz." Dedi ardından.

Bir süre daha bekledik. O sustu ben sustum. İkimiz de konuşmak istemedik çünkü ne diyeceğimizi bilmiyorduk.

Arkamızda. Bir çığlık sesi yükseldi. Hemen o tarafa döndük ve bize doğru koşan ve aynı zamanda çığlık atan Özgür ve arkasında kahkahalara boğulan Beliz yanımıza geldi. Alper "O çığlık Özgürden gelmiş olamaz değil mi?" Diye sordu şaşkınlıkla. Kafamı olumlu salladım ve "Ondan geldi." Dedim. Tabi o sırada biz de Belize katılmış kahkahalarla gülüyorduk.

Özgür yanımıza gelip "İğrenç bir inek bizi kovalıyordu. Koridorun sonuna kadar peşimizde bizi kovaladı." Dedi bağırarak. Onu anlamaya çalışırken Beliz konuştu "Adamlar bizi garip, ağızı yüzü kaymış bir inekle ve kırmızı ışıklarla kokutabileceklerini sandılar. Ben ürkmekle kalırken Özgür tam şu an gördüğünüz gibi bütün koridoru Usain Bolt misali koştu." Dedi. Tabi o sırada arkadan titreyerek gelen Yalçın ve arkasında gülmemem için kendisini sıkan bir Özlem geldi. Bunlara ne oldu Allah bilir.

"Beni bir daha bu korku evine götürürseniz sizi Allah katına götürürürüm." Diye yakındı Yalçın. Ve bunun ardından kendini uzun zamandır tutan Özlem kahkahalarla gülmeye başladı.

En son yanımıza Yeliz ve Kutay gelmişti. Onun dışında da sanırım en normal gelen çift Berat ve Derin olmuştu. Zaten Yaşam ve Arif yanımıza ne ara geldiler ondan bile bir haberdim.

Oradan çıktığımızda saat 22:17 olmuştu. Oradan sakinleşmek için tekrar Sarın kafeye geçmiştik. Artık toplanma alanımız olmuştu Sarın kafe. Herkes birbiriyle konuşuyordu fakat ben susmayı tercih ediyordum. Ta ki Yaşamın "Kanka cevap versene ya." Diye seslenene kadar. "Ne, ne oldu ki?" Diye sordum çünkü ne konuştukları hakkında hiçbir fikrim yoktu ve konu ne ara bana gelmişti onu bile bilmiyordum. "Diyoruz ki senin anonimden ne haber?" Bu soruyu beklemiyordum. Anlık olarak Alper'e baktım. O da bana bakıyordu. Ama kimse anlamasın diye geri Yaşama baktım. "İyi. Neden ki?" Diye sordum. Artık nasıl sorduysam. "Yani bir adım falan attı mı diye soruyorum." Ardından Arife baktım. Gözlerini büyütüp kaşlarını kaldırdı. Sanırım bu belli etme demekti. "Yoo. Ne alaka?" Diye sordum bir anda. Neden belli etmiyordum onu da bilmiyorum ama onlara uymam gerekiyordu. "En son ne konuşmuştunuz? Belki sen açılırsın. Ne dersin?" Diye soru ama anında "Kanka daha tanımadığım birisine nasıl açılabilirim acaba. Hem açılsam da ne olacak sanki?" Diye saçmaladım. Alpere baktığımda bana bakıyor ve nasıl bir tepki vermesi gerektiğini ölçüyor gibiydi."İyi tamam. Ama en son seni tanıdığını falan söylemişti. Ondan sordum." Dedi. Cidden öyle söylemişti ve ben bunu gruba atıp saçma sapan sorular sormuştum. Kafamı, sandalyenin üzerindeki elime doğru eğip anlıma vurdum.

Kafeden sayılı cümle kurmuş bir şekilde çıktım. Cidden neredeyse hiç konuşmamıştım. Herkes evlerine gittiği zaman ben anneme haber verip biraz sahilde dolaşacağımı söyledim ve çıktım. Saat on ikiden önce eve dönmem gerekiyordu bu yüzden de sahile gitmeye karar verdim. Bu gün yaşadıklarını sindirmem gerekiyordu. 

Yaklaşık on dakikadır bir bankta oturup denizi izlemeye başladım. Yanıma birini oturduğunu hissettiğim sırada o tarafa bakmak istemedeiğim için denizi izlemeye devam ettim. Fakat o kişinin konuşmak istediği belliydi. "Bugün denizi çok izlemedin mi?" Diye sordu. O tarafa baktığımda Arifi görmeyi beklemiyordum. "Neden? Bence denizi her daim izleyebilmeliyiz." Kafasını sallayarak onayladı. "Haklısın." Dide ardından da. Aslında ona bugün neden herkese söylememi istendiğini sormak istiyordum. "Arif?" Bana baktı ve ne oldu der gibi kafasını salladı. "Neden Alper'in bana itiraf ettiğini herkese söylememe izin vermedin?" "Çünkü daha buna hazır değiller. Sen de değildin. Ben bile değildim. Hatta belki o da değildi." Dedi. Anladığını belirtmek için salladım kafamı. "Peki, sen ne zamandır biliyordun bunu? Yani Alperin korsan olduğunu." Derin bir nefes alıp konuşmaya başladı. "İlk buluşmamızda yani abin ve ablamın buluşmasında Alper biraz garip davranmıştı hatırlıyor musun?" Diye sordu. Ben de kafamı olumlu salladım. "İşte o günden sonraki gün ben Alpere nedenini sordum. Zamanı gelince söyleyeceğini söyledi. Ben de daha fazla ısrar edemedim. Ardından bizim grupça ilk buluşmamız var ya, işte orada beni yanına çağırmıştı. Gökhan ve Mert yanınıza geldiğinde bana korsan olduğunu falan anlattı. Ben size çok çaktırmak istemesem de sanırım biraz anlamıştınız." Cidden şaşırmıştım. Ama ben de belli etmek istemedim çünkü belli edince hiçbir şey değişmeyecekti zaten. "Peki önceden hiç mi belli etmedi. Yani o garip davranığı gün dışında." Bunu neden soruyordum bilmiyom ama merak etmiştim. "Yani yanlış anlama. Onu deniyor falan değilim. Sadece ben olsam şimdiye kadar Yaşam veya Yelize yakalanmıştım." Dedim. "Yanlış anladım. Ve evet bir kere belli etti. Ama onu da kendisi zamanı gelince sana anlatır. Neyse ben gidiyorum. Bende sen de git." Dedi ve oturduğu Balyan kalktı. "Görüşürüz." Diyebildim sadece.

***

Didem'in tepkisi... 😶

Sanırım bu bölümde en çok kullandığım kelime 'zamanı gelince' oldu mfndknf.

Yazım yanlışım varsa üzgünüm tam bakamadım🖤

Bölüm hakkındaki fikirlerinizi yazarsanız sevinirim ♥️

Oy ve yorumlarınızı bekliyorum 🍂

BİLGİSAYAR KORSANIM |YARI TEXTİNG|Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin